Nereye Gittiğini Bilmiyorsan, Nereden Gittiğinin Önemi Yoktur

0
830

Yaşayan ölüler tanıdım seher vakti uyanırken tüm dünya, kürek kürek toprak atan üzerlerine. Yaşayan ölüler tanıdım güneş doğmayan günlerine, yaşayan ölüler tanıdım yalnızlığı büyüten eteklerinde…
Çabuk mu büyüdük dersin; yıldızlarımız çabuk mu kaydı dilekler tutarken sevdiklerimiz adına? Çabuk muydu sokaklarımızın yağmalanması yollar ararken çıkışlara bir sevda uğruna?
Hür müydük, özgür müydük gerçekten, yoksa çoktan pili bitmiş miydi uzak memleketlere saldığımız oyuncak güvercinlerin, çabuk muydu kurduğumuz köprüleri devirmesi şimşeklerin…
Büyümek yalnızlaşmaksa, ağlayacak bir omuz bulamamaksa büyümek; hiçbir şeyin eskisi gibi olmamasıysa ya da tutarsızlıklar …

 

Sultan Akkoyun
mabellaas@gmail.com

 

Yaşayan ölüler tanıdım seher vakti uyanırken tüm dünya, kürek kürek toprak atan üzerlerine. Yaşayan ölüler tanıdım güneş doğmayan günlerine, yaşayan ölüler tanıdım yalnızlığı büyüten eteklerinde…
Çabuk mu büyüdük dersin; yıldızlarımız çabuk mu kaydı dilekler tutarken sevdiklerimiz adına? Çabuk muydu sokaklarımızın yağmalanması yollar ararken çıkışlara bir sevda uğruna?
Hür müydük, özgür müydük gerçekten, yoksa çoktan pili bitmiş miydi uzak memleketlere saldığımız oyuncak güvercinlerin, çabuk muydu kurduğumuz köprüleri devirmesi şimşeklerin…
Büyümek yalnızlaşmaksa, ağlayacak bir omuz bulamamaksa büyümek; hiçbir şeyin eskisi gibi olmamasıysa ya da tutarsızlıklar, vurdumduymazlıklar yaşayamamaksa, alıp başını gidememekse büyümek, çabuk büyüdük evet…
Bak, kaderin ağına takılan balıklar çırpına çırpına ölüyorlar. Hayat yine zorluyor seçenekleri. Eskidenmiş yolların kenarından karanlıkları yararcasına geçen sevda treni. Patlamış mısırın kokusunda buğulanan temiz duyguların modası geçmiş şimdi, kestane çıtırtılarına karışan tebessümlerin, sıcacık yudumlanan çayların hatırı kırk yıl öncesinde kalmış.
Sana tek bir sorum var şimdi: "Savaşmak mı, gitmek mi?"
Dolunayın şavkına tutulmuş sonbahar bakışlı eylüller, denizin yakamozuna vurulmuş ilkbahar nazarlı nisanlar geçti kapımızın önünden kaç defa. Çoktuk azaldık, bütündük parçalandık, ne bitişi olmayan başlangıçlar yaşadık… Kaybolduk boşluklarda, tutmayan mayalar çaldık göllere, tutunamadık bir türlü bir yerlere. Yüreklerimiz ağrıyor son zamanlarda; sancılarla kıvranıyor hayallerimiz, umutlarımız karanlıklara gebe, her asılışımızda dost bildiğimiz yüzlerin peçelerinde kırgınlıklar karşılıyor bizi kapıda.
Hayatta her zaman kelebek etkisi vardır oysa. Ekvator'da kanat çırpan bir kelebek Uzakdoğu ülkelerinin birinde tsunamiye neden olabilir mi bilmiyorum; ama azalıyorsak, kayboluyorsak, kırgınlıklar düşüyorsa hep payımıza, tutmuyorsa çaldığımız mayalar göllere, yalnızlığı büyütüyorsak eteklerimizde gün geçtikçe, bize sunulan fırsatları değerlendiremiyoruz demektir.

 

İnsan Gazoz Şişesine Benzer

Yaşamınızda hep bir şeyler ters gidiyorsa, istediğiniz amaca veya hedefe ulaşamıyorsanız, başarı için gerekli riskleri almak yerine mağlup hayatlara, kırık dökük yaşamlara razı oluyorsunuz demektir. Bunun başlıca nedeni ise korkuları fethedememektir. Güzel şeylerin hepsi eskidenmiş; hayat şimdi çekilmez bir hal aldı diyorsanız kendinizi içinde güvende hissettiğiniz cam fanusun sınırları dışına çıkamıyorsunuz demektir. Oysa başarı adım adım, fersah fersah sınırları kaldırmak; yeni şeyler denemek; risk almaktır bir anlamda.
"İnsanlar gazoz şişelerine benzer. Gazoz şişesi sallanıp kapağı açıldığında içindekiler muazzam bir güçle dışarı fışkırır. Başarı için gereken güç de insanın içinde uyumaktadır. Bu potansiyel güç harekete geçirilebildiğinde ortaya çıkan neticeye insan kendisi bile şaşırır."
Durduk yerde olmaz hiçbir şey. Kalkıp araştırmak, sorgulamak, merak etmek, sallamak gerekir gazoz şişesini. Başarısızlıktan korkuyorsa insan, cesaretini yitirmiş, özgüveninden şüpheye düşmüş demektir. İşte bu noktada yapılabilecek en iyi şey şöyle bir silkinmek ve olaylara başka bir açıdan, başka bir insanın gözüyle bakmayı denemektir.

 

Başarı Hataları, Yenilgi İseYetenekleri Gizler

Vazgeçilmez fizik kanunlarından biri, duran bir cisme ivme verilmediği taktirde onun sonsuza kadar duracağı gerçeğidir. Eğer sizi harekete geçirecek bir ivmenin beklentisi içindeyseniz, iktisat teorilerindeki görünmez elin gelip hayatınızda sihirli değişiklikler yapacağına inanıyorsanız; yanılıyorsunuz. O ivme, o görünmez el aslında insanın kendi iç dinamiklerinde, benliğinin kıyısında köşesinde bir yerlerde gizlenmiş, keşfedilmeyi beklemektedir.
Kaçmak yerine savaşmayı tercih edenlerdenseniz; yaşayan ölülerden bir farkınız olsun istiyorsanız önce bir hedef belirlemelisiniz. Çünkü nereye gittiğinizi bilmiyorsanız, nereden gittiğinizin de bir önemi yoktur. Daha sonraki en önemli aşama ise hayatınızın her anında yanınızdan siz farkında olmadan geçip gidiveren fırsatları yakalayıp uygulamaya koyulmaktır.
"Başarı hataları, yenilgi ise yetenekleri gizler." Hatalardan ders alabilmek; yenilgileri ise cesaretle göğüsleyebilmek başarı merdivenine tırmanmanın gerekli önkoşuludur. Unutmayın ki; insan, elde ettiği sonuçlar kadar değil sarf ettiği çabalar kadar değerlidir.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız