Karne gerilimi

0
904

Ergenlik döneminde aile ile çocuk arasında okul algısı farklılığı söz konusudur. Aile okulu çocuğun geleceği için en önemli basamak olarak görür. Çocuklarının yüksek tahsili ve mesleğini kazanması için mutlaka derslerinde başarılı olması gerekmektedir. Oysa çocuk okulu daha çok sosyal bir ortam olarak algılar. Arkadaş edindiği, sosyal etkinliklerde bulunarak kendisini gösterdiği bir ortamdır okul.

Bu algılama farkı yüzünden ailelerle çocukların arası genellikle gerilimlidir. Aile çocuğun okuldan eve döndüğünde bile hala cep telefonuyla arkadaşlarıyla mesajlaşmasından rahatsızdır.

Sık sık “Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle!” gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser.

Aslında ailenin bilmediği bir şey vardır; o da çocuğun hayattaki başarısında bu dönemde aldığı notlar kadar önemli olacak bir başka şey de duygusal ve sosyal gelişimidir. İleride duygusal zekâ konusunda işleyeceğimiz gibi, ergenlik çağında kimliğini kazanmamış, duygularını sağlıklı yönetme ve ilişkilerini düzgünce sürdürme yeteneklerini geliştirememiş kişiler, okullarını ne kadar yüksek puanlarla bitirseler de hayatta mutlu ve başarılı olamamaktadırlar.

Hatta çocuğunuzun sizin istediğiniz gibi hissedip, baskılarınızdan etkilenerek sınav kaygısı içine itilmesi, kısa vadede sınav ve karne başarısını da olumsuz etkilemektedir. Bu dönemde de velilere çocuklarını yakından izleyip, destek olmak düşmektedir.

Ergen çocuğunuzu şartlı sevgi; yani ders başarısına bağlı sevgi ile değil, ne olursa olsun sevgi ile karşılamalısınız. Başarıyı da ayrıca takdir ve övgü ile mükâfatlandırabilirsiniz, ama başarısızlık sevgi azalmasına neden olmamalı. Çünkü hepimizin bildiği gibi, sınavlarda yüksek puan almak için gerekli şartların bir kısmı çocuğumuz elinde değildir.

Bu konuda meşhur bir fıkra vardır. Burada onu aktararak durumu daha basitçe izah edebiliriz.

Küçük delikanlının karnesi pek iyi değildir. Babası ona der ki,

Atatürk senin yaşındayken sınıf birincisiydi! Delikanlı sakince cevap verir,

Senin yaşındayken de cumhurbaşkanıydı!

Gerçekten de bizden daha başarılı insanlar olduğu gibi, çocuklarımızdan daha başarılı öğrenciler de her zaman olacaktır. Bu biraz da nasip kısmet işidir. Çocuklarımızı ellerinde olmayan bir şeyle suçlar ve yargılarsak nefretini kazanırız. Bundan sonra artık söz ve nasihatlerimiz etki etmez olur.

İşin gerçeği şu ki, karne başarısı anne baba kadar ergen için de önemlidir. Elbette ki kızınız başarılı bir karne ile kendine güven duyar ve öz saygısı gelişir. Kötü karne ise zaten ciddi bir cezadır. Bir de sevgi yetersizliği, yanlış tutumlar veya tam tersi ilgisiz kalmak, çocuğun kendine verdiği değeri olumsuz etkiler. Sevgi ile birlikte; başarılı olması için gösterilecek yakın ilgi ve destek ise telafi imkânı sağlar.

Anne babasının sevgisini bilen ve onlar tarafından benimsenen ergenler; bu üzüntüyü kısa sürede atlatarak işbirliği yapmakta, başarılı olmaktadırlar.

Burada anne babanın yapabileceği ilk şey, çocuğun dışındaki nedenleri ele almaktır. Çocuğumuz bu derste veya genellikle derslerinde neden başarısız? Okul idaresi ve öğretmenlerle onun durumunu konuştuk mu? Sonuçları açık yüreklilik ve dürüstlükle kabul ettik mi? Bu konuda yapabileceğimiz bir şey var mı?

Eğer elinizden gelen her şeyi yapıyor, ama çocuğunuzun gayret göstermesini sağlayamıyorsanız, o zaman yapılacak şey, onun dikkatini sorumluluklarına çekmektir.

Bunun için çocuğumuzun hayatını aşırı derecede işgal eden eğlence unsurlarını kısıtlayacağız. Ancak bunu baskı ve ceza olarak yapmayın. Aksine zaten her şeyin ölçülü olması gerektiğini, hayatın boşa harcanmayacak kadar değerli olduğunu hatırlatın.

Ona, kendi hayatının yönetimini eline alabilmesi için kendini denetleme gücünü ispatlaması gerektiğini söyleyin. Böyle bir sorumluluğu çocuğuna vermeyen anne babanın tüm çabalarının sonuçsuz kalacağını unutmamalıyız.

Ergenlik çağı gençlerimize, gelecekleri ile ilgili olarak en önemli dönemi yaşamakta oldukları bilincini aşılamalıyız. Hiçbir zaman unutmamalılar ki derslerini yalnız kendileri için çalışacak, yalnız kendileri için bir şeyler öğrenecekler.

Belki ergenlik çağındaki kızınız bu dönemin duygusallığıyla derslerine olan ilgisini bir süre için kaybetmiş ve arkadaşlarından geri kalmış olabilir. Bu durum her ergenin çeşitli dönemlerde yaşayabildiği bir durumdur.

Eğer kızınız böyle bir dönem geçiriyorsa ona yakın ilgi gösterip kendisini toplamasına yardım etmelisiniz. Bütün yıl ilgisiz kalıp, yılsonunda “bu ne biçim karne” demek velilik sorumluluğuyla bağdaşmaz. Bütün yıl boyunca öğretmenlerle iş birliği içinde öğrencinin gidişatını izlemek gerekir.

Bu konularda babaların da annelere destek olarak biraz ilgi göstermeleri çocuğun işi ciddiye almasına yardımcı olur. Okul başarısını umursayan tek kişinin anne olması çocuğu yeterince motive etmeyebilir.

Birçok öğrenci, ilgisi dağılmış, dersleri umursamamaya başlamışken; ailenin ilgisiyle kısa sürede toparlanmakta ve okul ile ilgili sorumluluklarını yüklenmektedirler.

Eğer ergen kızınızın derslerinde bir kopukluk olduysa bu durum ilerideki başarısını etkileyebileceğinde destek olarak ek ders alması gerekebilir. Aksi takdirde ilerleyen yıllarda o konu üzerine kurulacak yeni konuları da anlayamaz. Bu sebeple devam ede giden bir başarısızlık söz konusu olabilir.

Öğrencinin özellikle desteğe muhtaç olduğu böyle dersleri varsa o konuda ya anne babası tarafından, yada özel öğretmen tarafından çalıştırılması gerekebilir. Çocuğun sıkıntılarını anlamadan suçlayıcı olmak hiç bir işe yaramadığı gibi, çocuğun kişiliğini de zedeler.

Çocuk ve ergenlerin çoğu; bulundukları yaştan beklenen öğrenme kapasitesine sahiptir. Ancak çok küçük bir kısmı özel eğitim ve öğretime gereksinim duymaktadırlar. Fakat aynı okul ve öğretmenin yetiştirdiği öğrencilerin başarı derecesi yine de farklı farklıdır.

Bunun nedeni, okul başarısının birçok etkene bağlı olarak değişmesidir. Bunlar arasında çocuğun zihinsel kapasitesi, öğrenme becerisi, okul ve öğretmenlerin bilgi ve tutumları, anne babanın beklenti ve tutumları sayılabilir.

Anne babalar, öncelikle; çocuğun yeteneklerine uygun, ulaşılabilir beklentiler içinde olmalı, yani her çocuğun bireysel kapasitesi göz önüne alınmalıdır. Çok yüksek beklentiler çocuğu umutsuzluğa sürükler.

Öğrenme problemlerinin bir kısmı çocuğun gayreti ile halledemeyeceği engellerle ilgilidir. Mesela bazı çocuk ve ergenlerde dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik nedeniyle derslere ilgiyi yoğunlaştıramama problemi vardır. Bu problem uzman hekimlerce tedavi edilebilmektedir.

Yine görme ve işitmede yetersizlik durumu da ders başarısını etkiler. Ruh sağlığı açısından yardıma ihtiyacı olan öğrencilere de ilgi gösterilmelidir. Bu konuda, çocuklarımızla bizden daha fazla zaman geçiren öğretmenlerinden rehberlik alabiliriz. Çocuğumuzun okuluyla ilgimizi sürdürmemiz; her açıdan çok yararlı olacaktır.

 


Hatice K. ERGİN

www.gencgelisim.com


LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız