Charles Darwin’in türlerin kökeni kitabında söylediği gibi: “Türlerin ne en güçlüleri ne de en akıllıları değildir hayatta kalmayı becerebilenler, sadece değişime duyarlı olanlardır.
Biyolojik olarak konuşursak, insanoğlu türler arasında öğrenme kapasitesi olan, öğrendiğini yansıtabilen, una uyum sağlayan ve değişebilen tek türdür. Uzun zaman içinde beyinlerimiz ebat olarak büyümüş ve karmaşıklaşmıştır.
Zaman içerisinde jestler, homurtulara ve ardından kelimelere dönüşmüştür. Bazı şeylerin gelişmesi zaman alırken bazı şeyler ise bir anda oluverir. Mesela ateşin bulunması bir anda oluverdi. Ancak değişim süreci asla durmaz. Her an her saniye devam ediyor.
Hayvanlarda adaptasyon bilinçsizce oluşuverir. Daha önce bahsettiğimiz mavi baştankara ve robin kuşlarını hatırlayın ve bunların insan olduğunu hayal edin. Gördüklerini yansıtabilen robin kuşu olsaydınız, süt şişelerinin üstündeki kaymağı artık neden alamadığınız hakkında konuşmak isteyebilirdiniz. Zaman içinde gagalandığında kapağın açıldığını ve siz şişeye yaklaşırken küçük bir kuşun uçarak uzaklaştığını fark edebilirdiniz. Şişe kapakları hakkındaki gizemi çözmek için belki de, çevredeki bütün robin kuşlarını toplar ve onlarla gözlemlerinizi paylaşırdınız. Tıpkı internetin o ilk günlerinde Microsoft’a insanların şüpheyle baktıkları zamanlarda Bill Gates’ in tüm personeli çağırarak bir gecede dünya çapında internetin ne kadar ciddi bir iş potansiyeli olduğuna yönelik durumu yansıttığı ve şirketin yaklaşımını değiştirdiği gibi.
Öğrenmenin en önemli sonucunun yeni bir davranış olduğunu düşündüğünüzde, her öğrendiğiniz şeyin sizi nasıl değiştirdiğini anlayabilirsiniz. Bugünkü hayatımızın bu kadar bilgisayarlara bağımlı olacağını ve hareketsiz bir yaşam süreceğimizi kim tahmin edebilirdi ki o günlerde?
İnsanların evrimi Darwin’e göre binlerce yıl sürmüş. Elbette sizin kişisel gelişiminiz buna göre çok kısa bir zaman sürecinde oluşacak. Aslında bu kısa zaman sürecinde bilgisayar ve internetle tanışarak, insanoğlunun ateşi bulduğu anda yaşadığı ilerlemeyi yaşamış kadar şanslı olduk. Aslında bireysel gelişime baktığınızda bir çocuğun doğuşu, yeni bir işe başlamak, bir aile büyüğünü kaybetmek veya boşanmak da kişisel dönüm noktaları sayılır ve ateşin bulunuşu kadar önemlidir. Sizin hayatınızın en güçlü noktaları hangileriydi? Hayatınıza nasıl yansıdı? Bunlardan ne öğrendiniz?
KARTALLAR
Kartallar kırk yaşına ulaşınca eski çevikliği ve gücünü kaybedermiş. Kartal bu noktada ya bu durumu kabullenip, maskara olma pahasına da olsa, yavaş yavaş ölmeyi tercih eder, ya da fazlasıyla acı verici ama sonunda eski çevikliğine kavuştuğu başka bir yolu seçermiş. Zor olan yolu seçtiğinde diğer yırtıcı hayvanlara yem olmayacağı yüksek bir yuvaya sığınır ve burada artık eskisi gibi keskin olmayan gagasını sert kayalara vurarak düşürürmüş. Yerinden düşen gaganın yerine bir süre sonra eskisi gibi sağlam ve keskin bir gaga çıkarmış. Bundan sonra da eskimiş tırnaklarını söker ve tüylerini yolar. Sonuç olarak beş ay sonra kartal kendisine daha bir 20-30 yıllık ömür sağlayan bir hale gelirmiş.
Her değişim biraz sancılıdır; her insan her değişime ayak uyduramayabilir. Herkes ancak kabul edebildiği değişimleri yaşar. İşte bu kabullenme beyinde başlar.