Öğrencilerin kendi kendilerine çalışırken en yaygın sorunlarından biri, zihnin ya da ilginin başka yöne çekilmesidir. Dikkatin başka yöne yönelmesi genellikle çalışırken veya okurken evde radyo, televizyonun açılması, kardeşlerinin odasına girmesi gibi dışsal etkilerle oluşur.
Dikkatin bu tür dağılmasının önlenmesi için öğrenmelerini en iyi destekleyen çevresel özellikleri belirleyip düzenlemek önemlidir. Bazı günler ona evde uygun ortam hazırlayamayacaksanız kütüphane gibi sessiz bir yere gitmelerini tavsiye edebilirsiniz.
Dikkatin dağılması kimi kez öğrenciden de kaynaklanır. “Bunu anlayamadım”, “Bu projeyi yapma olasılığım zayıf” gibi kendi kendine olumsuz düşünme, güdülenmeyi düşürerek dikkati azaltır. Güven, öğrenmede çaba harcama ve amaca ulaşmada bireyin inançlarında ortaya çıkar. Olumlu öz-konuşmalar, güvenin sağlanması ve sürmesinde etkili olabilir. Güveni olumsuz etkileyen etmenler ise test kaygısı, verilen görevi iyi yapamama korkusu olabilir.
Acaba bu sıkıntının nedeni şunlardan biri olabilir mi?
* Öğrencinin hedefi, yeteneğine ve seviyesine uygun değil. Ailelerin çoğu öğrencilerini olduğundan yüksek görmeye meyillidirler.
“Çalışsa yapar, ama çalışmıyor ki” diye düşünürler. Bu nedenle mesela sayısal yeteneği düşük olsa da ısrarla sayısal hedeflere yönlendirirler. Bu durumda çocuk yapamadığını görerek bezginliğe umutsuzluğa düşecektir. Bu da onun yapabileceğinden de mahrum kalmasına neden olur.
* Bu dersi sınıfta ve dershanede anlamasına engel olan bir durum olabilir. Geçmişte bu dersin temeli olan konuları iyi öğrenememiş olabilir. Öğretmenin devamsızlığı, görevini iyi yapmaması gibi bir durum da olabilir. Öğrencinin bu tip sıkıntılarına ilgi gösterilmesi gerekir.
* Çocuğunuz bu derse karşı ön yargı geliştirmiş olabilir. Ergenler arkadaş çevresinin telkinine çok elverişlidir. Bazı öğrencilerin kendileri anlayamadığı için “matematik, fizik zordur” gibi sözleri sizin çocuğunuzu etkilemiş olabilir. Bazen de öğrenciler, zeki ve çalışkan arkadaşlarını dışlama eğilimine girerler. Bundan etkilenme olabilir.
* Bu konuyu daha önce bu konuda öğrenilenlerle birleştirmesine engel olan bir durum olabilir. Aradaki bağlantıyı kurmasına engel olan kopukluk belki de çok basittir. Önce o bağlantının anlaşılması gerekmektedir.
Eğer çocuğunuzun dersi anlaması bu ve benzer nedenlerden dolayı mümkün olamıyorsa dikkati kolayca dağılır. Bu yüzden çalışma isteği bir türlü uyanmaz. Çalışmaya isteksiz başladığı için sık sık ara verir; hayallere dalar. Bedensel olarak kitapların yanında olsa bile zihinsel olarak oralardan çok uzaklardadır.
Çocuğunuzun bu halini duruşundan, oturuşundan bile anlayabilirsiniz. Gözleri dalgındır; sırtı eğilmeye, omuzlar çökmeye ve vücut coşkulu halini kaybetmeye başlamıştır.
Böyle bıkkın bir edada derslerinin başında oturacağına biraz dolaşsın daha iyi. Açık havada dolaşıp, kendine geldikten sonra yanınıza çağırın; bir üzüntüsü mü var, derse kendini vermesini engelleyen sorunu mu var anlamaya çalışın. Eğer çözemeyeceğiniz bir şey olsa dahi paylaşmak onu rahatlatabilir.
Tatlı bir şeyler yemek gibi, moralini düzeltecek bir şeyler yaptıktan sonra daha şevkli ve canlı bir şekilde dersinin başına otursun.
Çocuğunuzu ders çalışırken dikkatini dağıtan bir şey de, vücudundan gelen sinyallerdir. Özellikle uzanarak, ya da masa üstüne iyice abanıp kendini bırakarak ders çalışıyorsa, uyuklama haline girer. Bu durumda bilinçaltının arzuları ve duyguları onu bürümeye başlar. Artık dikkatini derse veremez.
Derste öğrenme halinin sürdürülebilmesi için vücudu dinç ve canlı hale getirmesi gerekir. Dik bir duruş, alınan birkaç derin nefes, neden ders çalışması gerektiğini düşünüp, şevke gelmek canlanmayı sağlayabilir. Bu durumda beyne yapılacak olan davranışa istekli olunduğu mesajı gider. Beyin gelen bu mesaja göre ders çalışma davranışına olumlu bir duygusal boyut kazandırır.
Hatice K. ERGİN
www.gencgelisim.com