İnsanlığa yeni ve orijinal bir şey kazandıranlar unutulmazlar. Bir şair, şiirini yorumlayanın daima üstündedir. Bir romancı, romanını açıklayanın üstündedir, çünkü yeni bir şey yaratmıştır, diğeri onun açıklamasını yapmaktadır. Fuzuli’nin, Şeyh Galibin, Âkif’in şiirlerini hâlâseverek okuyoruz. Yaratıcılığı dâhilere has saymamalı. Bir kadının yemek yapmasında veya çorap örmesinde de yaratıcılık olabilir.
Yaratıcılık ve orijinallik o kadar zor ki… Keşfedilecek ve yaratılacak o kadar az şey var ki… Evet, bu düşünceler kafamızdan çıkmıyor. Yaratıcılıktaki âcizliğimizianlamakta gecikmiyor ve itiraf ediyoruz ama şurasını da unutmamalı ki yaratıcı olanların hepsi bu sorunu kendi önlerinde bulmuşlardır. Onlar da kendinden önce sayısız şeylerin yaratıldığını görmüşler ve artık bana bir şey kalmamış, diye düşünmüşler fakat buna rağmen yaratıcı olmuşlardır.
“Yaratmak Allah’a mahsustur.” diyor bazıları. Bunlar anlamıyor ki kimse bu kelimeyi cansızlara can vermek veya yoktan yaratmak şeklinde kullanmıyor. Yaratıcılık, orijinal bir şey meydana getirmek manasında kullanılıyor. Elbette yoktan bir şeyi yaratmak Allah’a mahsustur. Bunu bilmeyen ve aksini iddia eden mi var? Kur’an’da,başkalarının da yaratıcılıklarına dair bir ayet vardır, meali şöyledir: “Yaratıcıların en güzeli olan Allah’ın şanı ne yücedir!” İnsanın yaratması zahiri, Allah’ınki hakikidir.
Yaratıcı faaliyetlerin safhaları vardır: Birinci safha; bir konuda yeterli bilgi edinmektir. İkinci safha; o konuda yoğun bir şekilde düşünmektir. Üçüncü safha; her şeyi bir tarafa bırakarak onu unutmaya çalışmaktır, buna “kuluçka dönemi” denir. Dördüncü safha; sonucun birdenbire zihne doğmasıdır. Bu, düşünülmeyen bir anda, herhangi bir iş esnasında olabilir. Fransız matematikçi HenriPoincare, bazı matematik problemlerinin çözümünü, bir otobüse binerken bulduğunu söylemiştir. Herhangi bir durum buna sebep ve vesile olabilir. Şurasını unutmamak lazım ki içe doğma safhası, evvelki safhalar olmadan gerçekleşmez.
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com