Siyaset, Arapça bir kelime olup, sözlük anlamı,“seyislik yapmaktır”. Seyis, atı terbiye eder ve uysallaştırır, ona istediğini yaptırır, kısaca onu yönetir. Siyasetçinin de yaptığı budur. İnsanlardan meydana gelen toplumu yönetme sanatıdır siyaset. Halkın işlerini en iyi şekilde görmeyive yararlı olmayı içerir. Salt emir vermekten ibaret değildir. Siyasetin Batılı dillerdeki karşılığı ise;“politika”dır. Sanırım bu kelime,“polis” kelimesiyle aynı köktendir. Polis kelimesinden, nezaket ve şehir anlamında birçok kelime türetilmiştir.
İnsanlar bir araya geldiklerinde bir uzman gibi, hükümetin teşkilinden bahsederler. Cahilinden âlimine kadar herkes kendini bu konuda yetkili görür ve konuşmaya hakkı olduğuna inanır. Bunda haksız da değildir hani, çünkü siyaset, herkesin hayatını doğrudan etkiler. Bunu düşünmezden gelmek mümkün değildir. Din konusu gibi siyaset de herkesin sadece sağduyusuyla hüküm verdiği bir konudur. Siyaset; bir bilim değil, bir sanattır.
İnsanlarda siyaset yapma arzusu ve ihtirası çok kuvvetlidir. Siyaset, insana güç ve iktidar bahşeder. Bu, insan benliğindeki en temel güdülerden biridir. Başkalarına emirler vermek ve onlar üzerinde otoritesini hissetmek için, insan her şeyi yapar. Babasını bile öldürür. Siyaset gönül, hatır, dostluk, arkadaşlık ve dindaşlık bile tanımaz. Siyasetteki ikbal hırsı, insanın gözünü,görmez hâle getirir. Dün beraber olduklarıyla yollarını ayırtır. Bilim adamı, bilimi her şeyden üstün görmez, milletvekili olmak ister!
Bir yere adam lazımsa siyasetçilerin veya siyasetçilerin yakınlarının şefaatine ihtiyaç vardır. Siyasetçi olmak, herkese mavi boncuk dağıtmaktır. Herkese vaatlerde bulunmak demektir. Bunları yerine getiremeseniz bile söylemek zorundasınız. Siyasetçilerin amansız rakipleri ve düşmanları vardır. Onların yaptıklarını devamlı kötüler ve hiç iyi bir iş yapmadıklarını söylerler. Demokrasilerde, halkın oyunu almak için her türlü yola ve hileye başvurulur.
Siyaset, çok kutsal bir meslek midir yoksa bir çirkef midir? Bence siyaset, her ikisi olmaya müsaittir ve önemi de buradan gelmektedir. Bir şeyde ne kadar alçalma imkânı varsa o kadar da yükselme imkânı vardır. Dürüst, becerikli ve yetenekli bir siyasetçi, hiç şüphesiz çok değerli bir insandır. Fakat Batılı bir düşünürün dediği gibi; “Siyasette temiz kalmak imkânsız gibidir, en temiz insanların bile elleri kirlenir.” Said Nursî de “Siyaset şeytanı melek, meleği şeytan gösterir.” diyor.
Siyasette neyi nereye koyacağınızı ve ne zaman kullanacağınızı iyi hesaplamalısınız. İnsanların şikâyetlerini en aza indirerek onları mutlu etmeye çalışacaksınız. Hem iyileri hem kötüleri, çıkarları birbirine zıt olanları bir arada tutacaksınız. Kimseyi incitmeyeceksiniz. Arap ülkelerinde kalmış birisinin anlattığına göre, sırtındaki yükü indirmeye çalışan hamala mağaza sahibi, “Onu siyasetle indir.” diyor. Yani “onu kırıp dökmeden, yırtıp etrafa saçmadan yap…” Her iş birçok şekilde yapılabilir. Siyaset, dünyanın en zor işidir.
Siyasal iktidar, demokrasilerde halkın oyunu alarak olur. Halkın desteklediği parti iktidara gelir. Doktrin partilerinin, çoğunlukça benimsenip iktidara gelmesi zordur. Halk, genellikle fikirlere değil vaatlere bakar ve hayat seviyesini yükselteceğine, bolluk ve refah getireceğine inandığı partilere oy verir.
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com