DOST NASİHATLERİNE DEVAM..

0
681

 

Bir zamanlar bende Süleyman idim..

Ateşe rüzgâra hükümran idim..

Sanmayın Sultan Süleyman idim..

Tersanede körükçü Süleyman idim..

Bu anlamlı anonim dörtlük, unvanın, şanın, şöhretin, boş şeyler olduğunu, mütevazılığın ise en güzel hasletlerden biri olduğunu nasıl da güzel öğütlüyor.. 
Ve ister istemez bir şeyler söylememiz noktasında bizi de tetikliyor;
Adamın biri.. Hazmetmeden bir yerlere gelmiş.. Gelince de şaşırmış.. Başlamış yalpalamaya.. Ne bileyim işte, bürokrat olmuş, siyasetçi olmuş, akademisyen olmuş, büyük iş adamı olmuş, ya da ünlü bir sanatçı veyahut sporcu olmuş.. Yumurtadan çıkan civcivin, çıktığı yumurtayı beğenmediği gibi, geldiği yeri unutmuş, insanları eksik ve hakir görmeye başlamış, ardından da gün gelip o çok güvendiği makamı kaybedince sabun gibi erimiş.. Ortalıkta kalakalmış..

Böylelerini çok gördük.. Ve her defasında da acıyarak baktık..

Neyse, bu önemli tespitleri yaptıktan sonra gelelim hayatımıza intizam veren özlü sözlerden derlediğimiz yazılı sohbete..

Ve de başlayalım;

Ey Hâlık-ı Zülcelâl’in eşref-i mahlûkat olarak yarattığı insanoğlu!..

Neyine güveniyorsun?..

Hacmin ne?..

Boyun, kilon, ne kadar?..

Allahın mülkünün yanında zerrenin zerresi bile değilsin!..

Ölüm yakana yapıştığında durdurabiliyor musun?..

Hayata sımsıkı bağlı ne Karun’lar, ne Nemrut’lar, ne Firavun’lar, ne zulüm makineleri geldi geçti dünyadan!..

Ey gözünün gördüğü her şeyi elde etmek için kendisini parçalarcasına mücadele veren ve bu esnada da “helal haram ver Allahım, senin kulun yer Allahım” diyen ihtiras sahipleri..

Ey terki hayat ettikten sonra kendi üst başını bile çıkartmaktan acizleşen ve kendisini başkalarına emanet eden çaresizler ordusu..

Yani; ben, sen, o, biz, siz, onlar!..

Bir başka deyişle, hepimiz!..

Yukarıdaki dörtlükte ifade edildiği gibi Sultan Süleyman da olunsa, gariban Süleyman’da olunsa, gidilecek adres belli..

Kısacası; 
İman varsa, makam Cenneti alâ..

İman yoksa, İlâ Cehenneme Zümera!..

Ey kıymetli dost;

Sözünün bereketini görmek istiyorsan; ifade ettiklerini hisset, hissettiklerini de ifade et.. Gönülden çıkan sözler, gönülde ma’kes bulur.. Ağızdan çıkan sözler ise, kulak kepçesinde takılı kalır..

Öyle sözler vardır ki, ordulardan daha fazla tesir gücüne sahiptir.. Öyle hâller de vardır ki, binlerce sihirli sözden daha tesirlidir..

“Söz lisânı” yanında, “hâl lisânı” da  önemlidir..

Çok konuşmak, belâgat değildir, değerli kardeşim!.. Ne kadar konuşursan konuş, söylediklerin muhatabının anladığı kadardır.. Çok insan, şiir gibi konuşur fakat çok az insan, şiir gibi yaşar..

Dış görünüşe dikkat et, ama dış görünüşü put yapma!.. 7,9 şiddetindeki bir depremden sonra ayakta kalabilen bir ev, o depreme boyası yüzünden dayanabilmiş değildir..

Rivayetlere göre, Lokman Hekim’in patlak gözleri vardı.. Birisi ona dikkatlice bakınca, Lokman Hekim şöyle dedi; “hayrola, boyayı mı beğenmedin yoksa boyacıyı mı?..”

İki bardak su, susuz bir insan için faydalıdır.. Ancak bir tanker su insanı boğar.. O yüzden hiçbir kişiye hak ettiğinin üstünde değer verme!.. Hak ettiğinin üstünde sana değer verenlere de aldanma!.. Seni sende olmayan özelliklerle methedenler, gün gelir seni sende olmayan özelliklerle zemmedebilirler..

Hasıl-ı kelâm;

Gaflet uykusundan uyanmamakta ısrar edenleri ancak İsrafil’in Sur’u uyandırır!..

Kendini iyi tanıyamamak veya kendini yanlış tanımak, kişiye çok zararlar verebilir..

Dostunu yanlış anlarsan, dostunu kaybedersin..

Kendini yanlış anlarsan, kendini kaybedersin..

Kaybettiğin dostların yerine yenisini bulmak belki kolay olabilir..

Ancak;

Kendini kaybedersen, bir daha zor bulursun!..

*

Sami Özey


 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız