Bursa’da son günlerde işsizliğin rekor seviyede artmasıyla birlikte hastanelerin psikiyatri servislerine ve psikologlara başvurular hızla arttı. Son 4 yılda tüm Türkiye’de antidepresan kullanımının 2 katına çıktığı açıklandı. Krizle birlikte insanlar çaresizlik hissetmeye başladılar. Kendilerini köşeye sıkışmış hissediyorlar ki haksız da sayılmazlar. Kişideki sıkışmışlık ve çaresizlik hissi ya içine kapanma ya da öfke duygularına neden olur. İçe kapanma depresyona yani kişinin kendini değersiz ve yetersiz hissetmesine dönebilirken öfke kişinin dışındaki insanlara yönelir. Bu iki tepki depresyon ya da öfke çocukluğumuzda sıkışmışlık duygusuna karşı öğrendiğimiz tepkilerdir.
Gazetelerin 3. sayfa haberlerinde bu öfke artışının yansımaları açıkça görülüyor. İnsanların trafikte yol verme tartışması yüzünden birbirlerini bıçakladıklarını ya da aile bireylerinden birinin bir anlık bir öfke ile diğer aile bireylerine zarar verdiğini okuyoruz. Bu kişiler yetiştiriliş itibariyle yetersizlik ya da değersizlik düşüncelerine sahip insanlardır. Kendilerini yetersiz hissettikleri anda büyük bir öfkeye kapılırlar. Bu kişilerin babaları onlara ‘ Hiçbir işi doğru düzgün yapamıyorsun’, ‘ Abin senden daha çalışkan’ gibi sözler söylediği için ‘Ben yetersiz bir insanım’ ya da ‘ Ben çaresizim’ gibi inançlar oluşturmuşlardır. İşsiz kaldıklarında yakın çevrelerinin en küçük bir eleştirisi bu insanlarda çaresizlik ya yetersizlik inancını tetikler. Bu inanç birden bire öfkelenmelerine ve sonradan pişman olacakları ani tepkiler vermelerine neden olur.
Büyük şehrin yalnızlığı ve karmaşıklığı insanlarda hayatı anlama ve anlamlandırma güçlüklerine neden olur. Eğer çocukluktan itibaren aile ve yakın çevresi kişiyi hayatı öğrenmesi konusunda yüreklendirmemişse kişi kendini bulunduğu şehre ve topluma ait hissetmez, kendini dışlanmış hisseder, diğer insanlardan daha değersiz olduğu düşüncesine kapılır. Bu durumda ‘Eğer onlar beni istemiyorsa ben de onların kurallarını kabul etmiyorum.’ diye düşünür. Yaşamı boyunca hayatın kıyısında kalmış,duygu ve düşünceleri önemsenmemiş insanlar toplum kurallarını ve diğer insanların duygu ve düşüncelerini hiçe sayarak tepki verir. Bu tip kişiler ‘antisosyal’ kişiler olarak tanımlanır. Antisosyal kişilerin tolerans eşiği çok düşüktür. Otomobiliyle yolculuk ederken yol verme yüzünden tartıştığı kişinin onun kurallarına uymasını bekler ve tolerans göstermez. Çünkü ancak kendi kurallarını uygulatabilirse kendini o toplum içinde var olabilmiş hisseder. Bu insanların kolayca öfkelendiğini görebilirsiniz.
Eğer bugünlerde kolayca öfkeleniyorsanız kendinizi çaresiz, değersiz ya da yetersiz hissedip hissetmediğinize bir bakın derim.
Sağlıcakla kalın
yazan: Psk.Dnş.Özden ŞENKOYUNCU