Çetin ÖZBEY
Çekingen ve bağımlı kişilik bozuklukları sair kişilik bozuklukları gibi hayatın her alanında görebileceğimiz, bir şekilde fark edebileceğimiz kişilik bozukluklarındandır. Bu sayımızda her iki kişilik bozukluğunu da ayrı yer inceleyeceğiz.
Çekingen Kişilik Bozukluğu
Bu kişilik bozukluğu grubuna giren bireylerde aşırı, utangaçlık, çekingenlik, sosyal ortamlardan kaçınma, eleştirilmeye ve reddedilmeye karşı duyarlılık yoğun bir biçimde görülür. Her davranışının başkasında oluşturduğu etkinin üzerinde gereğinden fazla dururlar, kabul edilmemekten ve eleştirilmeye karşı ciddi kaygıları vardır. Alay edilecekleri korkusuyla grup ortamlarında durmazlar. Davranışları üzerinde aşırı bir oto kontrolleri vardır.
Bütün ilişkilerini ve iletişimini kabul veya ret üzerine kurarlar; kabul edileceklerinden emin olmadıkça ilişkiyi başlatmaz veya sürdürmezler. Bu nedenle sağlıklı ilişkiler kuramazlar. Aslında sosyal ilişkilere, duygusal yakınlığa ve dostluk ilişkilerine ihtiyaç duyarlar; ama benlik saygıları gelişmediği için kabul görülmeyeceklerini düşünerek geri durmayı yeğlerler.
Girdikleri ortamda başkalarının dikkatini çekecek yanlış davranışlar yapmaktan korkarlar, kendilerini küçük düşürücü bir söz söyleme korkusuyla mecbur kalmadıkça tek kelime bile konuşmazlar. Konuştuklarında ise bütün bedenlerini bir heyecan sarar; yüzleri kızarır, elleri titrer, kekelemeye başlarlar. İş yerinde ve diğer sosyal ortamlarda sessiz, kendi halinde, utangaç ve hassas bir görünüm oluştururlar. Yalnızlığı sevmedikleri halde çekingenliklerinden dolayı çoğu zaman yalnız bir yaşam sürerler.
Çekingen kişilik bozukluğu ile sosyal fobi arasında çok benzer özellikler bulunmaktadır. Bu nedenle bunları birbirinden ayırmak güçtür. Sosyal fobi, bireyin yaşamının herhangi bir döneminde ortaya çıkar ve bir kişilik örüntüsü değildir. Kişi, yaşadığı durumun farkında ve bu durumdan ciddi anlamda rahatsızlık duyar, üstesinden gelmek için çeşitli çarelere başvurur. Çekingen kişilik bozukluğunu, şizoid kişilik bozukluğundan ayıran temel özellik, birincisinde kişi insanlarla bir araya gelme gereksinimi içindedir ama çekingenliğinden dolayı uzak durur ve böyle davrandığı için de üzülür; şizoid kişilik bozukluğunda ise, kişi özellikle yalnız kalmayı tercih eder ve insanlarla yakın ilişkiler kurmaktan uzak durur.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu
Başkalarına bağımlı olan ve onlara boyun eğen kişiler bu grupta yer alırlar. Birçok konuda başkasının onayı olmadan hareket edemezler. Birçok farklı kaynaktan onaylanma gelmeden kolay kolay karar vermezler. Kendi başlarına harekete geçemezler, sorumluluk alma gücünü kendilerinde bulamazlar. Risk taşıyan işlerden uzak dururlar.
Fedakârlığı sürekli başkalarından beklerler ve hep alıcı olmayı tercih ederler ama vermeye ve fedakârlık yapmaya yanaşmazlar. İsteklerini kabul eden kişilere karşı boyun eğici bir tutuma sahiptirler.
Güven arama arayışları yaşam boyu devam eder. Başkalarına dayanmadan kendilerini yapayalnız, çaresiz ve huzursuz hissederler. Yalnızlığa itilme ve bir başlarına bırakılma kaygısını taşırlar. Aksini düşünseler bile, bir başkasının görüşünü tereddütsüz onaylarlar; çünkü itiraz etme, karşı fikir beyan etme cesaretinden yoksundurlar.
Psikanaliz kurama göre bu bozukluğu olan kişiler oral döneme saplanıp kalmışlar. Aşırı korumacı, özerklikleri kısıtlanmış ailelerde yetişen bireylerde görüldüğü ileri sürülür.
Kadınlarda daha çok görülen bir kişilik bozukluğudur. Yeniliğe ve değişime kapalıdırlar ve bu yöndeki oluşumlara karşı aşırı bir direnç gösterirler. Anksiyete ve depresyona yakalanma olasılıkları yüksektir.