KADINA ŞİDDET, ÇOCUĞA ŞİDDETTİR !
Hergün televizyonlarda kadına şiddet haberlerini izlemeye artık DUR diyebilsek. Habere değil; habere sebep olan durumlara keşke dur diyebilsek. Herşey zincirin halkaları şeklinde birbirine bağlı. Şiddet deyince hep dövülen, itilen, yüzü gözü moraran kadınlar aklımıza geliyor, ya da hep bu tip şiddeti izliyoruz, televizyonlardan. Sayıları hiç te küçümsenecek boyutlarda değil. Bu tip, şiddete uğramak fiziksel görüntülerle sabit. Birde hiç bir olumsuz görüntü olmadan şiddete uğrayan kadınlar… İşte bunların hiç kimse farkında değil. Görüntüde herşey fevkalade, ama için için o kadının ne yaşadığını bilen yok. Belki günlük yaşamında herkese gülücük bile dağıtıyor. Ya da herkes fiziksel şiddete uğruyor. Ben hiç değilse böyle değilim diye haline şükrediyor. Evim, çocuğum diye bütün varını gücünü, sağlığını ailesi için gözünü kırpmadan harcıyor.
Kadın söylemi genel anlamda hep çalışan kadını akla getiriyor. Yanlış da değil. Çalışan kadın hep dışarıda çalışan kadın değil. Ev kadınları evde oturuyor mu? Eşler tarafından kadına böyle hissettirilmeye çalışılıyor. Kadın kendini bilsede erkek tarafından neredeyse hipnotize ile sen evde oturup, bir işe yaramıyorsun kavramı beynine işletiliyor. Bu şiddet değil mi? Psikolojik yıkım… Ayrıca eşler tarafından küçümsenen, aşağılanan kadınlar…
Çalışan kadınlar tarafından boyut başka çeşit. Dışarıda çalışan kadınlar ise hem evinin tüm işlerini tam kapasite ile yapıyor, hem de dışarıdaki işlerini eksiksiz yapmaya çalışıyorlar. Kazandıkları da yine evine, çocuklarına harcanarak. Ya da kazancı doğrudan eşi tarafından haczedilerek, gasbetilerek… Belki de sinsice kendinin dışarıdaki başka kadınlara harcadığı paralara karşılık, edindiği borçlara eşini KEFİL ederek… Bu erkeklerde karşıdan kibar, kadına saygı gösteren erkek tipini canlandıranlardır. Dürüstlüğü kimseye vermeden, seviyeli! hırsızlık öyküleri anlatırlar. Kendileri sütten çıkmış ak kaşık gibidirler. Bazıları o kadar zengindirler ki! öğünerek, böbürlenerek kadını çalıştırmak istemezler. Yıllar geçer, kadını beş parasız ortada bırakarak ortadan kaybolurlar. Hatta ayrıca da şerefsiz şekilde borca sokarlar.
Kadın tüm bu çilelerini kendi başına çekmek durumundadır. Psikolojik destek alacak parası yoktur. Acaba karnını doyurabiliyor mu? elektrik, su parasını ödeyebiliyor mu?
Kadın, annedir, annelik ise yaşamayanın yeteri kadar anlayamayacağı bir duygudur.
Annelik üzerine konuyu şimdilik detaylandırmak istemiyorum. Yalnız bir soru: Annenin çocuğuna şiddet göstermesi beklenebilir mi? Ama evet, gösterebiliyor. Yıllarca eşinin kahrını çekiyor, ‘’evim, çocuklarım’’ diyor. Her türlü baskıya, fiziksel ve duygusal şiddete dayanıyor. Kadın sabır taşı gibi. Bir yere geliyor, kırılma noktası ile herşey alt üst oluyor, çat deyip çatlıyor. Üzerine titrediği çocukları gözüne görünmüyor.
Yüksek sesle bağırma, kulağını çekme, yüzüne şaplak indirme, saçını çekme, kafasına vurma, terlik fırlatma, çimdirme, kibritle yakma tehditleri, karanlık bir yere kapatma, evden dışarı atma, vücudunun her uzvuna vurma, tekmeleme vs. vs. tüm bu hareketleri kamuya açık yerlerde de görebiliyoruz.
Yapılan bu hareketlerin kaynağına baktığımızda, kadının ailede şiddet gördüğünü anlarız. Genellikle fiziksel şiddet. Sosyoekonomik düzey eksilerde oldukça fiziksel şiddete rastlamak daha mümkün. Kadının tüm öfkesini, ezilmişliğini yansıtabileceği bir varlıktır, çocuğu… Kuvvetlinin kuvvetsize hükmedişi. Koca, iş yerinde, arkadaşına, patronuna, müdürüne kızar; gelir evde hırsını eşinden alır. Çünkü öfkesini rahatlıkla boşaltabileceği bir nesne evde hazır bekliyordur, onu!
Evin tüm işleri yapılmış, çocuklarına bakılmış, erkeğin gözü arkada çocuklarında kalmamış, mükemmel şekilde her türlü ihtiyaçları, okul işleri karşılanmış, ödevleri yaptırılmış. Birde akşam gelince koca azarı, şiddeti…
İşte bu nedenle ‘’KADINA ŞİDDET ÇOCUĞA ŞİDDETTİR !!! ’’ diyorum. Lütfen, biraz insaf, herkes insanca yaşasın, kimse kimsenin yaşamını zehir etmesin.
ÖZNUR SİMAV