Çocuğunuzla Yaşayacağınız Çatışmaları Nasıl Çözersiniz?

0
1201

Emir Vermek ya da Rica Etmek

Genel olarak birçok kimsenin, emir almaktan hoşlanmadığını söyleyebiliriz. Bunlar basit emir cümlesi de olsalar:

“Şimdi işim var, sonra gel.”

“Ben bilmiyorum, kardeşine sor.”

Çok iyi niyetli de olsalar, daha önce de söylediğimiz gibi, emir almak, kişinin içinde farkında olmadan bir öfke birikmesine neden olur. Bu nedenle, önerilerinizi emir vermek yerine rica şeklinde sunabilirsiniz.

Ricalarınız aynı zamanda bilinçli zihinde bir tercih olarak algılanır ve tercih şansımız olduğunda direncimiz azalacaktır.

Örneğin; çocuğunuza, “bugün odanı toplayacaksın” dediğinizi düşünelim. Sizce bu yaklaşım ne kadar etkili olur? Bu cümleyi bir rica cümlesine çevirebiliriz. Örneğin: “Bugün odanı toplayabilir misin?” ya da “Bugün odanı toplayabilirsin.”

Bu, çocuğun zihninde bir tercih imkânı yaratır ve direnci azalır. Bilinçdışı olarak ise siz, yapılması gereken eylemi karşı tarafa iletmiş olursunuz. Tercih sunmak mümkün olmadığında ise, yine de emrinizi iletirken sevgi ve saygı çerçevesinde iletebilirsiniz.

Yalan Söylediğinde

Güzel giysileriniz içinde hastaneye iğne vurdurmaya gittiğinizi söylediğinizde, kısa süreli olarak çocuğunuzu evde bırakabiliyorsunuz ancak, uzun vadede bundan neler çıkaracağını tahmin edebiliyor musunuz? “Ama böyle söylemezsem, eteğime yapışırdı. Ya eşimin ya benim evde kalmamızı isterdi.” dediğinizi duyar gibiyim. Oysa tam anlamıyla koçluk becerilerini sergileyebilseniz ve koşulsuz sevgi gösterebilseniz, bu tatlı beyaz yalanlara da ihtiyaç kalmayacaktır.

Yukarıda, kişisel bütünlük sergileyin, demiştik. Dedikodu yapmak, yalan söylemek ya da “ben yalan söylemedim sadece hiçbir şey söylemedim” demek, çocuğun bu davranışlarını kolaylıkla öğrenebilmesi için zemin oluşturur. Onların birer ayna olduğunu söylemiştik. Tam da bu yüzden, yalan söylediğine şaşırmamak gerekir. Yine de söylediği yalanları yaşına ve gelişimine göre değerlendirmek gereklidir. Üç yaşına kadar yalan söylediğini fark etmeden belki de sadece öğrendiklerini tekrar eden çocuk, altı yaşına kadar ise hayal dünyasını size yansıtıyor olabilir. Altı yaşından sonra artık yalanın ne demek olduğunu bilir ve belli bir amaç için kullanabilir.

Hayal gücü ile gerçek ve hayali birbirine karıştıran çocuk, bornozunu görüp, içinde bir canavar olduğunu söylerse bu bir yalan değil, çarpıtma olacaktır. Size ayna olan çocuklar, siz hasta olduğunuzu söyleyerek işe gitmediğinizde, hasta olduğunu söyleyerek okula gitmeme girişiminde bulunabilir. İlginizi çekmek için de yalanlar söyleyebileceği gibi, sizin beklentilerinizi karşılamak ve sevginizi kaybetmemek ya da ceza almamak için de yalanlar söyleyebilirler. Kendisini kontrol edemiyor, pişman olmuyorsa, sosyal sorunları varsa ve arkadaşsız, yalnız bir çocuksa, bazen hastalığının bir bulgusu olabileceği için bir uzmana danışmakta fayda olacaktır .

Yalan söylediğini fark ettiğinizde hemen kızıp tepki göstermek yerine, öğrendiğiniz koçluk becerilerini kullanın. İyice dinleyip anlamaya çalışın. Konuşmalarını yansıtın ve anladığınızı belirtin. Yargılamayın, kıyaslamayın. Yalan söylediğinizi de anladığınızı belirtin. Uyumu koruyarak davranışın yanlışlığını anlatın. İyice anladığından emin olduktan sonra sonuçlarını sorun. Neler öğrendiğini sorun? Öğrendiklerini nasıl uygulayacağını sorun. Ayrıcalıklarından birisini seçerek bunu geri alabilir ve bu davranışınızda tutarlı olarak, yalan söylemesinin bir bedeli olacağını ona öğretmelisiniz.

Yalan söylemesinin nedeni, uygulayamayacağı aşırı kurallar olabilir. Öğrenmesi için doğal olarak bunları esnetmesi gerekecektir. Dolayısıyla yaşına uygun kurallar koymuş olmaya dikkat edin.

Sırf kızmamanız için yalan söyleyeceğini bildiğiniz konularda soru kalıplarınızı değiştirin. Yatmasına yarım saat kala, “ödevini bitirdin mi?” diye sorduğunuzda belki de korkudan yalana başvuracaktır. Dolayısıyla, “ödevini yapıp yapmadığını merak ediyorum” gibi sohbetsel önermelerle ya da “ödevini bitirdiysen yatmaya hazırlanabilirsin” gibi gizli emirlerle iletinizi başarıyla gönderebilirsiniz.

Tatlı Dil Yılanı Deliğinden Çıkarır

“Taşlar ve sopalar kemiklerimi kırabilir ama sözler kalbimi kırar.”

Robert Fulghum

Bir atasözümüz der ki: “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.”

Kuzey rüzgârı ve güneş, bir defasında, hangisinin daha güçlü olduğu konusunda tartışmaya başlamışlardı. İkisi de en güçlünün kendisi olduğunu düşünüyor ve bu düşünceden yola çıkarak konuşuyordu.

O sırada bir gezgin gördüler ve hangisinin gezginin pelerinini sırtından daha önce koparabileceği konusunda iddiaya girerek, güçlerini sınamaya karar verdiler.

Güçlü kuzey rüzgârı, ilk sırayı aldı ve güneş, onu izlemek için gri bir bulutun arkasına saklandı. Kuzey rüzgârı, güçlü bir şekilde esince neredeyse peleri05ni dişlerinden koparıyordu ama gezgin, pelerinine sıkıca sarıldı ve kuzey rüzgârı gücünü boşuna harcamış oldu.

Kendi başarısızlığından umutsuzluğa kapılmış olan kuzey rüzgârı, güneşe döndü: “Senin de yapabileceğini sanmıyorum.” dedi.

Sıra güneşe geldi. Güneş, bulutların arkasında saklandığı yerden çıktı ve en sıcak ışınlarını gezginin üzerine gönderdi.

Gezgin önce minnetle başını kaldırıp güneşe baktı. Ama sonra ani sıcak yüzünden kendini kötü hissetti; çok geçmeden pelerinini çıkardı ve en yakın gölgeye doğru koşturdu.

Dale Carnegie der ki: “Herkese tatlı dille yaklaşın, çünkü güneş, insana paltosunu, rüzgârdan daha çabuk çıkarttırır.

Özlem Aktaş İnci Aktaş

Çocuğunuzun Koçu Olun kitabından

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız