Dünyayı yöneten öksüzler

0
1430

1970’lerde Prof. Martin Eisenstadt, Britannica Ansiklopedisini okurken ilginç bir şey fark ediyor.

Liderlerin çoğu babalarını ya da annelerini genç yaşta kaybetmişler.

Hemen bu görüşünü ispatlamak için bir araştırma tasarlıyor.

Ansiklopediden liderlik yapmış ya da bilimde ve sanatta öncülük  etmiş 573 kişinin profilini çıkartıyor. Bu kişilerin annelerinin ya da babalarının ölüm yaşlarını yazıyor.

Bir de karşılaştırmak için bir kontrol grubu seçiyor. Onların da annelerinin ve babalarının ölüm yaşlarını yazıyor.

Gerçekten de görüyor ki liderlik yapmış kişiler annelerini ya da babalarını genç yaşta kaybetmişler.

ORTALAMA YAŞ

Lider grubu ortalamada anne ya da babalarını 13 yaşında, kontrol grubu ise 20 yaşında kaybetmiş.

Liderler
Julies Caesar (15 yaşında)
Napoleon (15 yaşında)
Churchill (12 yaşında)
Washington (11 yaşında)
Jefferson (14 yaşında)
Lenin (15 yaşında)
Hitler (13 yaşında)
Gandhi (15 yaşında)
Stalin (11 yaşında)
Bill Clinton ( 1 yaşında)
Barack Obama (Babası ve annesi o 2 yaşındayken ayrıldı.)

Bilim adamları
Copernicus (10 yaşında)
Newton (doğmadan önce)
Darwin (8 yaşında)

Yazarlar
Dante (6 yaşında)
Dostoyevsky (15 yaşında)
Nietzsche (4 yaşında)

Sanatçılar
Michelangelo (6 yaşında)
Charlie Chaplin (12 yaşında)
Mariah Carey (3 yaşında)
Madonna (5 yaşında)
John Lennon (17 yaşında)
U2- Bono (14 yaşında)
Julia Roberts (10 yaşında)
Jet Li (2 yaşında)
Marilyn Monroe (doğmadan önce)
Al Pacino (doğmadan önce)

TERK EDİLENLER

Tabii buna annesi ve babası tarafından terk edilenler ya da ayrılanlar da dahil.

Tom Cruise, Jodie Foster, Samuel Jackson, Lindsay Lohen, Charlize Theron ve Obama gibi.

Bu arada Tony Blair “Evlat edinme sistemi benim için çok önemli; çünkü babasız büyüyen bir babanın evladı olarak onları çok iyi anlıyorum” diye bir açıklama yaptı. O da babasından bu anlamda etkilenmiş olmalı.

Türkiye’den de örnek bulmak mümkün.

NEDEN BÖYLE?

Bir insanı başarıya ulaştıran onun hırsı. Hırs liderlik testlerinde değerlendirilen en önemli değişkenlerden biri tanesi.

Bir insanı birçok etken hırslandırabilir. En büyük etken de bir kişinin ailesini kaybetmesi.

Aileyi kaybeden kişi hayattaki en büyük savunmasını kaybediyor.

Bu travma da kişiyi hedefleri ve emelleri doğrultusunda hırslandırıyor. Var olmak için belki de tek çaresi bu.

CEZAEVİ

Cezaevleri de büyük bir hırs kaynağı. Türkiye’deki liderlerin çoğunun yolu cezaevinden geçti.  Recep Tayyip Erdoğan da buna dahil.

Mandela da 27 yıl hapis yattı.

RİSK Mİ FIRSAT MI?

Anne baba kaybı, cezaevi gibi ötelediğimiz durumlar hayattaki riskleri oluşturuyor.

Hiçkimse bu risklere maruz kalmayı tercih etmez.

Halbuki bu riskler kendini gerçekleştirme yolunda fırsata dönüşebilir.  Bir hırs kaynağı olabilir.

Tabii ki bu hırsın ortaya çıkarabileceği bir yetenek ve disiplin varsa…

 

Yazan: Özgür Bolat

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız