Kent Mimarisinde Edebiyat

0
1012

Fikir akımlarının vücut bulması, belirli bir temele oturması edebiyat ile olur. Dönemin nabzını tutması, yaşanmışlıkları belgelemesi, aynı zamanda bir toplumun hayallerini, özlemlerini veya dileklerini de yansıtması edebiyatın bir toplum biçimlenmesindeki etkisini gösterir.

Eylemlerin fikirlerle, fikirlerin edebiyatla, edebiyatın kültürle, kültürün mimarlıkla ilişkisi birbirinden bağımsız düşünülemeyecek etkileşimlerdir. Bu anlamda bir toplumun düşünsel yapısı ile oluşturduğu fiziki kent birbiriyle paralellik gösteren gelişmelerdir. Bunun sonucunda ortaya çıkan kent, sadece o düşünceye sahip olanları değil, o düşünceye sahip olmayıp da o coğrafya da yaşamak zorunda olanları da etkileyecektir. Şöyle ki; Cumhuriyet, Osmanlı geleneğinden ayrıldığımız dönüm noktalarından birisidir. Bu dönemeçte yaşantımızdan mimarimize çoğu özelliğimizi değiştirdik. Komşuluk ilişkilerimiz, çarşı yerleşkelerimiz, sokak ve mahalle düzenlerimiz gibi gerek kent ölçeğinde gerek ev ölçeğinde değişiklikler yaptık. Örneğin cumba’dan balkon’a geçiş gibi…

“… Bana sormayın böyle nereye

Koşa koşa gidiyorum

Alnından öpmeye gidiyorum

Evleri balkonsuz yapan mimarların…”

Sezai Karakoç / Balkon

Balkonun Türk şiirine girmesi, geleneksel cumba kültürüne karşı, batıdan alınan modern şehir kültür mimarisindeki balkona karşı bir duruş sergiliyor. Bu tepki zamanla, istemsiz olarak, balkon’u tercih edenleri ‘cumba’ karşıtı duruma sokmakta ve modernitenin yanlış yorumlanmasına sebep olmaktadır.

Çünkü burada modernizasyonu yorumlayan şair ve yazarlara göre balkon; “Hem görünmek, hem de başkalarının hayatların görmek isteyen insanın kavuştuğu bir imkândır.” Oysa algı ve görüşlere göre balkon, bir ev hanımına göre çamaşırları asma mekânı, bir orta çağ imparatoruna göre dini ayinlerin izlendiği alan, bir lidere göre halka seslendiği alandır. Adana’da yaşayan bir öğrenciye göre serinlikte ders çalışabilme imkânı iken, yalnız yaşayan emekli bir kadına göre ikindi vakti komşularıyla selamlaşma etkileşimidir.

“Balkon, eve yabancı bir müdahaledir. … Ne evin içidir ne de dışı… Balkondaki kimse evinde ya da kendinde değildir, evde bulunduğu halde dışarıdadır…” gibi yaklaşımlar, sokak yaşamına karşı ev yaşantısını kesin ve belirgin çizgilerle ayırmak istemiştir. Bu satırlar ve dizeler, yazılar ve şiirler, yani edebiyat, fikirleri etkilemiş, fikirler eylemlere dökülmüş, eylemler mimarlığı etkilemiş ve ortaya çıkan mimarlık, yaşam şeklimizi belirler duruma gelmiştir.

2013 Türkiye’sinde bu yaklaşımları kent mimarisinde görmek mümkündür. Örneğin bölge halkının sıcaktan bunaldığı, hatta yaz gecelerini dam*da uyuyarak geçirdiği Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana gibi şehirlerde balkonsuz yapılan toplu konutlar, Toplu Konut İdaresi’nin mimaride iklimsel özelliklerden daha fazla önem verdiği başka faktörlerin olduğunu göstermektedir.

*Üzeri açık düz çatı olmakla birlikte halk arasında dam olarak bilinir.

 

 

Mehmet Besimi Okur

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız