Bir insanın davranışlarının evrensel ölçüsü; duyduğu düşündüğü ya da inandığı değil yaptığıdır.
-Kaygı gelecekteki olası bir tehlike hakkında duyulan genel endişedir. Korku da o anda kendini gösteren bir tehlikeye verilen alarm tepkisidir.
Klinik açıdan bakılınca korku-kaygı semptomları ile belirgin semptomları paylaşan bir grup bozukluk ise DSM’ de kaygı bozuklukları olarak ta tanımlanır.
Kendini nasıl belli eder: avuç içi terlemesi, kalp çarpıntısı, boğulma hissi, ağız kuruluğu, kasların aşırı gerginliği konsantrasyon yeteneğinin bozulması, sürekli gergin ve tetikte olma hissi olarak kendini belli eder.. hasta kişi devamlı bu semptomlarla hastanelerin farklı bölümlerine gider mutlak bir çözüm arar, ciddi zor bir süreçtir sonuç alana kadar haliyle bir çok tetkik yapılması gerekebilir.
Kaygı bozukluklarında en temel bilgi, insanı yetersizleştiren yoğunluktaki gerçek olmayan düşüncelerdir.
Buna göre:
-spesifik fobi,
-sosyal fobi,
-agorafobi yada agorafobisiz panik bozukluk ( paniksiz agorafobi de olabilir)
-genelleştirilen kaygı bozukluğu,
-travma sonrası stres bozukluğu,
-akut stres bozukluğu
Yaygın Kaygı Bozukluğu
-Yaygın kaygı bozukluğu, sıradan günlük yaşam olaylarına karşı aşırı endişe, korku ve kaygı içindedirler. Kendilerine ya da sevdiklerine kötü bir şey olacağına dair kuruntular yaşamaktadırlar. Kaygının yoğunluğu ve sıklığı, korkulan olayın etkisine uygun değildir. Gerçekçi olmayan ve kişinin kontrol edemediği bu durumun tipik özellikleri huzursuzluk, konsantre olmakta zorluk, uyku bozukluğu, yorgunluk ve sinirli olmadır.
Anksiyete Atakları (Panik Bozukluk)
-Panik bozukluk genellikle beklenmedik panik ataklarıyla karşılaşan ve sürekli bu atakları tekrar yaşama korkusuyla yaşayan insanlarda olur. Bazen panik bozukluğuna ek olarak agoraphobia (alan korkusu) da eklenir. Eğer alan korkunuz varsa, büyük ihtimalle alışveriş merkezleri veya uçak gibi kapalı alanlardan uzak durmayı tercih edersiniz.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu
-Başka kişiler tarafından negatif değerlendirilme veya aşağılanma korkusu sosyal Anksiyete bozukluğudur. Bu yüzden de kişi utangaç olur. Kişi sosyal ortamlardan kaçmayı ya da hiç girmemeyi tercih eder. Performans Anksiyetesi yani sahne korkusu da sosyal fobiye örnektir. Toplum içerisine girmekten kaçarlar, temelinde özgüven düşüklüğü de vardır.
Genel Anksiyete Bozukluğu
-Eğer sürekli korkular ve endişeler günlük aktivitelerinize engel oluyorsa veya sürekli kötü bir şeyin başınıza geleceğini düşünüyorsanız genel Anksiyete bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz. Bu sorunla yaşayan insanlar sürekli endişeli olurlar ve nedenini de anlamazlar. Fiziksel olarak uykusuzluk, mide rahatsızlığı ve yorgunluk semptomları görülür.
Obsesif-kompulsif Bozukluk
-Obsesif-kompulsif, istenilmeyen duygu ve davranışları kontrol edememe hastalığıdır. Buna en güzel örnek sürekli sigaranızı söndürdünüz mü veya kapınızı kilitlediniz mi gibi düşüncelerle boğuşmaktır. Veya sürekli ellerinizi yıkamak da olabilir. Anlatmak gerekirse binlerce obsesyon örneği verebilirim.
Fobi
-Fobi, gerçekçi olmayan bir korkudur ve genellikle bir objeye, aktiviteye veya duruma karşı duyulur. Örnek olarak, yılan veya örümcek görmek, uçuş ve yükseklik korkusu gibi. Yüksek derecede fobisi olan biri, bu tür durumlardan ya da objelerden uzak durmaya çalışır fakat bu fobiyi daha da güçlendirir.
KAYGI BOZUKLUKLARININ TEDAVİLERİ
-Kaygı bozuklukları klinik psikolog, psikiyatrist gibi ruh sağlığı profesyonellerinden yardım alınarak aşılabilen bir sorundur.
-Kaygı bozukluklarının tedavisinde bilişsel-davranışçı terapiler ve ilaç tedavileri kullanılmaktadır.
Bilişsel-davranışçı terapilerde, maruz bırakma, sistematik duyarsızlaştırma gibi teknikler kullanarak kişilerin istenmeyen davranışlarının sonlandırılması ve nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizleri ile kişilerin kendilerini rahatlatmaları öğretilir. Ayrıca, kişiler düşüncelerinin incelenerek yeniden yapılandırılması ile kaygıları hakkında hem yeni düşünce şekilleri hem de kaygılarıyla daha etkili bir biçimde başa çıkma yolları geliştirirler.
Öğrenme ; Davranış terapisi; danışanın yeni baş etme becerileri edinebileceği, iletişimini geliştirebileceği veya uyumsuz alışkanlılarını terk edip kendini yenilgiye uğratıcı duygusal çatışmaların üstesinden gelebileceği, düzeltici öğrenme yaşantılarını vurgular. Davranış terapisini karakterize eden öğrenme dikkatlice yapılandırılır. Davranış terapisinde terapist ve danışan arasında hem dinamik hem de danışan tarafından yönlendirilen bir çalışma vardır. Bütün terapilerdeki en önemli faktör; danışanın motivasyonudur. Değişime gösterilen direnç ve motivasyon eksikliği, davranış terapisindeki tedavi başarısızlıklarının sıklıkla görülen sebeplerindendir. Davranış terapisindeki hüner, çoğunlukla bu konularla baş edebilmekten geçer (Lazarus & Fay, 1982)..
Bütün davranışlar öğrenilir, ve öğrenildiği gibi de değiştirilebilir.
BİLİNCİNDE HERŞEYİ BIRAKIP ÖZGÜRLEŞEN KİŞİ VELİ OLUR,
HİÇ BİR ŞEYİ BIRAKMAYIP KENDİNİ BIRAKAN DA DELİ OLUR,
HER ŞEYİ BIRAK AMA,
KENDİNİ BIRAKMA!
KENDİN DIŞINDA HERŞEYİN ALTERNATİFİ VAR UNUTMA,,
SEVGİMLE..
Fatoş Baran Solmaz
drfatosbaran@gmail.com