Türkiye’nin yetenekli ve başarılı oyuncularından biri olan Ayla Buyar ile keyifli bir pazar sohbeti gerçekleştirdik.
Uzun yıllar Almanya’da yaşamış olan Buyar, Amerika ve İngiltere dahil oyunculuk alanında uluslararası boyutta bir deneyime sahip. Bir yıldır Türkiye’de yaşayan başarılı oyuncu, yurt dışında edindiği tecrübelerini ve gelecek dönemde sinema-dizi sektöründe hayata geçireceği projelerini HaberMRT’ye aktardı.
Oyuncu olmayı neden istediniz ?
– Ben bunun bir istek olduğunu düşünmüyorum. İstenildiğinde yapılacak bir iş olduğunu da düşünmüyorum. Benim yaratılışım bu. Oyunculuğun doğuştan gelen bir yetenek olduğuna inanıyorum.Tabi ki yeterli derecede profesyonel eğitim şart. Kontrolsüz gücün güç olmadığı gibi ve işlenmemiş bir madenin topraktan farksız olduğu gibi diyebilirim.
Oyunculuk sizin için ne gibi bir anlam ifade ediyor ?
– Önceki soruda da belirttiğim gibi oyunculuk benim idolüm değil, yaşam biçimim. Bir görev ve iş olarak görmüyorum.Göremiyorum.
Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz ?
– Yıllarca Almanya, İngiltere ve Amerika’da bir çok film seti görme şansım oldu. Orada Anthony Vincent Bova eğitimlerine de katıldım. Değerli hocam önceden Johnny Depp ve Jack Nicholson gibi çok önemli oyunculara eğitim vermiş biridir. Bu noktada gördüğüm şey yurt dışı ile Türkiye arasında imkan farklılıkları var. Buna rağmen Türk sinemasını besleyen mükemmel bir genç enerji olduğunu düşünüyorum. Ben de onlardan biriyim. Benim ve diğer oyuncu arkadaşlarımın katkılarıyla sinemamızın hak ettiği yere geleceğini düşünüyorum. Bu nedenle eleştirel bir bakışla bakamıyorum. Çünkü Türk sinemasının imkanları dahilinde hareket ettiğini düşünüyorum.
Şu an üzerinde çalıştığınız bir proje var mı ?
– Değerlendirdiğim 2 senaryom var. Ayrıca şu an üzerinde çalıştığım tek kişilik bir oyun çalışmam da mevcut. Tek kişilik bir oyun daha evvel denemediğim için çok heyecanlıyım. Daha çok beni heyecanlandıran konuları seviyor ve ciddiye alıyorum ve benim için yaşam zaten en önemli Tiyatro sahnesidir. Yaşamdan, yaşadıklarımdan ve çok sevdiğim İstanbul’dan feyz alıyor ve beslendiğimi hissediyorum.
Son dönemde daha çok Osmanlı dizileri ve senaryoları ön planda. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ?
– Osmanlı’yı konu alan dizi ve senaryoları ben de yakından takip ediyorum. Konu veya senaryonun mesleğimizde çok büyük önem arz ettiğini düşünmüyorum. Bu tarz işleri oldukça başarılı buluyor ve aynı zamanda ülkemizin geçmiş dönemi ile ilgili bu tip senaryolarının çoğalmasını temenni ediyorum. Çünkü insanlarımıza tarihi merak ettiriyor, sorular sorduruyor, düşünmeye ve araştırmaya itiyor.
Peki ailenize düşkün müsünüz ?
– Ailemden hiç kopmadım. Kopmayacağım da. Ben ne isem ailem de odur. Kendim kadar yakınım aileme diyebilirim.
Sosyal çevrenizle ilgili bilgi verebilir miniz ? Arkadaşlarınızla nasıl vakit geçirirsiniz ?
– Genellikle arkadaşlarımla beraberken resim sergisi, tiyatro, sinema gibi sanatsal faaliyetlerimiz olur. Ayrıca vazgeçemediğimiz en keyifli aktivitelerimizden biri de Fasıl akşamlarıdır. Bunları yapmadığımız zamanlarda ise evde toplanmayı tercih ediyoruz.
Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz ?
– Kültürel gezilere katılıyorum. Tarihi yapı ve binaların fotoğraflarını çekiyorum. Ayrıca ciddi bir sanatsever olduğumu düşünüyorum. Oluşturduğum küçük bir resim ve antika koleksiyonum var. Bunun yanı sıra Hint ve Doğu Felsefesi ile ilgili kaynaklardan beslenmeye çalışıyorum. Kendimi geliştirmek adına bazı eğitim seminerlerine katılıyorum. Tabi ki bol bol spor yapıyorum.
Hem İngilizce hem de Almanca’yı çok iyi derecede konuşuyorsunuz. Bu sizin Türkçe konuşurken aksan problemi yaşamanıza neden oluyor mu ?
– Hayır. Çünkü dönem dönem Türkiye’de de yaşadığım için böyle bir sorun yaşamıyorum. Türkçe benim ana dilim.
Son olarak uzun yıllar yurt dışında önemli projelerde yer almış bir oyuncu olarak Türk sinemasına nasıl bir katkı sağlayacağınızı düşünüyorsunuz ?
– Hem Türk asıllı hem de Almanya’da doğmuş,büyümüş, İngiltere ve Almanya film setlerini de görmüş biri olarak kültürler arası sinema dilimin geliştiğini düşünüyorum. Bu evrensel dili doğru bir şekilde aktaracağımdan eminim. Bu ilişki içerisinde bir köprü vazifesi göreceğimi düşünüyorum. Türk sinemasına en ufak bir katkımın olacağını bilmek bile beni fevkalade gururlandırır.
Ayla Buyar Kimdir ?
– Almanya’da doğdu. 2002 yılında Münih Teknik Üniversitesi İşletme ve Uluslar Arası Finans bölümünden mezun oldu. Daha sonra oyunculuk alanında çeşitli kurumlarda eğitim aldı.
Bunlar sırasıyla, Susanne Geyer – Susan Batson – Özay Fecht –– Anthony Vincent – Ayla Algan– Serra Yılmaz ve Gianluca Enria – Nursel Köse ve Andreas Schmid – Meltem Cumbul – Eric Morris
Yer Aldığı Projeler ;
Tiyatro; Deutsches Theater (Münih Devlet Tiyatrosu) : Lustgarten, Märchen Herz , Romeo ve Julia, Nussknacker, Hänsel and Gretel, Schneewittchen, Gebrüder Grimm (Brother Grim)
Televizyon; Tatort Dizisi – Gute Zeiten Schlechte Zeiten Dizisi – Marienhof Dizisi
Reklam; Schwarzkopf, Şampuan / Magnum Dondurma / Alman Sosyal İlişkiler Reklamı /Head and Shoulders Şampuan
Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz Ayla Hanım.
– Ben teşekkür ederim.
*