Gönül Gözüyle Gören Bir Bilge: Aşık Veysel

0
1644

Gönül Gözüyle Gören Bir Bilge

Aşık Veysel

Adem Suad

ademsuad@gmail.com

 

Yüreğinin sıcaklığı ve bilgeliğiyle; genç-yaşlı herkese tesir eden, duru Türkçesi ve dingin ruh haliyle; “Benim sadık yarim kara topraktır” diyerek yaşamı tek bir cümlede özetleyebilen, güzel insan AŞIK VEYSEL’i rahmetle anıyoruz.

Yaşamının her bir evresinde mutsuz edici ve can sıkıcı olayların yakasını bırakmadığı, değerli olan nesi varsa bir bir elinden gittiği bir hayat yaşamış olan Aşık Veysel, bu vesileyle iç dünyasına yönelmiş ve hayatın gerçeğini yüreğinden sorarak, aldığı cevapları ulusuyla paylaşmış olan çok değerli bir gönül insanıdır. Bizlere yıllar evvel seslenerek şu dizeleri dile getirmiştir:

“Gün ikindi akşam olur

Gör ki başa neler gelir

Veysel gider adı kalır

Dostlar beni hatırlasın”

Evet, bizler de Dostlar beni hatırlasın dileğini yerine getirelim ve sizlerle beraber bu güzel yürek insanını yad edelim istedik.

Çocukluğu ve Aile Yaşamı

 

1894-1973. Şarkışla’nın Sivrialan köyünde doğdu. Gözlerinden birini yedi yaşında yakalandığı çiçek hastalığı sonucu diğerini de bir kaza sonucu kaybeden Aşık Veysel’in yokluk ve çeşitli sebeplerle eğitim hayatı hiç olmamış.

 

Yirmi beş yaşındayken (1919) annesi-babası Aşık Veysel’i Esma adında bir kızla evlendirmişler ve kısa süre sonra ikisi de göçüp gitmiş bu dünyadan (1921).

Acı üstüne acı gelmiş, ve ikinci çocuğu on günlükken, ölmüş, ardından da karısı Aşık Veysel’i terk edip gitmiş. Bu olay Aşık Veysel’i derinden üzmüş. Derdine dert eklenmiş ve iyice içine kapanmış olan Aşık Veysel’in o günlerdeki ruh halini şu mısralarından anlamak mümkün:

 

Bir dert ehli bulsam derdim söylesem

İyi olmaz dertlerim halim n’olacak

Hekimler derdime derman bulamaz

Bir değil beş değil dert kucak kucak

 

Karısı giderken daha bir yaşını doldurmamış minik kızlarını da eşi Veysel’e bırakmış. Küçük kızını her şeyden sakınan Aşık Veysel iki yıl boyunca yavrusunu kucağında gezdirmiş, fakat ne çare kızı da fazla yaşamamış. Bu dönemde tekrar evlendirilen Aşık Veysel’in ikinci hanımıyla ilişkisi gayet iyiymiş, hanımı kendisine çok düşkünmüş. Bu evlilikten altı çocuğu olan Aşık Veysel’in bu çocuklarından 8 torunu dünyaya gelmiştir.

Sanat Yaşamı

 

Evlerine sürekli olarak gelen aşıklardan dolayı türküyle ve bağlamayla ilgilendiğini gören babasının aldığı bağlama Veysel’in yaşamına eşlik etti. İlk bağlama derslerini de babasının arkadaşı Çamşıhılı Ali’den aldı. Yunus, Karac’oğlan, Dertli, Erzurumlu Emrah gibi aşıklardan etkilendi ve türkülerinde onlarla olan duygu yakınlığını yansıttı.

 

Önceleri usta malı türküler söyleyen Aşık Veysel, 40 yaşlarına doğru kendi şiirlerine ağırlık vermeye ve türküleştirmeye başladı. 1931 yılında gerçekleştirilen Aşıklar Bayramında adı duyulan ve 1933 yılında Atatürk için söylediği bir türküden sonra özellikle Ahmet Kutsi Tecer’in de yardımıyla giderek tüm Türkiye’de tanınmaya başladı. Bu yıllar aynı zamanda Veysel’in kendi türkülerini söylemeye yönelmesi anlamında bir geçiş dönemi olarak sayılabilir. Bu döneme dek köyünden hiç çıkmayan Aşık Veysel bunu izleyen yıllarda Türkiye’nin birçok yöresini dolaşarak kendi yöresi dışında da insanlara türkülerini aktarma fırsatı buldu.

 

1952 yılında İstanbul’da kendisi için büyük bir jübile yapılan Aşık Veysel’e, 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin özel bir kararıyla aylık bağlandı.

 

Önceleri yöresindekiler sonra Türkiye’nin her yerinden aşıklarla karşılaştı, tanıştı. Ölümüne dek de sürekli olarak yaşlı, genç aşıklar tarafından ziyaret edildi.

 

Aşık Veysel’in önemli sayılan ancak pek bilinmeyen bir özelliği de köyünde ilk kez meyve bahçesi kuran ve meyve yetiştiren kişi olmasıdır.

 

Eserleri

En güzel şiirlerinden bazılarını ölümünden hemen önce yazdı. Şimdi Şarkışla’da her yıl adına bir şenlik yapılır. Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Tekniği gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içedir. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var. Şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimi kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.

 

Şiirlerinden Dörtlükler

 

 

Nice Güzellere Bağlandım Kaldım

Ne Bir Vefa Gördüm Ne Faydalandım

Her Turlu İsteğim Topraktan Aldım

Benim Sadık Yarim Kara Topraktır

 

Pervane ateşten sakınmaz canı

Uğruna koymuşum başı bedeni

Doldur tüfengini hedef al beni

Yaram doksan dokuz yüz olur gider

 

Beni Hor Görme Kardeşim

Sen Altındın Ben Tunç Muyum

Aynı Vardan Var Olmuşuz

Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım

 

 

 

Kaynaklar:

* http://www.ozanlar.biz/veysel/biyografi.html /* http://www.turkuler.com/ozan/asikveysel.asp

 

bu yazılarda ilginizi çekebilir:

Halil Cibran: Ruhumu yedi kez aşağıladım
Mevlana ‘nın Öğrendim Şiiri
Dünyanın En Büyük bilgeleri Ne Demiş?
Kızılderililerden Geriye Kalan
Bilge bir ozan: Neşet Ertaş
Üstinsan Nasıl Olunur?
Sokrates’in Ölüm Konuşması
Gönül Gözüyle Gören Bir Bilge: Aşık Veysel
Kazanmanın Sırrı “ÖHÖ” Demekten Geçer
Tepkisiz Yaşamın Kumaşına Kalite Dokunmaz
Var Olmanın Işığında Kendini Bilmek
MAHATMA GANDHİ’DEN ANEKDOTLAR
DAHA YAŞANILIR BİR DÜNYA İÇİN
Gandhi’nin 14 Bilgelik Sırrı
Bir Bilge Adam: Fethi Gemuhluoğlu
Dahice Düşünmek Ne Demek?
Dostluk Dediğin Bile Çeşit Çeşit
Konfüçyüs’ten Bilgelik Öğütleri
Sokrates kendini nasıl keşfetti?
YaşamaBilgelik Katan İki Şey
Hayata Bilgelik Katan 40 Söz
Helen Keller’den Mini Cesaret Öğüdü
Osho’ya Kulak Verdik!
Aklın ve Duygunun Filozofu Seneca
Bilge Kral: Aliya İzzetbegoviç

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız