İngilizcede “in case” Kullanımı ve Örnek Cümleleri

0
6331

İngilizcede “In case” kalıbı, “takdirde”, “durumunda”, “halinde”, “… diye” anlamlarına gelir ve olasılığa dayalı koşul belirtir. “Just in case” ise Türkçesi ile “ne olur ne olmaz”, “her ihtimale / olasılığa karşı” demektir. Her iki kalıp da yan cümlenin başındadırlar. “In case of…” yine “takdirde”, “… diye” anlamlarına gelir; fakat ardından isim ya da filin isim hali gelir. Biraz karışık gelse de aşağıdaki örneklerimiz ile konuyu çok rahat anlayacağınıza inanıyoruz:
İşte örnek cümlelerimiz:

When some students are taking an examination, they are carrying lots of pencils in case they need them. –> Bazı öğrenciler, ihtiyaç duyarlar diye, sınava girerken bir sürü kalem taşıyorlar.

When I has gone to the library I have taken my dictionary in case I can need it. –> İhtiyacım olabilir diye, kütüphaneye gittğimde sözlüğümü de aldım.

When I took a walk, I put a sandwich in my handbag in case I was hungry. –> Acıkırım diye yürüyüşe çıktığımda,çantama bir sandviç koyuyorum.

He would always take a small bottle of water in case he should get thirsty. –> Susayabilir diye küçük bir şişe suyu yanına alır.

Mehmet wants to give Pelin his phone number in case she should call him up. –> Pelin arayabilir diye Mehmet telefon numarasını Pelin’e vermek istiyor.

I always leave some money in my bank account in that case I may need it urgently. –> Acilen ihtiyacım olabilir diye banka hesabımda her zaman biraz para bırakırım.

In case of fire, proceed out of the building in an orderly fashion. –> Yangın halinde düzgün bir şekilde binadan ayrılın.

In case of first aid, don’t stir injured person. –> İlk yardım halinde yaralıyı kıpırdatmayın.

I always keep an extra battery in my pocket just in case my mobile phone has no charge. –> Cep telefonumun şarjının bitmesi olasılığına karşı fazladan bir bataryayı daima cebimde taşırım.

I booked a hotel room in İstanbul for weekend in case there was a meeting with an important client. –> Önemli bir müşteriyle bir toplantı olur diye haftasonu için İstanbul’da bir otel odası ayırttım.

He calls his wife up everyday before he leaves his office in case his wife wants something else. –> O (adam), karısının birşeye ihtiyacı olur diye, hergün bürosundan ayrılmadan önceonu telefonla arar.

Just in case I don’t see you before your leaving from Ankara, I’ll wish you nice trip. –> Sen Ankara’dan ayrılmadan seni göremem diye sana iyi yolculuklar diliyorum.

Just in case students don’t understand some topics, the teacher summarizes the lecture. –> Öğrencilerin bazı konuları anlamama olasılığına karşı, öğretmen dersi özetliyor.

He thinks all the details of the plan in case the plan fails. –> Plan başarısız olur diye o, planın her ayrıntısını düşünüyor.
I will not drive by my car in case it snows. –> Kar yağar diye, kendi arabamı sürmeyeceğim.

She waited at my home all day long in case her boy friend called her up. –> Erkek arkadaşı ona telefon eder diye gün boyu evde bekledi.

The weather looks not good; but I’d better go out, in case I find a job. –> Hava iyi gözüküyor; fakat, bir iş bulurum diye, dışarı çıksam iyi olur.

Take the telephone number of Ayşe, just in case you need a medical help! –> Bir tıbbî yardım isteme ihtimaline karşı Ayşe’nin telefon numarasını al!

I had better buy some bottle of drinks in case my friends visit me tonight. –> Arkadaşlarım ziyaret eder diye bir kaç şişe içecek alsam iyi olur.

 

Bu örneklerle konuyu iyice anladığınıza inanıyoruz.

Yeni konuda buluşmak üzere:)

İngilizce Delisi Ekibi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız