Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başarı Öyküsü

0
881

Çocukluk ve Gençlik Yılları
54. Hükümette Devlet Bakanı, 58. Hükümette Başbakan, 59. Hükümette Dış İşleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olduktan sonra 28 Ağustos 2007 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül, 29 Ekim 1950'de Hamdi Ahmet Bey ve Adeviye Gül'ün oğulları olarak Kayseri'de dünyaya geldi. Gazi Paşa İlkokulu, Nazmi Toker Ortaokulu ve Kayseri Lisesi'ni bitirdi.
1960'ların Kayseri'sinde sağcı öğrencilerin takıldığı üç önemli kurum vardı: Türk Ocağı, Türk Kültür Derneği ve Büyük Doğu Cemiyeti'nin …

 

Elsün Çalışkan
bilgi@gencgelisim.com

 

Çocukluk ve Gençlik Yılları

54. Hükümette Devlet Bakanı, 58. Hükümette Başbakan, 59. Hükümette Dış İşleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olduktan sonra 28 Ağustos 2007 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül, 29 Ekim 1950'de Hamdi Ahmet Bey ve Adeviye Gül'ün oğulları olarak Kayseri'de dünyaya geldi. Gazi Paşa İlkokulu, Nazmi Toker Ortaokulu ve Kayseri Lisesi'ni bitirdi.
1960'ların Kayseri'sinde sağcı öğrencilerin takıldığı üç önemli kurum vardı: Türk Ocağı, Türk Kültür Derneği ve Büyük Doğu Cemiyeti'nin Kayseri şubesi. Gül ve yirmi kişilik bir arkadaş grubu lise yıllarında bu kurumlarda aktifti. Sokak çatışmalarının yoğun olduğu yıllarda Kayseri'deki bu küçük grubun derdi kavga değil, kendilerini iyi yetiştirebilmekti. İlk hedef, Doğu ve Batı kültürlerini iyi tanımak olarak belirlenmişti. Her öğrenci bir kültürü tanıma ve sonra onun sunumunu arkadaşlarına yapma görevi üstlendiğindeyse Abdullah Gül Fransız edebiyatını çalışıp arkadaşlarına kapsamlı bir sunum yapmıştı. Mahalle arkadaşına göre, Abdullah Gül'deki fikrî derinliğin temelleri o yıllarda atıldı.

Abdullah Gül, siyasal görüşlerinin oluşumunda Necip Fazıl Kısakürek'in Büyük Doğu çizgisi büyük rol oynadı. Lise ve üniversite öğrenimi döneminde Büyük Doğu ile birlikte Milli Türk Talebe Birliği'nin (MTTB) faaliyetlerine katıldı. Gül, bu dönemde Necip Fazıl'ın tüm konferanslarına katılmaya çalıştı. Kavga ve kamplaşma yıllarında Gül'ün tercihi, anlama çabası ve birlikte yaşamaydı.

Üniversitede Karşı Görüştekilerin Bile Saygısını Kazanmıştı

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanan; ancak bir ay devam ettikten sonra memnun kalmayarak ayrılan Gül, aynı üniversitenin İktisat Fakültesi'ne geçiş yaptı ve buradan mezun oldu. Aynı fakülteden doktorasını ve doçentliğini aldı.
Gül ve Kayserili arkadaşlarının üniversite yıllarında kaldıkları yurt, Çapa'daki Kayseri Erkek Öğrenci Yurdu'ydu. İki yıl boyunca Gül ile aynı ranzada altlı üstlü kalan Avukat Mehmet Savruk'un o döneme ilişkin ilk hatırladığı, onun MTTB'deki çalışmalarından dolayı yurda gece hep geç gelmesidir. Bir de Sultanahmet Köftecisi var tabii… Sık sık köftecide buluşan Kayserili grubun yemek ücretini hep Gül'ün ödediğini söylüyor Savruk. İlginç ayrıntılardan biri de, kavgalara zaten bulaşmayan arkadaşının radikal solcu öğrencilerin bile saygısını kazanması. Savruk, "Öylesine karmaşık bir dönemde hiç kavgasını hatırlamıyorum. Solcu öğrenciler bile ona çok saygı duyardı." diyor.

Evliliğinin İlk Haftasında Cezaevine Girdi

Burslu olarak doktora çalışmaları için iki yıl Londra ve Exter'de kalan Gül, Türkiye'ye dönüşünde Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nün kuruluşunda çalıştı ve burada iktisat dersleri verdi.

İngiltere'den döndükten sonra 12 Eylül müdahalesi oldu. Gül, 12 Eylül'den çok kısa bir süre sonra Hayrünisa Gül ile yaptığı evliliğinin ilk haftasında İstanbul Erenköy'deki evinden alınıp tutuklandı. Gül, Sancak Hareketi kapsamında tutuklanarak kısa bir süre Metris Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldı. Abdullah Gül, 1983-1991 yılları arasında merkezi Cidde'de olan İslam Kalkınma Bankası'nda (IDB) İktisat Uzmanı olarak çalıştı. 1991 yılında Uluslararası İktisat dalında doçent oldu.

Oğlunun Sünnet Töreni İçin Memlekete Geldi, Aktif Siyaset Yaşamı Başladı

Gül'ün, 1991 yılında oğlu Ahmet Münir'in sünnet töreni için Türkiye'ye gelmesiyle kendisini cumhurbaşkanlığına kadar taşıyacak olan aktif siyasi yaşamı başladı. RP Kayseri il teşkilatının yaptığı teklif üzerine Gül, 1991 seçimlerinde RP'nin Kayseri 1'inci sıra 19. Dönem milletvekili olup ve Meclis'e girdi.

1992 yılından itibaren, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyeliği yapan Gül, konseyin Kültür, Tüzük, Siyasi ve Ekonomik Kalkınma komitelerinde çalıştı. Avrupa Konseyi'ndeki çalışmalarından dolayı kendisine 'Pro Merito' madalyası ve konseyin sürekli 'Onursal Üyesi' unvanı verildi. 1993'te RP'nin dışişlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine seçildi. 1995'te yapılan genel seçimlerde, ikinci kez Refah Partisi 20. Dönem Kayseri Milletvekili seçildi.

Gül, çok kısa bir sürede yükselişe geçen RP'nin yönetimine, ardından Erbakan'ın parti vitrinini yenileme kararı doğrultusunda dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevine geldi. RP'nin 1996 yılında DYP ile kurduğu REFAHYOL Hükümetinde (54. Hükümet, 28.6.1996 – 20.6.1997) KKTC, Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olarak görev yaptı.

Siyasete Isınma Turları

Gül, 28 Şubat sürecinin ardından RP'nin kapatılması üzerine kurulan FP'ye katıldı. 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimlerde FP'den 21. Dönem Kayseri Milletvekili olarak tekrar parlamentoya girdi. Ardından tutukluluğu biten Tayyip Erdoğan'ın da desteğiyle parti içinde başlayan tartışmalarda Yenilikçilerin öncülüğünü üstlendi. 14 Mayıs 2000 tarihinde yapılan FP'nin büyük kongresinde Erbakan'ın desteklediği Recai Kutan'a karşı genel başkan adayı oldu. 633 oyla kongrede genel başkanlığı Kutan kazanmasına karşın Gül'ün beklenenden yüksek olarak 521 oy alması daha sonraki AKP'nin de temellerini attı. FP'nin de kapatılmasının ardından Gül, Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde AKP'yi kuran çekirdek kadro arasında yer aldı.

Abdullah Gül, FP'nin Anayasa Mahkemesi'nce kapatılması sonrasında 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AK Parti'nin kurucuları arasında yer aldı ve Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. 3 Kasım 2002'de yapılan erken genel seçimlerde AK Parti'den Kayseri Milletvekili seçilen Abdullah Gül, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklı olması nedeniyle 16 Kasım 2002'de 58. Hükümeti kurmakla görevlendirildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 58. Hükümeti, Başbakan Abdullah Gül tarafından, 18 Kasım 2002'de kuruldu. Recep Tayyip Erdoğan'ın, 9 Mart 2003 Siirt Milletvekili Yenileme Seçimi'nde meclise girmesinden sonra, Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet, 11 Mart'ta istifa etti. Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, 14 Mart 2003'te kurulan 59. Hükümet'te (2. AK Parti Hükümeti), Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 3 Ekim 2005'te başlayan AB Müzakereleri için birçok yetkisini Baş Müzakereci Ali Babacan'a devretti.

Cumhurbaşkanlığı Seçilme Süreci

22 Temmuz 2007 seçimleriyle AKP'nin tek başına iktidara gelmesinin ardından 13 Ağustos tarihinde kulislerde konuşulan 11. Cumhurbaşkanı adaylığı kesinleşti. 20 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turunda 341 oy, 24 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda 337 oy aldı. Anayasaya göre ilk iki turda üçte iki çoğunluk olan 367 sayısına ulaşılamadığı için cumhurbaşkanı seçiminden bir sonuç alınamadı.

Abdullah Gül 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı seçildi.

 

Mütevazı Gül Ailesi 

Gül ailesinde en dikkati çeken hususiyetin, tevazu kaynaklı mahcubiyet olduğu söylenebilir. İstisnasız bütün aile fertlerinde bunu görmek mümkün. Baba, kimseye hayır deme gücü olmayan, kimseyi kıramayan bir insan. Ağabeyi bu kadar önemli makamlara gelmesine rağmen Macit Gül'ün simasını hatırlayan, Kayseri dışında kaç kişi vardır acaba? Oğlu Ahmet Münir'in başı sıkıştığında bile babasının gücünden faydalanmayı düşünmeyecek, hatta bundan sıkılacak kadar mahcup olması, gerçekten dikkat çekici.

 

Gül'ün Cepleri Niye Diktirildi?

 

Abdullah Gül'ü Türkiye siyasetine kazandıran isim olan Şaban Bayrak'ın, 1991 seçimleriyle ilgili ilginç bir anısı var. Kampanya başlamıştır ve Gül, teşkilatla birlikte sürekli toplantılar düzenlemektedir. "Özellikle, bir topluluğa hitap ederken Abdullah Bey'in sürekli bir eli cebinde konuşması dikkatimizi çekti. Birkaç kez uyardık, elini cebinden çıkardı; ama bir süre sonra tekrar öyle konuşmaya devam etti." diyor Bayrak ve eli cebinde konuşmanın insanlar tarafından yanlış anlaşıldığını, tepeden bakma ve küçümseme gibi algılandığını, bu sebeple onu uyardıklarını söylüyor.
Gül, bu uyarılara sürekli hak verir; ama alışkanlığı gereği konuşmalarında farkında olmadan elini cebine atmayı sürdürür. Bu meseleyi çözmeye kararlı olan ekibin aklına bir kurnazlık gelir. Evini arayarak, Hayrünnisa Hanım'dan, Gül'ün bütün pantolonlardaki ceplerini dikmesini ve bunu eşine haber vermemesini rica ederler. Cepler dikilir, Gül'ün haberi olmaz. Gerisini Bayrak'tan dinleyelim: "Yine bir kahvede konuşmaya başladı. Her zamanki gibi eli cebine gitti; ama uğraşmasına rağmen sokamadı. Önce şaşırdı, göz ucuyla bize baktı ve anladı bunu bizim yaptığımızı. Ondan sonra konuşurken elini cebine atma sorunu yaşamadık. Hileli bir yolla da olsa alışkanlığını ona unutturduk! Sonra bize biraz sitem etti; ama sonuçtan da memnun kaldı."

 

Kaynaklar: http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=27302
http://www.8sutun.com/node/31839
http://tr.wikipedia.org/wiki/Abdullah_G%C3%BCl –
http://www.ntvmsnbc.com/news/406267.asp

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız