Belirsizlikler ve Zaman

0
843

Belirsizlikler ve Zaman

“Belirsizlikler karşısında insan”. Bu konu, bir düşünüşe sebep olan hiç­bir şeyde ilgisiz kalınamayacağını söyleyebileceğimiz bir konudur. Hatta çağımızda “bütün bilimsel birikimi tekrar sorgulatan” etkisi ol­muştur. Bu etki “kesinlikler arası karar verme”, “bulanık mantık” baş­lıklarında kendisini göstermektedir. Aslında konunun bu başlıklarla ele alınması, “belirsizlik yoktur” önyargısını ispat uğraşısından başka bir şey sayılamaz. Eğer bu önyargıyı “her şeyin teorisi”ni bulmayı an­lamsız bulan biri sahipleniyorsa kaale alınma değeri taşıyan bir adam­dır o. Yani, herşeyin kendine has bir teorisi vardır ve bu yüzden belir­sizlik yoktur diyorsa o kişi, doğru söylemektedir.

Ancak şunu hep hatırda tutmalıdır. İnsanoğlu dünya hayatı süresince, 0-2 yaş döneminde yaşadığı belirsizlik gibi bir belirsizlikle hiç karşı­laşmayacaktır. İki yaşına kadar içinde olduğumuz belirsizlik seviyesi­nin yüksekliğine, başka hiçbir dönemimizde rastlamayız. Doğmadan öncemizi ve ölüm anı devrelerimizi bilemediğimiz gibi 0-2 yaş arasını da tam bilemiyoruz. Ancak 0-2 yaş arasını hiç değilse gözlemleyebil­mekle birlikte gözlemlerimizi ölçebiliyoruz.

Evet, ne bildiğimizi bilmediğimiz bir çağımızda koklamakla görmekle duymakla dokunmakla tanımaya başladığımız dünyada sadece “öğren­mek” melekemizle hangi durumda ne yapmamız veya yapmamamız ge­rektiğini buluyoruz. Eğer bilincimizin farkında isek o çağlarımızda; başımıza geleni, karşımıza çıkanı ancak zamanın getirdikleri diyerek tanımlamayı yeterli kabul etmemiz gereken tek çağ o çağımızdır. Başka zamanlarımız için böylesi bir kavrayışa yer veremeyiz. Peki belirsizlik de demeyelim mi? Evet, belirsizlik de demeyelim diyorum. Şöyle ki, en çaresiz bırakılmış bir çağımızda etrafımızı ve durumumuzu tanımayı ancak duymak, dokunmak, koklamak, görmekle sağlıyoruz da ilerleyen çağlarımızda tanıma vasıtalarımıza çok esaslı ne ekleniyor sanki? Ekle­nen var tabi. Ve o da öğrendiklerimizin birikimi. Yani, öğrendikleri­mizle edindiğimiz tanıma yetkinliği; öğrendiğimiz hiçbir şey yokken başlamışlığımızdan daha aşağı seviyede mi? Değil. Dünyadaki kıdemi­miz arttıkça belirsizlikler azalmıyor belki fakat bildiklerimiz de çoğa­lıyor.

Dolayısıyla, hiçbir bakımdan yetişkin bir insan için belirsizliğin, za­man tayinindeki, zamanı kullanmadaki başarısızlığımıza mazeret sa­yılmasını kabul edemeyiz. İmtihana girdiniz. İmtihan edenin size iliş­kin değerlendirmeleri açıklanana kadar geçen sürede, değerlendirme sonuçlarına göre yapacaklarınızı belirleyemez misiniz? Yani sonuç bi­linmiyor diye bir hazırlık içinde olmayacak mısınız? Böyle bir şey akla sığar mı? Neyden imtihan edildiğiniz belli. Ee imtihana girdiniz ve çıktınız. Nasıl bir performans sergilediğinizi de imtihan sonrası, hem kendinizi hem kaynakları tarayarak öğrendiniz. Daha ne? Sonuç belli olmadı mı? Yani açıklanması mı gerekiyor? Sonucun bildirilmemiş ol­ması onun belirsizlik içine itilmesini gerektirmez.

Biliyorsunuz ki, balık göçü başladı. Av için her gerekeni temin ettiniz. Ava çıktınız. Sonucun hangi somutlukta görüntüsünün alınacağını el­bette avdan çekildiğinizde bileceksiniz. Ama sonuç belirsiz miydi yani? Belirsizliğe önem yüklemek yerine henüz bilmeme üzerine hare­ket etmek lazımdır. Şundan da eminiz ki, bildiklerimizle amel ettiği­miz sürece bilmediklerimizi de öğrenmekteyiz.

İnsan çiğ süt emmiştir. Vallahi, şu yazdığı satırları okuduğunuz kişi sütten başka bir şey yiyemeyecek çağlarında iken hiç pişmemiş süt iç­medi de emmedi de. Yani dolayısıyla ben çok güvenilir bir kişiyim di­yeceğim ve siz de güveneceksiniz öyle mi? E öyle tabi. Çünkü ben ger­çekten çiğ süt emmedim. Tabi buna dayanarak benimle ilişkiye girdi­ğinizde kendinizi emniyette hissedecekseniz ancak akla ziyan demek gerekir. Akla ziyan demeyecekseniz, bana güven duyulması bakımın­dan ikna edici belirliliği çiğ süt izahında şeksiz, şüphesiz açıklamanız gerekiyor. Şerhsiz, hepimiz bilmekteyiz: İnsan çiğ süt emmiştir der­ken, kişi hakkında ne mutlak iyidir ne mutlak kötüdür deyilemeyiş, itimat olmazlığı işaret edilmiştir.

Her türlü belirsizlik gibi görünen duruma yönelik bir yaklaşım örneği işletebilir miyiz? Belki. Belki de değil. “Belki, belki de değil” dedik, aa kendimizle ters düştük. Şaka yaptım. Baştan ne dedik, her şeyin ken­disine has bir bilinirliği vardır. “Herşeyin teorisi” üstüne konuştukla­rımızı hatırlayınız. Şuraya dikkatinizi çekmek istiyorum. Eğer hali­mize, olgularımıza, haber ve kişiye, kuruma karşı “zihnimizde ona ait bir yer tahsis ederek” şu belirsizlik meselesine hal çaresi bulabiliriz. O yerdeki bilgilerimizi, o şey hakkında her edindiğimiz bilgi ile güncel­lersek, yani hep tanıma – tanımlama dikkatinde olursak; o şeyi içeren o şeyle ilgili olan her durum karşısındaki bilme seviyemizi yüksek tuta­biliriz. Bu da bize zaman algısı, zamanla eşleştirme ve zaman tasarrufu bakımından isabet kazandırır.

 

 

Yazan: Tahsin Yılmaz Kaynak: AKİS KİTAP

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız