Sinema Benim İçin Tarih Hakkında Konuşabilmenin Tek Yolu

0
855

Film tarihinde yeri doldurulamaz sanatkarlardan biri olan Fransız Yönetmen Jean-Luc Godard, uzun süredir dünya sinemasının merkezdeki ismidir. “Yeni Dalga” ismi verilen Fransız Sineması onsuz düşünülemez.
< “Sinema benim için tarih hakkına konuşabilmenin tek yolu. Sinema bu yüzyılın tarihini içinde tutuyor. Tarih genelde kelimelerle bağlamıştı. Ama kelimeler gerçeğe, sesle birleşen resimler kadar yakın değil. Sinema tarihi görünür kılar. Önünüzde resim varsa, soru sorabilirsiniz.”
< “Benim imgelerimin sembolik veya duygusal olmalarının sebebi şudur; sinema aşık, tarih ise sevgilidir. Aşık sevgiliden söz eder, değil mi?”
< “Hislerim ile gerçeğe gün geçtikçe daha çok yaklaştığımı hissediyorum. Sonra şunu keşfediyorum: Hakikat hakikatten daha büyük bir şey, hakikatin ötesinde bir şey.”

 

İRFAN YEŞİLAY
bilgi@gencgelisim.com

 

Film tarihinde yeri doldurulamaz sanatkarlardan biri olan Fransız Yönetmen Jean-Luc Godard, uzun süredir dünya sinemasının merkezdeki ismidir. “Yeni Dalga” ismi verilen Fransız Sineması onsuz düşünülemez.  

< “Sinema benim için tarih hakkına konuşabilmenin tek yolu. Sinema bu yüzyılın tarihini içinde tutuyor. Tarih genelde kelimelerle bağlamıştı. Ama kelimeler gerçeğe, sesle birleşen resimler kadar yakın değil. Sinema tarihi görünür kılar. Önünüzde resim varsa, soru sorabilirsiniz.”

< “Benim imgelerimin sembolik veya duygusal olmalarının sebebi şudur; sinema aşık, tarih ise sevgilidir. Aşık sevgiliden söz eder, değil mi?”
< “Hislerim ile gerçeğe gün geçtikçe daha çok yaklaştığımı hissediyorum. Sonra şunu keşfediyorum: Hakikat hakikatten daha büyük bir şey, hakikatin ötesinde bir şey.”

< “Ölümden kaçmak imkansız bir şey, ondan söz etmemek de aynı şekilde. Bu yüzden ölümle olan ilişkimiz çok korkulu bir şey gibi gelmiyor bana.”
<“İnsanlar kötü bir Amerikan filmini kötü bir Türk filmine tercih ediyorlar. Bense tercihimi kötü olandan yana kullanmam hiçbir zaman. Ama iyi iseler her ikisini de severim.”

< “Amerika’da sinema diye bir şey var. Ama sinemanın özü yok. Amerika’da sinemanın varlığından söz edilebilir sadece.”
<“Sinema şu açıdan ilginç bir şeydir. Seyirci salona gidip filmi seyrettikten sonra bir tecrübe yaşar. Filmden çıktıktan sonra o malzemeyi kullanarak kendi dünyasında kendi hayatını kurgulamaya başlar, bir tür kendi filmini yapma süreci başlar.”

< “Hayatı sorumluluk ile birlikte düşünmezseniz bir manası kalmaz.”
< “Filmlerimi yapmış olmam önemli bir şeydi. Bunun için memnunum. Ticari açıdan başarılı oldukları söylenemez, yine de onlarla rızkımı tedarik edebildim. Benim için o filmleri yapmak, yaratmak gibi bir şeydi, sürekli bir yaratma…”

< “Sinema tarihinde nasıl hatırlanmalıyım, insanlar beni hatırladıklarında ne düşünmeliler, bunu bilmiyorum.”
< “Ben bir şekilde hayatın farkına varmış sıradan bir insanım. Yaşlandıkça bir takım büyülerden kurtulsanız da başka şeyler çıkar karşınıza ve bu kez onlara kapılıverirsiniz.”

< “İnsanlar gerçekçe bir şeyin nasıl göründüğünü merak etmekten ziyade o şey hakkında mübalağalı konuşmayı tercih ederler. Ben resimlere bakalım derim. Ben konuşmaktan ziyade bakmayı tercih ederim.”  
< “Eğer herkes beni anlıyorsa o zaman ben söylemek istediğimi açıkça söyleyememişim demektir. Herkesin anladığı bir şeyi söylemek, hiçbir şey söylememektir.”

< “Ben yaşlanıyorum. Yaşlandığınız zaman hatırlamanız gereken şeyleri hatırlamaya başlarsınız. İkinci Dünya Savaşı sırasında genç biriydim. Hakikatte bana kimse neler olup bittiğini söylemedi, ben kendim bulmak durumundaydım.”
< “Yeni teknoloji ile sürekli ilgilendim. Şimdi bir çok yeni küçük kameralar çıkmış. Herkes kendi filmini kendisi yapabilir, deniliyor. Resim kalemi icat edildiğinde bu olay zorunlu olarak herkesi VELASKEZ veya REMBRANDT yapmadı. Sinemada da durum aynıdır. Küçük bir kameranız var diye hemen Elia  Kazan’ın “Çimendeki Nur” veya Orson Welles’in “Kötülükle Karşılaşmak” filmlerini yapmaya başlamazsınız.”

< “Film yapmaktan asla vazgeçemem. Bu ancak ölümümle mümkün olabilecek bir şey. Ölüm anında kendi filmimi çekebileceğimi düşünürüm.”
<“Benim filmlerimde ölüm ve aşkın imkansızlığı esastır. Bir konu daha var ki, o da sinemanın kendisidir.”

< “Hayatta her şey bana zevk verir.”
< “Son filmlerimde temel anahtar kavram hatırlamadır. Sinemada metne karşı değilim. İmge ile metin arasındaki ilişki, kardeşler arasındaki ilişkiye benzer.”

Jean-Luc Godard, 1930 senesinde Fransız zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Savaş çıktığı zaman ailesi onu İsviçre’ye gönderdi. Fakat 1940 senesinde Paris’e döndü. Sorbon Üniversitesinde Etnoloji çalıştı. Burada Truffaut, Eric Rohmer ve Jacques Rivette gibi  sinemada yeni imkanlar arayan önemli sinemacıları tanıdı. ‘Nefessiz’ 1959’da çektiği ilk filmiydi. Sinema dünyasında en çok tartışılan isimlerden biri olan Godard, ‘Hafta Sonu’ isimli filmini 1967 senesinde yaptı. ‘Aşka Övgü’ ise Cannes film festivalinde Büyük Juri Ödülü’nü aldı. Son filmi ‘Bizim Müziğimiz’ entelektüel çevrelerce büyük bir takdirle karşılandı. İnsanlık tarihinde barbarlığın şarkısı olan bu eser Godard’ın kendi deyimiyle ‘üç krallığın senfonisi’dir.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız