Tutarsızlıgın Psikolojisi

0
1539

Tutarlı olmak ile değişmek arasında ince bir çizgi vardır. Hayatı boyunca tutarlı hareket etme niyetinde olan bir insan aslında farkında olmadan “Ben hiç değişmeyeceğim, bugün neysem yarın da oyum” demektedir. Tutarlı olmak için hepimiz bilinçli ya da bilinçsiz bir çaba gösteriyoruz. Bir davranışımızın diğer davranışımızla, bir sözümüzün diğer bir sözümüzle çelişmemesi için dikkat ediyoruz. Tutarlı olmak, biz inanlar için çok önemli.

*

Tutarlı olmak için hepimiz bilinçli ya da bilinçsiz bir çaba gösteriyoruz. Bir davranışımızın diğer davranışımızla, bir sözümüzün diğer bir sözümüzle çelişmemesi için dikkat ediyoruz. Tutarlı olmak, biz inanlar için çok önemli.
Çelişik olmak, tutarlılığın aksine hem bizde iç huzursuzluğa neden oluyor hem de çevremizde güvenilir bir kişi olarak algılanmamıza engel oluyor. Bu sebeple, bazen tutarlı olmak adına istemediğimiz şeylere bile katlanabiliyoruz. Yapılan bir araştırmada bir çift şehirde gezinirken belediye tarafından düzenlenen “Bahçeleri çiçeklendirme” kampanyasına denk geliyor. Görevli kişinin “Kampanyaya katılmak ister misiniz?” teklifline olumlu cevap vererek -ki hiç kimse doğal olarak bu kampanyaya karşı çıkmaz- imza atıyorlar. Biraz sonra bu çiftin evlerine bir görevli geliyor ve bahçelerine çiçek dikmek istediklerini belirtiyor. Çifte, daha önce kampanyada attıkları imzaları hatırlatıyor. Çift, çim ekili olan bahçelerini çok sevmelerine ve bahçelerinde çiçek istememelerine karşın önceki davranışları -imza davranışı-  ile tutarlı görünmek için bu teklifi kabul ediyor. Yani tutarlı görünmek adına kendimizden ödün verebiliyoruz. Tutarlı görünmek için çok dikkat etmemize rağmen çevremizde birçok tutarsızlık görebiliyoruz. Bu tutarsızlıkları genel olarak iki kategoride inceleyebiliriz: Kişisel tutarsızlık ve kişiler arası tutarsızlık

1- Kişisel (İç) Tutarsızlık
Kişisel ya da iç tutarsızlıktan kastedilen, kişinin kendi içinde tutarsızlık sergilemesidir. Bunun da birçok çeşidi vardır:
Davranışlar arası tutarsızlık: Tutarsızlığın en göze çarpanı, davranışlar arasındaki tutarsızlıktır. Bu, aynı kişinin aynı olaya farklı tepkiler vermesi demektir. Kendisine söylenen bir söze o gün gülüp geçen, ertesi gün aynı söze müthiş derecede kızan bir arkadaşınız muhtemelen tutarsız davranıyordur. Aynı şekilde, oğlunun yaramazlıklarını bazen görmezden gelip bazen de aynı yaramazlıktan dolayı çocuğunu hırpalayan babanın davranışlarında tutarsızlık vardır. Kısacası, davranışlar arası tutarsızlıkta kişi aynı olaylara çok farklı tepkiler verir. Unutulmamalıdır ki, bazen kişilerin ruh hali aynı olaya farklı tepkiler vermesine sebep olabilir. Ancak verilen tepkiler birbirine ne kadar yakın olursa, her iki taraf için sağlıklı bir iletişim ortaya çıkar.
Sözler arası tutarsızlık: Aynı kişinin kullandığı cümleler birbiri ile çelişiyorsa, sözler arasında tutarsızlık var demektir. Bir gün sizi çok sevdiğini söyleyen biri ertesi gün sizden nefret ettiğini ilan ediyorsa, sözler arası tutarsızlık söz konusudur. Bir yandan fikir hürriyetini savunan bir kişi, öte yandan düşündüklerini ifade eden bir kişinin hapse girmesini onaylıyorsa, bu kişinin sözlerinde tutarsızlık var deriz. Bilmeliyiz ki, sözlerimiz arasındaki tutarsızlık sözümüzün etkisini oldukça azaltmakta ve bizi yalancı ya da güvensiz bir kişi konumuna düşürmektedir.
Davranış ve sözler arasındaki tutarsızlık: Başkalarına sigarayı bırakmayı tavsiye eden bir kişi kendisi sigara içiyorsa, bu kişini sözü ve davranışı arasında çelişki vardır. Başka birisi “Ben yumuşak huylu birisiyim” deyip insanları sözleriyle kırıyorsa, bu kişinin davranışları ve sözleri arasında tutarsızlık vardır. Söylediklerimiz davranışlarımız ile çelişiyorsa bilmeliyiz ki sözümüzün etkisi sıfıra inmiştir.
Bilgi-eylem tutarsızlığı: Bazen kişinin bildiğiyle yaptığı birbiri ile çelişmektedir. Mesela, kişi sigaranın zararlarını çok iyi bilirken hâlâ sigara içmeye devam ediyorsa bilgi-eylem tutarsızlığının kıskacı arasında demektir. Bu tutarsızlık, kişide bilişsel huzursuzluğa neden olur. Yani bildiğimizin tersini yapmak bizi içsel olarak rahatsız eder. Bu rahatsızlığı ortadan kaldırmadan hayata devam etmek oldukça zordur. Peki, bunun için neler yapabiliriz? İlk olarak eylemimizi bilgimizle uyumlu hale getirebiliriz. Sigara içiyorsak ve zararlarını biliyorsak sigarayı bırakıp bilişsel huzursuzluğu aşabiliriz. Ancak bu biraz zordur. O zaman diğer bir yola başvururuz: Yaptığımız işi rasyonalize ederiz yani mantığa bürürüz. “Doğru, sigara sağlığa zararlı ama ben bu şekilde daha mutluyum.”, “Eninde sonunda hepimiz öleceğiz. Bu ölüm sigaradan olmuş-olmamış ne fark eder.” gibi cümlelerle kişi iç huzursuzluğunu yatıştırır ve bu şekilde hayata devam eder. Her iki yol, bilgi-eylem tutarsızlığının yol açtığı içsel huzursuzluğu sonlandırabilir. İdeal olan, zor da olsa ilk yolu tercih etmektir.

2- Kişiler arası Tutarsızlık
Kendi içimizdeki tutarsızlıklar kadar kişiler arasındaki tutarsızlıklar da bizlere zarar verir. Kişiler arası tutarsızlık deyince akla ilk olarak anne ve babalar gelir.
Anne-baba arasındaki tutarsızlık:
Gelişim çağına gelen çocuk, anne ve babanın tepkileri ve sözleri ile kişiliğine yön verir. Eğer anne ve babanın aralarında bir tutarsızlık varsa, bu durum çocuğun kişiliğini olumsuz etkiler. Mesela, annenin izin vermediği bir davranışa baba “Çocuktur yapsın” anlayışı ile izin veriyorsa, anne-baba arasında tutarsızlık söz konusudur. Ya da anne çocuğun bir davranışına kızdığında baba çocuğa sahip çıkıp anneye kızıyorsa, yine ortada bir tutarsızlık vardır. Baba, akşam dışarı çıkmaya izin vermezken anne izin veriyorsa, yine tutarsızlık kendini göstermiş demektir. Bu gibi tutarsızlıklar çocukta kafa karışıklığına sebep olmakta ve çocuğun neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenmesini engellemektedir.
Yöneticiler arası tutarsızlık:
Bazen de tutarsızlık yöneticiler arasında görülür. Müdür ve müdür yardımcılarının arasındaki tutarsızlık çalışanlarda huzursuzluğa yol açar. Okul müdürü kılık kıyafet yönetmeliğine aşırı dikkat ederken, müdür yardımcıları bu yönetmeliği pek umursamazlarsa tutarsızlık durumu ortaya çıkar. Bu durumda çalışanlar nasıl hareket edeceğini şaşırırlar. Aynı şekilde, aynı kurumun farklı şubelerinde görev alan müdürlerin personele farklı yaklaşımları kuruma zarar verir.  
Tutarlılık-Değişim İlişkisi
Tutarlı olmak ile değişmek arasında ince bir çizgi vardır. Hayatı boyunca tutarlı hareket etme niyetinde olan bir insan aslında farkında olmadan “Ben hiç değişmeyeceğim, bugün neysem yarın da oyum” demektedir. İnsan yaşadıkça, okudukça ve hayatın farklı evrelerine girdikçe düşünceleri ve buna bağlı olarak da sözleri ve davranışları değişebilmektedir. Bazen değişen söz ve davranışlar önceki söz ve davranışlarla çelişik bile olabilmektedir. Önceleri AB’ye karşı çıkan bir kişi, yıllar geçtikçe bu konudaki fikrini değiştirip AB’nin ateşli bir savunucusu olabilir. Ya da geçmişte A şahsını öve öve bitiremeyen bir kişi, yıllar geçip o kişi hakkında yeni bilgilere ulaştıktan sonra A şahsını yerin dibine batırabilir. Demek ki, değişimle birlikte gelen tutarsızlık herkeste olabilir. Tutarlı kalacağım derken değişmemek ya da sürekli bir şekilde değişerek tutarsız görünmek doğru değildir.
Hangi Tip İnsanlar Tutarsız Hareket Ediyor?
Belirli kişiliklerde tutarsız davranışlar daha sık görülür. Bu kişilikleri şöyle sıralayabiliriz:
Oportünistler (Fırsatçı-Faydacı):
Bu tip kişiliğe sahip olanlar için asıl önemli olan, kendi çıkarlarıdır. Çıkarları neyi gerektiriyorsa onu söyler ve onu yaparlar. Dolayısıyla söylediklerinin tersini iddia ettikleri günler de olur, taban tabana zıt davranış sergiledikleri günler de. Zaten bu kişilerin tutarlı olmak gibi bir çabaları yoktur. Önemli olan, tutarlı olmak değil çıkarlarıdır. Çıkarı elde etmek adına önceki söz ve davranışlarıyla çelişen işleri yapabilirler.
Ergenler:
Ergenlik dönemine giren gençler değişimin eşiğine gelmiş demektirler. Artık çocukluk bitmeye başlamış ve yetişkinliğe doğru ilk adım atılmıştır. Bu zamanda duygular inişli çıkışlıdır. Aynı genç bir gün çocuk gibi davranırken ertesi gün bir yetişkin gibi tepki verebilir. İnişli çıkışlı duygular arasında ergenin davranışlarında ve sözlerinde tutarsızlık görülebilir. Lakin bunları hoş görmek gerekir. Çünkü ergenler genellikle bunu bilinçli olarak değil de içinde bulundukları geçiş sürecinin bir sonucu olarak yaparlar.
Duyguları tarafından yönlendirilen
insanlar:
Bazı insanlar vardır ki, onlarda akıldan ziyade duygu hâkimdir. Karar verirken duyguları daha ağır basar. Duygular da anlık olaylara bağlı olarak değişebildiği için bu kişilerin davranışlarında ve sözlerinde de tutarsızlık görülebilir. Bu kişiler hayatta başarılı olabilmek için duygularını kontrol etmeyi öğrenmelidirler.
Özetle; hepimiz tutarlı görünmek için gayret ediyoruz, tutarlı görünmek bizi güvenilir kılıyor. Anne-baba arasındaki tutarlılık ise çocuk eğitiminde önemli bir rol oynuyor. Değişimle tutarlı olmak arasındaki ince çizgiye dikkat!
Değişime açık ve tutarlı bir hayat geçirmeniz dileği ile…

 

Mehmet Teber m.teber@yahoo.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız