Türkiye’de kaç kişi diksiyon kurslarına gidebiliyor, para harcayabiliyor? En kötüsü, Türkiye’nin değişik köylerinde veya kasabalarında, birbirinden farklı aksanlarla Türkçeyi, konuşarak büyümüş, diksiyon dersi hiç görmemiş öğretmenlerden öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz.
Gerçekten Türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dil midir? Çoğunuzun “evet” dediğini biliyorum. Ama benim cevabım “hayır” ; çünkü Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir!
Yıllardır, Türkçenin “yazıldığı gibi okunduğu iddiasını kabullendik. Oysa Türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Batılı ülkelerin kullandığı bir fonetik (sesbilimi) alfabesi vardır. Bir dil, özellikle sesbilimi (fonetik) ile öğretildiğinde, daha doğru ve güzel konuşulur.
Türkçede fonetik yoktur diyenler, iddialarını mantıklı ve bilimsel bir nedene dayandırmadan inatla sürdürmektedirler. Yanlış, yine yanlışı doğurduğu için, giderek çözümden uzaklaşılmaktadır. Zamanında devlet büyüklerinin, politikacıların, başbakanların bile, önlerindeki yazılı metni, olduğu gibi okumaları yüzünden doğal olmayan, kulağı tırmalayan telaffuzlarla konuşmalar yaptığını biliyoruz.
Yakın geçmişteki başbakanlarımızdan birinin, önündeki metinleri yazıldığı gibi okurken, “şöyle yapacağız, böyle yapacağız” diye okuduğunu, böyle bir konuşma şekli olmadığı için de alay konusu olduğunu hatırlarsınız. Oysa, yaşayan Türkçede, “yapıcaaz, ediceez” diye konuşulurken, insanlarımıza, “yapacağız, edeceğiz” diye, yazıldığı gibi konuşmayı öğretmenin gereği yoktur.
Başbakanlar, işadamları ne yapsın? Özel bir diksiyon eğitimi almadıkları sürece bu hatalar hep olacaktır. Çünkü aldıkları Türkçe eğitimi, sadece dilbilgisi ile sınırlıdır.
Türkiye’de kaç kişi diksiyon kurslarına gidebiliyor, para harcayabiliyor? En kötüsü, Türkiye’nin değişik köylerinde veya kasabalarında, birbirinden farklı aksanlarla Türkçeyi, konuşarak büyümüş, diksiyon dersi hiç görmemiş öğretmenlerden öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz.
Değişen bir şey yok! Hâlâ diksiyon dersi görmemiş Türkçe öğretmenleri, Türkçe derslerine giriyor ve çocuklarımıza Türkçe öğretiyor. Geç de olsa Milli Eğitim Bakanlığının bir şeyler yapması gerekiyor. İki ya da üçüncü sınıftan itibaren Türkiye’nin her yerinde okullarda diksiyon (konuşma) dersleri verilmelidir.
Kendimizi kandırmayalım, Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir ve bunun okullarda küçük yaştan itibaren öğrencilere öğretilmesi gerekmektedir. Zararın neresinden dönersek kardır (kışın yağan kar mı, kazanç mı, işareti siz koyun).
Rana Elik
www.gencgelisim.com