KİŞİLİK NASIL OLUŞUR?

0
863

Hepimiz biliriz ki bizi biz yapan belirli özelliklerimiz vardır. Bu özelliklerimizin bazılarının çok iyi farkındayızdır, bazılarını ise daha çok çevremizdeki insanlar fark ederler. İnsanlar bizi eleştirdiğinde, hoşlanmadığımız bir durumdan kurtulmak istediğimizde ya da çevremizdekileri bizi zorlamaktan caydırmak üzere bazen ‘Benim kişiliğim böyle.’ deyip kurtulmaya çalışırız. İnsanları belki caydırırız ama aslında biraz da onları ve kendimizi kandırırız, çünkü kişilik geliştirilebilir bir yapıdır. Yalnızca biraz gayret ve sorumluluk gerektirir.
Kişilik kavramını şöyle tanımlayabiliriz: Kişilik bir insanın ilgilendiği tüm şeyleri, takındığı tavırları, yeteneklerini, tarzını, dış görünüşünü içeren ama aynı zamanda kişiye özgü ve dengeli bir öz yansıtan bir terimdir. ‘Psikolojinin babası’ Freud’a göre kişilik birbirini etkileyen 3 bölümden oluşur: İd ,ego ve süperego. İd kişiliğin ilkel halini temsil eder .İnsanın hayvani, denetimsiz, diğer insanları hiç düşünmeyen yönünü temsil eder. İd için önemli olan ‘haz’ almaktır, kendi ihtiyaçlarının giderilmesi, kendi yapmak istedikleri önemlidir. Süperego kişiliğin toplumsal yönünü temsil eder ve süperego için kişinin ihtiyaçları hiç önemli değilken topluma uyumu en önemli şeydir. Ego halk arasında çok bilinen ve genelde ‘Egosu yüksek’ gibi benzetmelerle biraz da suçlanan bir kavramdır. Ego kişinin huzurlu olabilmesi için İd ve süperegoid’inin ihtiyaçlarıyla süperego’nun temsil ettiği toplum ihtiyaçları arasında tam bir denge sağlayabilirse ego görevini tam yapabiliyor demektir. Çünkü kişilik sürekli olarak içten ve dıştan gelen uyarıcıların ve hatta zorlayıcıların etkisi altındadır. Bir insanın oluşmuş kişiliği ile huzurlu ve mutlu olabilmesi için doğuştan getirdiği özelliklerini toplumca kabul edilebilir bir şekilde yaşayabilmesi gerekir. Örneğin doğuştan gelen yaratıcı yetenekleri olan( tornacı,ressam, terzi v.s fark etmez) bir insan bu doğasını yaşamaması konusunda zorlanırsa (memur, doktor,kasap olmaya zorlanırsa v.s) kişilik çatışması yaşayacak ve mutsuz, huzursuz olacaktır. Çünkü içsel dinamikleri doğasını yaşaması konusunda onu rahatsız edecek ve bu durum yaşamına öfke patlamaları, uyumsuzluk, huzursuzluk, içe kapanıklık ya da rahatsız edici bir sosyallik olarak yansıyacaktır.
Kişilik gelişimini etkileyen faktörler şöyle sıralanabilir:
Yeteneklerimiz, sosyal öğrenme, ailemizin ve çevremizin etkileri.
Yeteneklerden kast ettiğimiz şey doğuştan getirdiğimiz genetik özelliklerdir. Örneğin zekamız (IQ), çok konuşmamız ya da az konuşmamız, mekanik becerilerimiz ya da beceriksizliğimiz doğuştan getirdiğimiz özelliklerimizdir ve tipik olarak ilk yıllarımızdan itibaren çevremizin dikkatini çeker. Kişi çevresinin tavrı ne olursa olsun bu yeteneklerini kullanmak için içten gelen ve engellenemez bir dürtüye sahiptir.
Sosyal öğrenme Süperego’muzu şekillendiren bir koşullandırıcıdır. İçinde yaşadığımız toplumun inanışlarına , kurallarına , hoşgördüklerine ya da hoşgörmediklerine sürekli maruz kalarak yaşamımızda kullandığımız değerlerimizi ediniriz. Toplumumuzda çok farklı yaşam biçimleri ( tutucu, modern gibi ayrımlar bunları tanımlar) olduğundan, kişinin yaşadığı toplum kesimine göre, her kesimde farklı değer yargıları olması normaldir. İnsanlar aynı zamanda gözleyerek ve örnek alarak da toplumlarının değer yargılarını edinebilirler.
Kişiliğin oluşumunda en önemli etken ailedir. Çünkü özellikle çocuklukta çocuk için en değerli şey, ailesinin sevgisi ve onayıdır. Ailesinin onayını alabilmek için çocuk onların hayata bakışını ve kişiliklerini benimsemeye razı olma eğilimindedir. Bizim toplumumuz yargılamaya yatkın olduğu için toplumuzda doğal, rahat, kaygısız kişilikli insanlara pek rastlamayız. Bizde genelde katı, yargılayıcı, huzursuz, yapmacık kişiliklere rastlanır. Toplumsal yapı kişinin id’ini yok saymasını istediğinden toplum içinde sandığımızdan çok daha fazla ‘kişilik bozukluğu’ na rastlanmaktadır. Deyim yerindeyse bu insanlar toplum onların ‘kendileri olmalarına’ izin vermedikleri için ‘toplumun istediği kişi’yi de olmayarak toplumu cezalandırmaktadırlar. Kişilik bozukluğu olanların tanınması toplumda normal diye tanımladığımız kişilerin ruh sağlığı, özellikle gençlerimizin ‘doğru eş’ seçimi için çok önemli olduğundan haftaya kişilik bozukluklarını işlemeye çalışacağım.

 

yazan: Psk.Dnş.Özden ŞENKOYUNCU

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız