Hayatı mutlu bir şekilde yaşamak, öncelikle, önemli olduğumuzu fark etmekle, kendimizi tanımakla, kendimizle barışık olmakla, kendimizi sevmekle ve iç dünyamızda kendi yolculuğumuza çıkmakla başlar. Biz, yani kendimiz çok değerliyiz, çok önemliyiz. Dünyada tekiz, bir eşimiz benzerimiz yok. Öldüğümüzde bize her yönüyle benzeyecek başka biri daha gelmeyecek. Yaşadığımız sürece, dünyada belki görüntü olarak benzerlerimiz olabilir, fakat her yönüyle bir eşimize, benzerimize rastlanmayacak.
İkizlere, çift yumurta ikizlerine bakın. Görünüm olarak tıpatıp aynıdırlar, birbirinden ayıramazsınız. Ama iç dünyaları, huyları, zevkleri, yetenekleri, düşünceleri, hobileri tamamen farklıdır. O halde biz; ailemiz …
ASIM YEKELER
bilgi@gencgelisim.com
Hayatı mutlu bir şekilde yaşamak, öncelikle, önemli olduğumuzu fark etmekle, kendimizi tanımakla, kendimizle barışık olmakla, kendimizi sevmekle ve iç dünyamızda kendi yolculuğumuza çıkmakla başlar. Biz, yani kendimiz çok değerliyiz, çok önemliyiz.
Dünyada tekiz, bir eşimiz benzerimiz yok. Öldüğümüzde bize her yönüyle benzeyecek başka biri daha gelmeyecek. Yaşadığımız sürece, dünyada belki görüntü olarak benzerlerimiz olabilir, fakat her yönüyle bir eşimize, benzerimize rastlanmayacak.
İkizlere, çift yumurta ikizlerine bakın. Görünüm olarak tıpatıp aynıdırlar, birbirinden ayıramazsınız. Ama iç dünyaları, huyları, zevkleri, yetenekleri, düşünceleri, hobileri tamamen farklıdır. O halde biz; ailemiz, çevremiz, milletimiz ve bütün dünya için çok önemliyiz. Yaradan'ın o harika ilminin harmanında şekillenmiş; kokusu, rengi, şekli farklı olan dünyada tek marka çiçeğiz. Börek ustalarına sorun. Ellerindeki bir leğen hamurdan en fazla birbirinden değişik on beş, bilemediniz yirmi farklı şekilde poğaçalar börekler yapabilirler. Şu Yaradan'ın ilmine bakın ki, yarattığı milyarlarca insanın hiçbiri her yönüyle yüzde yüz diğerine benzemiyor. Ölen o özellikleriyle gidiyor, ölenin o benzeri yeni doğan insanlarda dahi tekrarlanmıyor. Bugüne kadar milyonlarca insan doğdu, öldü ve hepsi de birbirinden farklıydı. Bu nasıl muhteşem bir ilimdir?
Sırf insanın bu benzersiz yaratılışı bile Allah'ın varlığına muhteşem bir delildir. Cep telefonunun ilk çıktığı yılları hatırlayın. Önce kocamandı, sonra gittikçe küçüldü. Anten burada olmamış deyip yeni üretimde öbür tarafa koyuyorlar. Mikrofon yok burada pekiyi olmamış, deyip aşağı koyuyorlar. Ekranı yukarıdan aşağıya alıyorlar. Yok olmamış deyip kapağa koyuyorlar vs…
Bir de Yaradan'ın yarattığı insana bakın! Binlerce yıldır bütün organlarımız hep aynı yerinde; kulakların gözle, burnun ağızla yer değiştirdiğini gördünüz mü? Organların yerleri o kadar muhteşem bir tasarımla düşünülmüş ki, "Bu organın buradan başka daha uygun olabileceği bir yer yok." diyorsunuz. Bu da binlerce yıl önce insanı yaratırken Yaradan'ın bu organların yerini bu kadar mükemmel tayin etmesi, yine onun olağanüstü bir ilminin olduğunu göstermiyor mu?
Bunları niye yazıyorum? Şunu demek istiyorum: "Ey insan, kendi kıymetini bil. Dünyada tek olduğunu, eşinin benzerinin bulunmadığını ve böylesine büyük bir ilim sahibi Yaradan'ın seni yarattığını bil! Ona göre davran."
Evet, mutlu yaşamamızda, kendimizin değerini bilmemiz çok önemlidir. Bu kadar kıymetli olan biz, kendimizi de sevmeliyiz. Kendisini sevmeyenin başkasını sevmesi, kendisi mutlu olmayanın, başkalarını mutlu etmesi, kendisini değerli bulmayanın başkasına değer vermesi beklenemez…
Gazetelerde okuyor, televizyon haberlerinde seyrediyoruz: "Falan kendini köprüden atarak, filan damarlarını keserek, intihar etti!" diye. Hatta yakın zamanda bir cerrah profesörümüzün damarlarını keserek intihar ettiğini duydum. İnsan çok üzülüyor, bir cerrah profesörün yetişmesi kolay mı? En modern uçağı yüz milyon dolar verip alabiliyorsunuz. Acaba giden bir cerrahın yenisini bir milyar dolar versek alabilir miyiz? Hayır, öyle bir cerrahın yetişmesi için elli yıl gerekli.
Ne demiş derviş Yunus:
"Bir ben vardır bende, benden içeru" Evet, insanlar tanıdıkları bildikleri şeyin kıymetini bilirler. Bu kendimiz için de geçerlidir. Kendi iç dünyamızda kendimizi tanıma yolculuğuna çıkarsak kıymetimizi biliriz. Ne kadar kıymetli olduğumuzu bilirsek; kendimizi sever, önem veririz, mutlu ve kendimizle barışık oluruz.
Kim isek öyle olmalıyız. Kendimizi tanımalıyız. Gerçek kimliğimizi tanıma korkusu yaşamamalıyız. Başkalarını taklit ederek hiçbir yere varamayız. Biz kendimiz olduğumuz sürece değerliyiz. Taklit bu kadar önemli olsaydı, tarihte gelmiş geçmiş Mevlana, Yunus Emre, İbni Sina, Mimar Sinan gibi büyüklerin hafızalarımıza kazındığı gibi, bugüne kadar insanları taklit eden yüzlerce taklitçiden hafızamızda kalan kaç kişi var?
Ünlü sanatçımız Özdemir Erdoğan, Amerikan Başkanının onuruna verilen akşam yemeğinde, Amerikan müziğinden örnekler sunuyor. Başkan müdahale ediyor. Diyor ki: "Biz bunları zaten dinliyoruz, bugün burada Türk müziğini tanımak, bizim için daha enteresan olacaktır."
Gerçekten insanlar olmadıkları diyarlarda, olmadıkları gönüllerde olmak ister. İnsanlar için, daima yeni bir yeri, yeni bir müziği ve yeni bir insanı tanımak daha heyecan vericidir. Mutluluk, kendimiz olmak değil midir? Orijinalliğimiz ne kadar değerlidir. Başkalarına benzemek isteyişimiz, onları taklit edişimiz yanlıştır.
Yapacaklarımızı, kendimiz istediğimiz için yapmalıyız, başkaları istediği için değil! İşte o zaman gönlümüze bir mabet gibi davranmış, hayatımıza gün değil, günümüze hayat eklemiş, mutlu yaşama adına önemli bir adım atmış oluruz.