Bahsedeceğim yazı bir insanın bir enstrumanla bile oluşturabildiği şarkılarında kulağımıza gelen bir çok tatla ilgili.
Zor ama insanın içinde güzel hisler uyandıran, indie folk tarzı müziklerde daha sık karşılaşılan bir durum. Andrew Bird ise bu yeteneklerden sadece bir tanesi ama son zamanlarda duyduğum en güzellerinden.
Sanatçı 1973 Chicago doğumlu olup; şarkıcı, besteci ve söz yazarıdır. Kendini enstruman alanında geliştirmek için yoğun emek sarf ettiği belli. Özellikle alanında uzmanlaştığı kemanını, parçaları içerisinde etkileyici melodilerle birlikte ritimsel olarak da kullanıyor ki bence bu bir gitar veya ukulele hissinden daha farklı bir his hep uyandırıyor.
Gitar ve mandolin çalmayı da öğrendiğinden şarkıları içerisinde kemanında rahatlıkla bu geçişi uygulayabiliyor. Konserlerinden anladığım kadarıyla gitarist ve back vokal olan Tift Merritt ile bakışlarından da anlaşılacağı üzere başka bir dünyaya doğru geçiş yapıyorlar.
Tift’in Andrew’e aşk dolu ve derin bakışlarından sonra evli veya sevgili olduklarını düşünmüştüm fakat o bakış müzik aşkıyla dolu bakışlarmış, ayırt etmesi bazen zor olabiliyor.
Bir konserlerinde keman, kontrbas, gitar bir çok şey vardı dört beş müzisyenin içerisinde dolaşan müzikle ilgili o yoğun, duru ve inanılmaz samimi duygu izleyen herkesi hipnotize edebilir ve aynı duyguya sarabilir.
Özellikle pulaski at night adlı şarkısını stüdyo kaydı ve canlı performans olarak dinlemenizi tavsiye ederim.
Kemanda huzurlu, olağanüstü, içimizde tatlı kıpırtılar uyandıracak melodiler bulmak çok güzel bir şey olsa gerek. Gözünü kapatıp hissederek dökülüvermiş içindekiler ki bir başka mucizevi iletişim şekli olan müzikle onu anlayabiliriz.
Dinlemenizi ve takip etmenizi tavsiye edebilirim kaliteli müzik dünyasında arayış içinde olanlara. Andrew Bird son zamanların en iyi solo müzisyenlerinden.
*
Gülce Demirbaş