Vanuatu’ya Gidecekler İçin Rehber

0
766

 

O haberi duyunca öyle bir sevindim ki, evin içinde hoplamaya başladım. “Başın göğe mi erdi” derler ya, benim başım evin alçak tavanına değince, limitimin gökler olmadığını anlayıp sakinleştim.

Vizesiz yerlere seyahat etme isteği tavan yapmış ve bu nedenle vize çilesiyle uğraşmamak için Avrupa’da çoğu yeri görememiş bir insan olarak, Vanuatu’ya vizenin kaldırıldığını öğrenince coşmuştum.

Şimdi bu vizesiz cennetin yerini öğrenmeye gelmişti sıra. İnternette araştırırken başım döndü. Orta noktaya Türkiye’yi koyduğumda, soldan sağa da gitsem, sağdan sola da gitsem hemen hemen aynı uzaklıkta bir yerdi. Kısacası dünyanın öbür ucuydu.

Avrupa’yı, Amerika’yı ve okyanusları da aşsam; Rusya’yı, Çin’i, Japonya’yı ve Yeni Zelanda’yı da aşsam iki yönden de Vanuatu’ya ulaşabilirdim.

Tabii ki Türkiye’den Vanuatu’ya direkt uçuş olmadığından Yeni Zelanda, Güney Kore veya Singapur üzerinden aktarma yapılarak gidilebilirdi. Bir kere Singapur’a giderken uç babam uç beynim uyuşmuştu. Gözümü kapatıyorum uçaktayım, gözümü açıyorum yine uçaktayım. Kaç tane film izlemiştim hatırlamıyorum bile…

Yolculuk uzun olunca sosyalleşip arkadaşlıklar kurma olasılığı da artıyor haliyle. Uçakta iki tane Türk’le tanışmıştım. Avustralya’ya gidiyorlardı:

“Şimdi Singapur’da aktarma yapıp 8 saat daha uçacağız” demişlerdi. 8 saat beynimde öyle bir büyümüştü ki, Avustralya’ya gitsem en az bir ay kalmadan dönmeyeceğimi düşünmüştüm. Vanuatu ise Avustralya’dan bile daha uzaktaydı. Yani oraya giderken saçlar beyazlayabilir, yüzler kırışabilir, çocuklar ergenliğe adım atabilir, emekleyen bebekler yürüyebilir ve zaman yolculuğundan gelmiş gibi hissedilebilirdi!

Vanuatu’yu araştırırken bir videoya rastladım. Biz yazın denizde yüzerken ağzımızı suya sokup “şooobööörttttfuşşşş” diye bir ses çıkarıyoruz ya, Vanuatu’da o ses “Sol Anahtarı” yerine geçiyor. Kadınlar denize girmişler, tabii göğüsleri açıkta, biri suya ağzını sokup “şooobööörtttfuuşşş” diye bir ses çıkarıyor, diğerleri de suyu döverek ritim tutuyor. Çok değişik bir müzik. Müziğin içindekiler, deniz ve insan… Hepsi bu… Oynaya oynaya şarkı söylerlerken, orada olmayı gerçekten istedim. Daha önce görmediğim bir şeydi çünkü. Bu sahneyi canlı görsem, üzerine gezi yazısı değil, Vanuatu ansiklopedisi bile hazırlayabilirdim.

Sonra bu Vanuatulular ne yer ne içer diye araştırayım dedim. O kadar doğal yaşıyorlarmış ki, bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyveleri tükettiklerinden kıtlık yaşanmıyormuş. Biz nasıl yemeklerimizden salçayı eksik etmezsek, onlar da Hindistan cevizi sütü ve kremayı yemeklerine koymadan edemiyorlarmış. Davar bakımından da zengin olan Vanuatu, yakındaki ülkelere davar ihracatı da yaptığından, ete de doyuyorlarmış. 9 ay yazın yaşandığı ve 3 ay da kurak ve hafif sıcaklık düşmesinin görüldüğü bu ülkede yemekler sıcak taşta pişiriliyormuş! Haşlama ve buharla pişirmeden de vazgeçmedikleri gibi kızartmayı çok az kullanıyorlarmış. Yani sağlıklı bir beslenme tarzı!

Türklerden önce keşfedenler İspanyollar ve İngilizler olunca dinleri de Hıristiyanlık olmuş. Ama vize kalktığına ve bizim de bu ada ülkeyi öğrenme şerefine eriştiğimize göre yakında Türkçe öğreten okullarda öğrenim gören Vanuatulular, “Değmen benim gamlı yaslı gönlüme” türküsünü Türkçe Olimpiyatlarında okuyacaklardır.

İngiltere Prensi Philip, Kraliçe Elizabeth ile evlendiğinde, çiçeği burnunda bir çift olarak Vanuatu’yu ziyaret etmişler. Düşünün balayı için de güzel bir seçenek… Tabii bu adaya gidene kadar yolda geçecek zaman için ekstradan balayı izni de almak gerekecektir. Paranın yanında izin de biriktirmek gerekiyor anlayacağınız… Vanuatu’ya balayına gidecekler buna da dikkat etmeli.

Vanuatu’ya gidecek olanlar, burayı sadece kabilelerden ibaret bir yer olarak da görmemeli. University of the South Pacific diye bir de üniversiteleri var. 1968 yılında kurulan bu üniversitenin fotoğraflarına baktım da hayallere daldım. Hindistan cevizi ağaçları altından kampüse gidip, dersten sonra kendini denize attın mı ne sınav stresi kalır, ne hocanın “sana takmışlığına gıcıklık”!

“Ben nece konuşacam orada?” diye sorarsan “Bislama dilini öğrenecen” demem merak etme. Vanuatu’da resmi dil Bislama ama eğitim dili Fransızca ve İngilizce’ymiş. Artık o dillerden birini de konuşursun. Annem bile Amerikan filmleri izleyerek, “Excuse me”, “How much Money?”, “Tea”, “Coffee” demeyi öğrendi.

Son olarak, bu kadar uzak bir adaya giderken uçak bileti de baya bir masraflıdır. Biri bana sponsor olsun, sadece uçak biletimi karşılasın, ben orada Hindistan cevizi ağaçları altında kumsalda da yatarım. Bir de “Vanuatu Günlüğü” tutup sponsora telif hakkımı devrettim mi ödeşiriz!

*

Seren Muyan

serenuyan@gmail.com

 

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız