Değerli okurlarım!
Yunus Emre’nin, “Aşkın odu yandı yüreğim harlar/ Aşık olan dini imanı neyler/Behey Yunus sana söyleme derler/ Ya ben öleyim mi söylemeyince..” dediği gibi, eğer bir insanın canından çok sevdiği, uğruna ölebileceği inancı, davası, dava arkadaşları yoksa; hayat ondan davacı olur ve onu cezalandırır.
Bu anlamda bizler barışı ve barışık yaşamayı dava edindik. Bu davamızda da hatırı sayılır aşamalar kaydettiğimize inanıyorum. Ömrümüzün sonuna kadar da kaydetmeye devam edeceğimize inancım tamdır.
Ben şahsen her akşam yatmadan önce kendime soruyorum?
Bu gün kalp kırdım mı?
Gönül incittim mi?
Eğer böyle bir şeyi kendi vicdanıma göre tespit edersem, hemen o kalpleri arayıp özür diliyorum ve onarmaya çalışıyorum.
Bilmeyerek incittiğim gönülleri yeniden kazanmaya çalışıyorum.
Kalp kırmak kolay, ufacık bir şeyde kırılıyor, tıpkı bir bina gibi. O binayı yapmak için aylar, yıllar gerekiyor ama yıkmak için birkaç dakika yetiyor. Kırmak kadar kırılmanın da önemli olduğunu bilmeyen yoktur. Kırıldığımız, incindiğimiz biri varsa, hani kırılmayacaktık, hani incinmeyecektik diyoruz.
Yaş kemale erince artık kırılmıyoruz, incinmiyoruz, eski kırılganlıklarımıza sadece gülüyoruz.
Sonuç olarak bir işi dava edinmek yetmiyor, o işe sadık kalmak da gerekiyor.
Laf ile peynir gemisi yürümediği gibi, laf ile sadakat da olmuyor.
Yapmayacağımız, yapamayacağımız işi dava edinmeyelim diyorum.
Davasız, idealsiz, amaçsız, insanları rüzgarın önünde savrulan kuru yapraklara benzetiyorum..
ATATÜRK KÖŞESİ
Yurtta barış cihanda barış…
DÜŞÜN-TAŞIN
Yapmadığınız şeyleri neden söylüyorsunuz?…
AFORİZMALARIM
Dostluk yoksa, sevgi yoksa, saygı yoksa, dahası da Mertlik yoksa söyleyin dostlar nedir yaşam?
*
Yüksel Mert