Hırs Düğümünü Çözün, Mutluluğu Bölüşün

0
718

Akıl ve vicdan sahibi olan her insan hatta hayvanlar dahi bu kalabalık dünyada ihtiyaç hissettiği andan itibaren mutluluğu aramaya başlar. Bir hayvanın ihtiyaç duyduğu mutluluk, insanın ihtiyaç duyduğu mutlulukla kıyaslanamaz. Çünkü hayvanın ihtiyaç duyduğu istek, zevk gibi duygular içgüdülerle sınırlanmıştır.
Erdem sahibi ve olgun insan dahi, hayal ettiği ve arzuladığı mutluluğun ne olduğunu, onu nelere götüreceğini tam olarak bilmediği ve tasavvur edemediği için mutluluğun sınırlarını belirleyemez. Birçok mutlu ya da kendisini mutlu olarak adlandıran insan vardır ki; hırs ve tutkuların esiri olarak kendi hayatlarını cehenneme çevirmişlerdir.
En ilkel ve basit insanın dahi bitmez tükenmez bir heves ve arzusu vardır.

 

Niyazi F. ERES
niyazieres@yahoo.com

 

Akıl ve vicdan sahibi olan her insan hatta hayvanlar dahi bu kalabalık dünyada ihtiyaç hissettiği andan itibaren mutluluğu aramaya başlar. Bir hayvanın ihtiyaç duyduğu mutluluk, insanın ihtiyaç duyduğu mutlulukla kıyaslanamaz. Çünkü hayvanın ihtiyaç duyduğu istek, zevk gibi duygular içgüdülerle sınırlanmıştır.

Erdem sahibi ve olgun insan dahi, hayal ettiği ve arzuladığı mutluluğun ne olduğunu, onu nelere götüreceğini tam olarak bilmediği ve tasavvur edemediği için mutluluğun sınırlarını belirleyemez. Birçok mutlu ya da kendisini mutlu olarak adlandıran insan vardır ki; hırs ve tutkuların esiri olarak kendi hayatlarını cehenneme çevirmişlerdir.

En ilkel ve basit insanın dahi bitmez tükenmez bir heves ve arzusu vardır. Bu arzulara kavuşmanın mutluluğa ulaştıracağına inanırlar. Birçok şeye sahip olmak için çabalar, sahip olur ve sahip oldukça da hırslarını artırırlar.

Acaba Mutluluk Nedir?

Dünyada insanı sarıp sarmalayan hırs, heva ve hevesler bir an olsun insanı rahat bırakmaz. İnsanı cehalete sürükleyerek tamamen dünyevi arzulara yöneltir; insan bir süre sonra şehveti ve parayı mutluluk sayar.

Tasavvufta ise mutluluk, Hakk'a yakınlaşma halidir. Olumsuz şartlarda bile bu şartlardan kurtulma arzusu içerisinde olan basit düşüncenin tersine, bu olumsuz koşullarda var olduğu sanılan varlığının yokluğunu hissederek yaşamaktır mutluluk.
İbrahim Ethem'in ipek çarşaflarda, atlas yorganlarda, onca mal ve iktidar arasında bulamayıp sarayını, tahtını terk edip yıllarını verdiği bir çabadır mutluluk.

Fahrettin Razi tefsirinde şöyle açıklar: "Mutluluk üç derecedir; ruha ait olan, bedene ait olan ve dışarıya ait olan. Ruha ait olan mutluluk iki türlüdür: Birincisi; ilmin artırılmasıyla görüş kuvvetinin tamamlanması, ikincisi; üstün ahlak ile amel kuvvetinin tamamlanmasıdır.

Bedene ait olan mutluluk da ikiye ayrılır: Sağlık ve güzellik. (Y.N.: Batı dünyası bunu "wellness, happines, fitness olarak ifade eder.) Dışarı ait olan mutluluk da ikiye ayrılır: Mal ve makam. "Bize dünyada ver" arzu ve isteği de bu kısımlardan her birini içine alır. Çünkü ilim, dünyada nam yapmak ve herkesin önüne geçmek için istenirse bu da yine dünya için yapılmış olur.

Üstün ahlak da dünyada öne geçmek ve dünyevi çıkarları ele geçirmek ve idare etmek için istenirse, bu da yine dünya için yapılmış olur.

İnsanın gerçek manada mutlu olması, maddi anlamda rahatlığa değil, manevi rahatlığa ve huzura bağlıdır. İnsan fakir ya da zengin olsun, manevi olarak kendini huzurlu ve rahat hissetmiyorsa mutlu olamayacaktır. Birçok insanın maddiyat tutkuları ve maddi servetleri, onlar için sıkıntı haline gelerek sonu gelmez bir boşluğa sürüklemiştir.

Hz. Mevlâna'da Mutluluk:

Hz. Mevlâna'ya göre bir insanın mutlu olabilmesi sade bir hayat yaşamakla, diğer insanlarla iyi ilişkiler içerisinde olmakla ve gösterişten uzak durmakla mümkündür. Hz. Mevlâna bir gün dostlarına; "Şöhretimizin arttığı ve insanların bizim ziyaretimize geldiği günden beri dünya sıkıntılarından rahat edemiyorum." demiştir.

Hz. Mevlâna’nın Anlattığı Hikâye

Bir zamanlar Bağdat'ta yaşayan bir adama rüyasında şöyle derler: "Mısır'ın Kahire şehrinin şu adresinin şu sokağında ve şu numaralı evinin temelinde şu kadar altın var. Gidip alırsan çok zengin olursun." Adam rüyadır diyor ve pek aldırmıyor. Aynı rüya üç kez tekrarlanınca bunun ilahi bir işaret olabileceğini düşünüyor ve Kahire'ye gitmeye, anılan adresi bulmaya karar veriyor. Adam gidiyor ve adresi buluyor ama adresin sahibi vardır. Söylese bana ait deyip vermeyebilir, söylemese bu kadar yolu boş yere tepmiş olacak. Adam "Eğer söylemezsem, adamında bu konuda bilgisi olmadığından bundan yararlanamayacak, ben de boşuna gelmiş olacağım. Eğer söylersem belki müjdemin karşılığı birkaç altın alabilirim." diye düşünür ve söylemeye karar verir. Buna duyan ev sahibi "Bre ahmak adam! Bir rüyaya inanıp, ta Bağdat'tan kalkıp buraya kadar gelmişsin. Bu evi ben yaptım ve temelinde altın olmadığından eminim. Ayrıca, bir zamanlar ben de senin gibi, üstelik üç kez, Bağdat'ın filan mahallesinin filan sokağının şu numaralı adresindeki evin temelinde şu kadar altın var şeklinde bir rüya görmüştüm ama rüyaya inanarak Bağdat'a gitme gereği duymadım." der. Bağdatlı şok olur. Mısırlının rüyasında gördüğü ve tarif ettiği adres kendi oturduğu evdir. O da evinin temelinde aslında altın küpü olmadığından emindir. Birbiriyle tevafuk eden bu iki rüyadan Bağdatlı kendisine şu dersi çıkarır: "Gerçek hazine, mutluluk senin kendi evinde ve gönlündedir. O halde evine, yuvana dön; hazineyi kendi içinde ara."

 

Peygamberler ve Filozoflar Mutluluğu Nasıl Tarif Ettiler?

Hz. İbrahim: "Mutluluk; çalışmak, kazanmak ve kazandığını kendisi gibi olanlar ile paylaşmaktır.
Hz. Musa: Mutluluk; insanın benliğini Firavunvari tutkulardan ve hırslardan kurtarmasıdır.
Hz. Âdem: Mutluluk; şeytana uymamak ve Havva'ya kanmamaktır.
Konfüçyüs: Mutluluk; bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırabilmektir.
Eflatun: Mutluluk; her zaman yücelikleri düşünmektir.
Hz. İsa: Mutluluk; geçmişi unutmak, içinde bulunulan anı hoş görmek, geleceği düşünmemekle mümkündür.
Lokman Hekim: İnsanlar bu sözü bütün üzüntüleri bir kelimeyle ifade etmek için ortaya atmışlardır.
Hızır: Mutluluk; tutkuların, hırsların giremediği gönüllerde bazen şimşek gibi çakan bir gölgedir.
Hz. Muhammed: Mutluluk; hayatı olduğu gibi anlamak ve kabul etmek, zorluklarına katlanarak bunları aşmak için çalışmaktır.
Şimdi kendinize şu soruyu sorun: "Mutluluk hırslara mı kurban edilmeli; yoksa mutluluk için emek mi verilmeli?"

 

Dünyanın EN'leri 

<Dünyanın en yüksek şelalesi: Angel – Venezuela – 1.000 m.
<Dünyanın en büyük nehri: Nil – Afrika
<Dünyanın en yüksek dağı: Everest -Asya- 8.848 m
<Dünyanın en büyük çölü: Büyük Sahra Çölü – Orta/Kuzey Afrika
<Düny anın en büyük yanardağı: Tambora – Endonezya
<Dünyanın en büyük mağarası: Carlsbad Mağarası – New Mexico, ABD
<Dünyanın en büyük gölü: Hazar Denizi – Orta Asya – 394.299 km²
<Dünyanın en büyük adası: Grönland – Kuzey Atlantik – 2.175.597 km²
<Dünyanın en sıcak yeri: Al'Aziziyah – Libya – 57,7 derece
<Dünyanın en soğuk yeri: Vostock II   -89,2 derece
<Dünyanın en kalabalık ülkesi: Çin – 1.237.000.000 kişi
<Dünyanın en geniş ülkesi: Rusya – 10.610.083 km²
<Dünyanın en küçük ülkesi: Vatikan – 0.272 km².
<Dünyanın en kalabalık şehri: Tokyo – Japonya – 26.500.000 kişi
<Dünyanın en uzun binası: Suyong Bay Tower – Pusan (Güney Kore): 88 kat 462 m.
<Dünyanın en uzun demiryolu tüneli: Seikan – Japonya – 53,9 km.
<Dünyanın en uzun karayolu tüneli: St. Gotthard – İsviçre – 16.4 km.
<Dünyanın en uzun kanalı: Panama kanalı – Panama – 81,5 km.
<Dünyanın en uzun köprüsü: Akashi – Japonya – 1.990 m.
<Dünyada en çok konuşulan dil: Çince (Mandarin) – 885.000.000 kişi
<Dünyanın en çok ülke ile sınırı olan ülke: Çin (15 ülke ile sınırı var)
<Dünyanın en yüksek yerleşim yeri: Webzhuan, Çin – Deniz seviyesinden 5.090 metre yukarıda
<Dünyanın en alçak yerleşim yeri: Calipatria, Kaliforniya, ABD – Deniz seviyesinin 54 metre altında
<Dünyanın en uzun kesintisiz sınırı: ABD-Kanada sınırı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız