Bir zaman önce Gallup”un çalışan bağlılığı ile ilgili yaptığı araştırmaları özetlemiştik. Gallup “çalışan memnuniyeti” ve “çalışan bağlılığı” arasında bir ayırım yapıyordu. Örneğin bir çalışanın işyerinin imajından, aldığı ücretten, işyeri koşullarından memnun olması, işyerine bağlanmasını gerektirmiyordu. Bir çalışan işyerinden memnun olabiliyordu ama bu onun işyerine bağlanmasını garantilemiyordu. Aslında aynı olgu “müşteri memnuniyeti” ve “müşteri bağlılığı” için de geçerliydi Gallup”a göre.
Bir restoranda et istediğim kıvamda pişmiş olabilir, her şey zamanında servis edilmiş olabilir, içeride çalan müzik rahatsız etmemiş olabilir, yani her şeyden memnun olabilirim ama bütün bunlar beni o restorana bağlamayabilir. Bir daha hiç gitmeyebilirim o restorana. Aslında Gallup “bağlanmaktan” söz ettiğinde, bu bağlılığın duygusal bir bağlılık olduğunu söylüyordu. Çalışanı işyerine bağlayan temel faktörlere baktığımızda çalışan, yöneticisine ve çalışma arkadaşlarına bağlanıyordu. Yine altını çizelim: Bağlanmaktan söz ettiğimizde aslında “bırakamamaktan, bırakmayı aklımızdan bile geçirmemekten” yani “yoğun bir duygusal bağlılıktan” söz ediyoruz.
Çalışanı işyerine bağlayan olgulardan biri de, çalışanın ekibine bağlanmasıydı. Nitekim araştırma sonuçlarından biri de, işyerine bağlı çalışan kişinin, mutlaka çalıştığı yerde en azından “çok iyi bir arkadaşı” olduğundan söz etmesiydi. Tom Rath bu araştırmanın arkadaşlık boyutunu “Hayati Öneme Sahip Arkadaşlar” diye çevirebileceğimiz “Vital Friends” adlı kitabında anlatıyor. İşte bazı sonuçlar: İşyerinde dostu olan insanlar işlerine konsantre olmada diğerlerinden yedi kat daha başarılılar. Aynı zamanda daha az kaza geçiriyorlar ve daha sadık müşterilere sahip oluyorlar. Ayrıca yeni fikirler bulmakta ve bunları paylaşmakta da daha başarılılar.
Pek çok şirketin kaçındığı ve çoğu zaman hoş görülmeyen bir durum olsa da Gallup”un araştırması, işyerindeki yakın arkadaşlıkların çalışanların tatmin düzeyini yüzde 50 arttırdığı görülüyor. Kurulan arkadaşlıkların kalitesi, kişilerin mutluluk düzeyleri ve yaşamdan tatmin olma düzeyleri ile olumlu korelasyon gösteriyor. Aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde önemli derecede olumlu etki sahibi. İşyerinde en az üç yakın arkadaşı olanlar, işlerinden yüzde 46 ve genel olarak hayatlarından yüzde 88 oranında daha fazla tatmin oluyorlar.
Araştırmaya katılan ve yakın arkadaşı olan kişilerin, evliliklerinden yakın arkadaşı olmayanlara oranla yüzde 70 daha memnun oldukları görülüyor. Araştırmaya katılanların bir bölümü cinselliği ve yakın ilişkileri en önemli ilişkiler kategorisinde değerlendirirken, bu değerlendirmeyi yapanların beş katı kişi, dostluğu daha değerli bir ilişki olarak değerlendiriyorlar. Patronlarla vakit geçirmenin günün en az zevkli zamanı olarak tespit edildiği araştırmada, patronları ile yakın arkadaşlığı olan kişilerin diğerlerine göre işlerinden iki kat daha fazla tatmin oldukları görülüyor. Bir diğer önemli sonuç da, bizlerin çok iyi bildiği üzümün üzüme baka baka kararabilme becerisidir.
Sağlıklı beslenen kişilerle yakın arkadaşlıklar kuranlar, diğerlerinin beş katı düzeyinde daha sağlıklı besleniyor vb. Peki, nasıl kurulur bu arkadaşlıklar? Başarılı arkadaşlıklar hayatımızda belirli bir rolü olan arkadaşlarla kuruluyor. Bu noktada arkadaşlıklarla ilgili doğru beklentilerin var olması hayati bir önem taşıyor. Beklentilerimizle, ilişkinin yaşamımıza kattıkları aynı doğrultuda olduğu sürece, ilişkilerin zenginleştiği, iki tarafın da ilişkiden yüksek ve benzer düzeylerde doyum sağladığı görülüyor. Kurduğumuz dostluğun ve arkadaşlığın yaşamımızda sahip olduğu rolü, yine Gallup sonuçlarına dayanarak, belli başlıklar altında toplayabiliyoruz. Gallup bu rolleri sekiz ana başlıkta topluyor:
Tom Rath, Vital Friends: The People You Can”t Afford to Live Without Gallup Pres, 2006
Yazan : Emre Konuk