Hayatı çözmenin yolu, hayatın içinde kalmaktan geçiyor. Yaşamanın bir sanat olduğunu hep söyler dururuz. Ve hayatın bize sunulan bir armağan olduğunu belirtmeden geçemeyiz. Var olmanın bir bedelinin olduğu gerçeğini de inkar edemeyiz.
Madalyonun bir başka yüzü de varlığımızla hayatın anlam kazanmasıdır.
Biz varsak hayat anlamlıdır. Biz hayata katıldığımız öleçkte hayat anlamlıdır. Kuşkusuz biz olsak da olmasak da hayat sürüp gidecektir. Önemli olna bizim içinde olduğumuz hayatın sürüp gitmesidir. Hayatın içinde olmak ya da kalmak hiç şüphesiz beraberinde belirli yükümlülükler getirecektir. Öncelikle kendisiyle barışık, kendini seven, aklını ve bedenini seven, hayatı doğru yorumlayan insanların hayatın içinde kendilerine yer edindiklerine şahit oluruz. Bu bağlamda hayata katkılarımız olacağı gibi ondan istifadelerimiz de olacaktır.
Hayatı çözmenin yolu, hayatın içinde kalmaktan geçiyor. Yaşamanın bir sanat olduğunu hep söyler dururuz. Ve hayatın bize sunulan bir armağan olduğunu belirtmeden geçemeyiz. Var olmanın bir bedelinin olduğu gerçeğini de inkar edemeyiz.
Madalyonun bir başka yüzü de varlığımızla hayatın anlam kazanmasıdır.
Biz varsak hayat anlamlıdır. Biz hayata katıldığımız öleçkte hayat anlamlıdır. Kuşkusuz biz olsak da olmasak da hayat sürüp gidecektir. Önemli olna bizim içinde olduğumuz hayatın sürüp gitmesidir. Hayatın içinde olmak ya da kalmak hiç şüphesiz beraberinde belirli yükümlülükler getirecektir. Öncelikle kendisiyle barışık, kendini seven, aklını ve bedenini seven, hayatı doğru yorumlayan insanların hayatın içinde kendilerine yer edindiklerine şahit oluruz. Bu bağlamda hayata katkılarımız olacağı gibi ondan istifadelerimiz de olacaktır.
Amerika’yı yeniden keşf etmeye gerek yok. Bizden öncekiler gibi hedefler ve modellersek, başka bir anlatımla hedeflerimizi büyük tutup ona kilitlenirsek, modelimizi doğru seçersek, sobanın elimizi yakıp yakmadığını deneyimlemeye gerek kalmz. Bizden öncekiler ellerini yakmışlar. Gerek var mı artık bizim de elimizi yakmaya?
Çözüm bekleyen, çözmemiz için bize sunulan ya da yaşam denilen sınavdan başarıyla çıkmak için önümüze çıkan karadelikleri ustalıkla kapatmak durumundayız. Karadelikleri kazıp derinleştirebileceğimiz gibi üzerini kapatmak da mümkün. Hiç düşündünüz mü günübirlik yaşantımızdaki karadeliklerin sayısını? Adeta kök salmışlardır içimize. Problem, sorun, acı, kahır, hüzün, dert, karanlık, kan, çirkinlik, beddua vb. Acaba diyorum bu karadelikleri çözüm, haz, keyif, derman, aydınlık, sempati, yardım, güzel ve dua vb. Pozitif yüklü düşüncelerle doldurmak ve kapatmak doğru bir yaklaşım olmaz mı?
Acı çekmeden iyileşmek için doktora gideriz. Koçun varlığı eksiklerimizi giderip yüksek performansı yakalamak içindir. Öğrenmek için öğretmene ihtiyaç duyarız. İşin ustası bize kestirme yolu gösterecektir. Herşeyi deneyimlemeye ömrümüz yetmez. Başkalarının doğrularını ve yanlışlarını öğrenmeliyiz. Hepsini kendimiz yapacak kadar vaktimiz yok. Başarılı olmanın, mutlu olmanın yolu olsa olsa çözüm olmaktan geçiyor.
Henn Ford’a "Çoğu insan problemlerin çevresinde dolaşmaya, onları çözmeye çalışmaktan daha çok zaman ve enerji harcıyor" der.
İngilizlerin güzel bir özdeyişi vardır. "Çözümlerin birer parçası olmazsanız, sorunların parçası haline gelirsiniz. Çoğu kez günü araladığımızda tükeniveriyoruz. Başka bir anlatımla, ya evimizden tükenmiş olarak çıkıyoruz. Ya da yolda tükenmişler tüketiyor bizi. Veya iş yerinde tükeniveriyoruz. Bunun tersi de mümkün. Nasıl mı? Yüreğimizi ve beynimizi sorundan yana değil de çözümden yana eğitir ve beslersek sorunlar sözcüğü ortadan kalkar. Ne kalacak? Çözümlenecek şeyler kalacak. İşte bu noktada büyük bir teslimiyetle yaradana sığınarak şükran hisleriyle dolu, hoşgörü sahibi, affedebilme yetisine sahip, olayla olay olmayan, sukunet halini muhafaza edebilen doğru kanalda yer almış olmak var. Hayatın içinde, hayata pozitif enerji katarak…