Varoluşumuza Teğet Geçen Bilgi, Kişisel Gelişim Değildir

0
998

Geçtiğimiz sayıda ilk bölümünü paylaştığımız söyleşinin ikinci ve son bölümü yine ilginizi çekecek ve yolunuzu aydınlatacak önerilerle dolu. Burçin İvren mucizelerim@hotmail.com D.C.: Kendimi bu şekilde hayal etmemiştim. Ben lise dönemindeyken, gözde meslek mühendislikti ve mühendis olmayı düşünüyordum. Edebiyat öğretmenim Cahit Okurer bana bilim adamı olmak istemez misin, dedi. Öğretmenimin ilgisi, başka bir şekilde meslek seçimine açık olmama yol açtı. Cahit Okurer; 'Olur da psikolog olursan bu ülkenin eğitim sistemine katkı sağlarsın' dedi ve böylelikle psikolojiye doğru yönlendim.

 

 

Burçin: Başlangıç itibariyle, eğitim döneminizde kendiniz için gelecek adına neleri planlıyordunuz?
D.C.: Kendimi bu şekilde hayal etmemiştim. Ben lise dönemindeyken, gözde meslek mühendislikti ve mühendis olmayı düşünüyordum. Edebiyat öğretmenim Cahit Okurer bana bilim adamı olmak istemez misin, dedi. Öğretmenimin ilgisi, başka bir şekilde meslek seçimine açık olmama yol açtı. Cahit Okurer; 'Olur da psikolog olursan bu ülkenin eğitim sistemine katkı sağlarsın' dedi ve böylelikle psikolojiye doğru yönlendim. Ve ondan dolayı kendisini minnetle anıyorum.
Üniversitede ise içimde bir his vardı; "Benim üniversiteden sonra gitmem gerekir, bilim adamı olmam için yurt dışında doktora almam lazım" diye inanıyordum. Prof. Mümtaz Turhan, bana mutlaka İngilizceni ilerlet, okur yazar haline gel ve mümkünse doktoranı yurt dışında yap demişti. Ve çok şükür onu yapabildim. Yurt dışında doktora yapmanın bana çok önemli katkıları oldu.
Şu anda görüyorum ki bu alana ülkemizde çok büyük bir ihtiyaç var. Ben bu yolda öncülük yapmaya başladım ve birçok meslektaşım bu ihtiyacı gidermek amacıyla çalışmalarını sürdürmekte, ondan dolayı çok mutluyum.

Burçin: Ben şöyle düşünüyorum kişisel gelişim kitapları hakkında; bir ara patladılar, sonra tabiri caizse kopyala yapıştır içerikli bir sürü kitap ve bunları bize satan bir sürü yazar ortaya çıktı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
D. C.: Kesinlikle gözlemine katılıyorum. Kişinin kişisel gelişim sürecinden geçmiş olması lazım ki, bireysel yolculuğunu paylaşabilsin. Ben 4 yaşam alanı görüyorum Burçin. Bir tanesi bilgi. Bilgi nedir, doğuştan gelen bilgilerimiz var mı, bilgi bütün sorunlarımızı çözer mi, bilgi ile bilgi olmayan arasında temel fark ne? Bunlar çok önemli sorular. Felsefenin öbür alanı; var oluş alanı. İnsan nedir, insan olmak ne demektir, insan ile insan olmayan arasındaki temel fark nedir, insan her yerde ve her zaman insan mıdır, gelişmiş insan kimdir, gelişmemiş insan kimdir gibi sorular… İşte buna da "ontoloji" diyoruz. Bir de etik alanı var, eylemle doğru davranışı yapmak. Doğru davranış doğuştan mı gelir, sonradan mı karar verilir doğru davranış olduğuna?.. Bir de estetik anlamı var, güzel nedir gibi…
Şimdi burada kişisel gelişimi bir bilgi meselesi yaptığın zaman, var oluşuna dokunmuyor. Onun için var oluşuna teğet geçiyorsa herhangi bir bilgi, o zaman bu, gelişim değil. Ben farkındalık diye bir kavram geliştirdim. Farkındalık nedir? Var oluşunda özümsenmiş, davranışa yansıyabilen bilgi. Ne kadar bilgili olursan ol, arabanın direksiyonuna geçtiğin zaman, o bilgi özümsenmemiş ise (koordinasyon eksikse), süremezsin. Ama kaç model, motoru nasıl çalışır gibi bilgi içerikli soruların hepsini cevaplayabilirsin.
O nedenle, kişisel gelişimi bir bilgi hadisesi şeklinde görenlere şunu sormak lazım: Peki senin yaşamında ne oldu? Bilgiyi alıp aktarıyor; bakıyorsun, birçok yerde kendi yaşamı dökülüyor. O bakımdan psikoterapistlere giden insanlara diyorum ki, önce o insanın kendi yaşamına bakın. Mutlu mu, coşkulu mu, hayatı anlamlı mı? Değilse ilk fırsatta hayatı anlamlı bulan biri ile konuşmaya çalışın.

Burçin: Kendimize bir amaç belirlediğimizde, o amacın gerekliliğini yerine getirmek için bir sorumluluk altına giriyoruz. Ve bu, diğer insanlara oranla daha zorlu, daha mücadeleci bir yol seçmek anlamına geliyor. Ve bunu yapan kişi çok az. Ve kişiler amaçlarına genelde yalnız başına, yani manevi anlamda inanç desteği almadan başlıyorlar. Bu kişilere söylemek istedikleriniz nelerdir?
D. C.: Sizin gücünüz, ilişkileriniz kadardır. Onun için kişinin eğer gelecekle ilgili bir hedefi ve vizyonu varsa, önce bu vizyonun yüz vizyonu mu, can vizyonu mu olduğunun farkına varması lazım. (Kısaca; yüz vizyonu bizden beklenen, can vizyonu içimizden gelen) Can vizyonu ise, mutlaka, kendisi kadar olmasa bile, o can vizyonunu anlamlı bulacak, destekleyecek ilişkiler ağı oluşturmaya özen göstersin. Bu lise arkadaşı olabilir, teyzeniz olur… Ama mutlaka diğer insanlar ile bu yönde bir sohbet oluşturmaya özen gösterin. O sohbet içerisinde vizyonunu yavaş yavaş uygulamaya koysun. Yalnız başına yapmaya çalışmak çok yorucu ve anlamsız gelir.
Savaşçı kitabımda 4 tip insan olduğundan bahsediyorum. Bunlardan biri "avcı insan". Avcı insan neyi avlayacağını bilir. O yüzden kişi avcı olmalı ve kendi vizyonunu destekleyecek kişileri avlamalı. Bunun için iki şey lazım. Bir sabır, ikincisi pusu kurmak. Diyelim geliştiren kitaplar okuyan insanları bulacaksınız. Bir kitabevine gidip 3 hafta, 5 hafta pusu kurup bekleyeceksin.

Burçin: Bunu düşünmüştüm. İkinci el kitapları geri verirken arasına not iliştirip okuyan insanın bana geri dönebilmesini sağlamayı da…
D. C.: Evet. Müthiş bir şey. Baktın biri senin okuduğun kitaplar türünden okumaya doğru gidiyor, onunla iletişim kuracaksın. Böylelikle ilişkiler ağı içerisinde ruhun yavaş yavaş beslenmeye başlar ve güçlenirsin.

Burçin: Son olarak, kendi yaşam sürecinizde kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
D. C.: Benim için, şu anda farkında olmam ve bilinçli bir şekilde yolculuk yapıyor olmam önemli. Neler vermek istediğimin farkında olmam ve bu vermek istediğim şeyleri niçin vermek istediğimi bilmem önemli. Ve konferansıma gelen kişilerin bunu ciddiye alıp almadıklarını farkına varmam önemli.
Demek istediğim, yolculuğumun bilincinde olmam önemli. Bu sürecin benim için anlamlı olması, bakıyorum birçok insan için anlamlı. Birçok insan burada farkındalık kesesini zenginleştiriyor. Ve kendileriyle ilişkilerinde, dış yaşamla ilişkilerinde zenginleştikleri duygusu var. Bunların farkına varabildiğim için mutluyum.
Doğan Cüceloğlu'nun Resmi Web Sitesi: www.dogancuceloglu.net 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız