İdris BİLEN
Şimdi herhangi bir sokağa çıkın ve bakın çevrenizdeki insanlara… Onları birkaç dakika izleyin. Mutlaka en az bir kişi yere bir çöp atacaktır. En az bir kişi diyorum çünkü her sokakta veya cadde yerlere çöp atan birçok insan olacaktır. Sonra yerde duran bir çöpü hiç kimsenin alıp kaldırmadığına şahit olacaksınız.
Öyle ki hiç utanmadan elimize geçeni çevreye atıyoruz ve kirletiyoruz. Hem ilerde sağlığımızı bozacak bir ortam oluşturuyor, hem çevreyi kirletiyoruz hem de dünyayı yaşanmayacak hale getiriyoruz. Aynı sokak boyunca yol alın ve insanları izleyin. Bilinçli bilinçsiz çevremizi kirletiyoruz. Bunu yaparken hiç çekinmiyoruz, yadırgamıyoruz. Cezası da olsa, ayıplanan, yadırganan bir durum da olsa vazgeçemediğimiz bir alışkanlık bu. Yalnızca yerlere çöp atmakla kalsak iyi… Bir de hiç düşünmeden tükürmezler mi? Afedersiniz ama böyle insanlar tiksindiriyor beni. Üstelik bunu insanların gözünün içine sokarcasına yapanlara ne demeli?
Yere tüküren bir insanla karşılaştığımda durup ona bakıyorum. Belki yaptığı pisliği anlar da utanır diye… Ancak onun hiç umrunda bile olmuyor. Hiç çevresine bile bakmıyor. Normal bir şekilde yürümeye devam ediyor. Doğal bir şey yapmış gibi çevresine hiç zarar vermemiş gibi devam ediyor yürümeye. Oysa çevreye, insanlara zarar verdiğinin farkında bile değil! Peki, bu insanların hali ne olacak?
Bu tür davranışı bilinçsiz, insanlara saygı ve sevgi duymayan, temizliğe önem vermeyen, sıradan insanlar yapıyor. İnanın bunu yapmak ona çok doğal geliyor. Statüsü ne olursa olsun, hangi işi yaparsa yapsın, ne kadar eğitimli olursa olsun çevreye ve insanlara zarar veren herkes bilinçsiz ve düşüncesizdir. Aslında uyarmak ve engellemek zorundayız bunları. Hiç farkında olmadan suça ve kötülüklere ortak oluyoruz. Yerdeki tükürükten havaya kalkan mikropları yoldan geçen hepimiz özellikle küçük ve masum çocuklarımız alıyor, yutuyoruz. En azından o havayı teneffüs ediyoruz.
Gürültü Hayatı Çekilmez Hale Getiren Çok Önemli Bir Çevre Kirliliğidir
Yalnız çevre kirliliği değil; insanlara ve çevreye zarar veren o kadar çok kirlilik var ki… Mesela bir gürültü kirliliği… İnsanlar yüksek sesle müzik dinliyor ya da çok yüksek sesle konuşuyor. En çok garibime giden şey ise arabayla kırmızı ışıkta beklerken sarı ışığa dahi geçmeden bir hareketlilik başlıyor. Arkadaki yeşilin yanmasını beklemeden basıyor kornaya! Acele et mesajı veriyor. Güya en öndeki araba göremiyor ya ışıkları, onun gideceği yol yok ya, o hareket etmeyecek ya, arkadakiler basıyor kornaya acele et diye. Yol boyunca korna sesi duymak çok rahatsız edici bir durum. Sıkışmış cadde trafiklerinde de bu böyle… İnsanlar yarış ediyor sanki… Sen-ben kavgası gibi adeta… Paylaşamıyorlar yolu.
Ya arabasını bağırta bağırta sürenlere ne demeli? Müziğin sesini sonunu kadar açanlara…
Gelişmiş ülkelerde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkmış olan gürültü sorunu, günümüzün önemli çevre sorunlarından birisi olmasına karşın, ülkemizde az bilinen bir kirlilik türüdür. Gürültü insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengelerini bozabilen, iç performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren bir tür kirliliktir.
Basit Önlemlerle İnsan Sağlığı Üzerinde Olumsuz Etki Yapan Gürültü Kirliliğini Önleyebiliriz.
[ Düğün, sünnet, kutlama, v.b. gibi toplu merasimlerde, çevrede bulunabilecek yaşlı, hasta ve bebekleri düşünerek, aşırı gürültülü müzik çalmayalım ya da kapalı ve ses yalıtımlı mekânları seçelim.
[ İşyerlerindeki gürültünün dışarı taşımasını önleyecek ses yalıtımlarını yapalım, yapmayanları uyaralım.
[ Evlerimizde kullandığımız TV ve müzik aletlerinin sesini sadece kendi duyabileceğimiz kadar açalım.
[ Çevremizdeki insanları rahatsız edecek gereksiz gürültülerden kaçınalım.
[ Gereksiz yere korna çalmayalım.
[ Patlak egzozlarımızı hemen tamir ettirelim.
[ Evlerimizdeki bakım ve onarım işlerini uygun saatlerde yaptıralım.
[ Toplumun huzurunu bozacak davranışlardan kaçınalım ve insanca yaşamak için birbirimizin haklarına saygı gösterelim.
[ Bina içerisindeki ayak sesleri ve benzer gürültüleri önlemek için gerekli tedbirleri alalım.
[ Evlerde yapılacak kutlamalarda komşuları rahatsız edici gürültülerden kaçınalım.
[ Çevre Kanununun 14. maddesi kişilerin huzur ve sükûnunu, beden ve ruh salığını bozacak şekilde “Gürültü Kontrol Yönetmeliği”nde belirlenen standartlar üzerinde gürültü çıkarılmasını yasaklanmıştır. Bu konu hakkındaki şikâyetleri Valiliklere bildirebilirsiniz.
[ “İnsanların dinlenmeye ihtiyaç duyduğu tatil beldeleri ve piknik yerlerinde aşırı gürültü yapmak, yüksek sesli müzik dinlemek bir kültür noksanlığı olduğu gibi, aynı zamanda sağlıksız bir davranıştır.
[ Gürültünün strese ve de birçok hastalıklara sebep olduğunu da unutmayalım.
Çevre Kirliliği Çocukları Vuruyor
Çevre kirliliği nedeniyle son 20 yılda çocuklarda otizm yüzde 210, astım yüzde 118, kanser yüzde 19, öğrenme güçlüğü yüzde 10, davranış bozukluğu ve dikkat eksikliği yüzde 6 oranında arttı.
Sağlıklı bir çevrede yaşamak her çocuğun en doğal hakkı değil midir?
Çevre kirliliğinin coğrafi sınırı da yoktur. Bu nedenle dünyadaki tüm çocuklar etkilenmektedir. Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, atıklar, kimyasal kirlilik, radyasyon, kazalar, gürültü kirliliği, ozon tabakasının incelmesi çocuk sağlığını tehdit eden çevresel faktörlerdir.
Son 50 yılda yüz binlerce kimyasal madde geliştirilerek, yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmış, bu maddelerin çocuklar üzerindeki zararlı akut etkileri de bilinmektedir. Öte yanda küresel ısınma, çevre kirliliği, güvenilir su kaynaklarının azalması, bulaşıcı ve alerjik hastalıklarda artış, çocuk ve toplum sağlığına ciddi zararlar vermektedir.
Merkezi New York’ta bulunan çevreci Blacksmith Enstitüsü’nün hazırladığı raporda dünyada çevre kirliliğinin 1 milyar kadar kişiyi hasta ettiğini ve ölümlerin yüzde 20’sine yol açtığını, söz konusu yerlerdeki zehirlerin, buralarda yaşayanları kanser, akciğer rahatsızlıkları ve zihinsel engelli çocukların dünyaya gelmesi gibi problemlerle karşı karşıya bıraktığını ortaya koymuşlardı.
Tüm bu maddi kirlerin yanında bir de manevi, ruhsal, kişilik kirlerimiz var. İçimizdeki kötü düşünceler ve duygulara yöneldiğimizde, maddi dünyamızdaki çevresel kirlerin çok da önem arz etmediğini görüyoruz. Benliğimize kazınan hırs, kibir, gurur, kendini beğenmişlik, kin ve nefret tohumları gibi daha birçok manevi kirlerle yaşıyoruz. Sevmediğimiz bir insanı, bir davranışı, bir hatayı günlerce hatta yıllarca içimizde taşıyor ve kendi içimizde volkanlar büyütüyoruz.
İçinde yaşadığımız bu dünyayı düzeltmek ve daha yaşanılır bir hale getirmek için nereden başlamamız gerektiğini anlatan bir olay ile bitirelim:
Dünyayı Düzeltmek İçin
Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu ama dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı:
― “Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim!” dedi. Sonra da:
― “Oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirse bu haritayı akşama kadar düzeltemez!” diye geçirdi içinden. Aradan on dakika bile geçmeden oğlu babasının yanına koşarak geldi:
― “Babacığım, haritayı düzelttim. Artık parka gidebiliriz!” dedi.
Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sorduğunda çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı:
“Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti!”
***
Evet, insanın kendisi düzeldiğinde içinde bulunduğumuz okul, şehir, ülke ve dünya da kendiliğinden düzelecektir. Daha yaşanılır bir dünya için yapmamız gereken tek şey: Kendimizden Başlamak…