Evrendeki her şey Enerjidir!

0
2900

Benzer, benzeri çeker!
Evrendeki her şey Enerjidir!

Bildiğiniz gibi; bize okul hayatımız boyunca öğretilen şey; “maddenin yapı taşı atomdur” cümlesiydi. Evet bu kesinlikle doğru. Fakat bilim sınır tanımıyor ve asla elindekiyle yetinmiyor.

Madde atomlardan oluşur. Peki, atom neyden oluşuyor? Cevaplarınızı duyar gibiyim. Nötronlar, protonlar, çekirdek. Peki çekirdeğin içinde ne var? İşte bu sorunun cevabı insanları çok şaşırttı. Çekirdeğin içinde “Kuark” denen enerjiler var. Bu enerjiler ise sürekli titreşim halinde ve belirli frekanslar halinde sinyaller gönderiyor.

Aslında madde olarak gördüğümüz katı cisimler tamamıyla enerjiden oluşuyor. Evet, biz aslında enerji denizinde yüzüyoruz. Evrende her şey enerjidir ve her enerji kendisine benzeyen diğer enerjileri çeker.

Çekim yasası evrenin en temel yasalarından biridir. Evrende makro düzeyde gezegenler, yıldızlar birbirini çeker, mikro düzeyde ise bir atomun yapısında atomun çekirdeği elektronlara çok hassas bir çekim gücü uygular ve çekim gücü sayesinde atom dağılmadan var olabilir. Evrenin her biriminde çekim gücü vardır ve şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu yasa olmasaydı evren var olmazdı.

Kuantum fizikçileri evrendeki her şey enerjiden oluştuğunu kanıtladı. Maddenin en küçük birimi enerjidir. Peki, çekim yasasının bu enerji kavramı ile ilişkisi ne? Şimdi onu açıklayalım. İnsan beyni bir gün içinde 60.000 tane düşünce üretebilmektedir. Bu düşüncelerin hepsi bir frekansa sahiptir. Yani diğer bir deyişle düşüncelerimiz somutlaşır. İstediğimiz cisim enerjiden oluşur ve bir frekans yayar; düşüncelerimiz de bir frekans yayar. Bu iki frekans mutlaka evrende birbirini çekecektir.

Çekim yasası; “benzer, benzeri çeker” şeklindeki sloganı her şeyi özetliyor. İnsan dev bir mıknatıs gibidir. Düşüncelerimiz ile evrene sürekli mesaj gönderiyoruz. Bu düşünceler belirli bir frekansta enerjiye dönüşüyor. Bu frekans gidip kendine en çok benzeyen frekans ile örtüşüyor. Böylece düşündüğümüz şey her ne ise bize doğru yaklaşıyor. Örneğin, araba sahibi olmak istiyoruz. İstediğimiz bu arabanın yaydığı bir frekans var. Bizim düşüncelerimizin de belli bir frekansı var. İşte bu iki frekans evrende birbiri ile buluşuyor. Sorun şu ki; insanların birçoğu istemediği şeyleri düşünür! Sonra da neden bütün olumsuzlukların tekrar tekrar başlarına geldiğini merak ederler.

Başınıza gelen ve gelecek her şeyin sebebi kendinizsiniz!

Bu tesbiti tuhaf bulabilirsiniz, ama bu riski göze alıyor ve sizi Çekim Yasası ile tanışmaya davet ediyorum.

İçimize dönüp, hayatın manevi taraflarıyla ilgilenmeye başladıkça, bu konulardan konuşanlar arasında sıkça duyduğumuz bazı kelimeler ve kelime grupları olduğunu fark ederiz: Enerji, negatif ve pozitif enerji, olumlu düşünce, iyiliği çağırmak gibi…

Tam bir kişiyi düşünürken o kişiden telefon aldığınız oldu mu?,..

..doğru zamanda doğru yerde oldunuz mu?,..

..hayatınızda tesadüflerin yeri çok mu?,..

..tekrar tekrar aynı hataları yapıyor musunuz?

Çekim Yasası istenileni de istenmeyeni de hayatımıza çeker. Bunu bilmeseniz bile şu kavramları bilirsiniz: Şans/şanssızlık, kader, tesadüf, karma, denk düşmek, yürekten istedim oldu, her şeyin rast gitmesi.

Çekim Yasası, enerji yasasıdır. Ve biz enerji kelimesini hayatımızda sık sık kullanırız; “Bu kişinin enerjisi iyi. Enerjimiz uydu”, “negatif enerji aldım” gibi.

Kendimizi mutlu, heyecanlı, başarılı hissettiğimizde etrafa pozitif enerji yayarız. Oysa kendimizi üzgün, kızgın, yalnız, incinmiş hissettiğimizde etrafımıza da negatif enerji yayarız. Gözlerimizdeki ışık söner. Bu ruh hali uzun sürerse, hayatımızda her şeyin ters gitmesinden yakınırız.

Hayatınızı değiştirmek kendi elinizde!

Dünyada henüz çok az sayıda insan, çekim yasası gücünün bilincinde. Bu insanlar kendi realitelerinde bir nevi cenneti yaratırken, biz onlara şaşkınlıkla bakıyoruz, onlara “şanslı” diyoruz.

Çoğumuz spiritüel öğretilere burun kıvırıyor. Ancak gerçek spiritüellik, evrenin yasalarını bilerek, bu yasalara göre uygun yaşamak ve hayatın realitesinin yaratıcısının kendin olduğunun idrakına varmaktır. Bu konuda uyananların sayısı her geçen gün artıyor.

Çekim yasası, düşüncenin yaratıcı gücünün kullanımıyla ilgilidir. Bu yasa, dikkatinizi neye yöneltirseniz, onu kendinize çekeceğinizi ifade eder. Bilincimizde ve bilinçaltımızda ne tür düşünceler ve inançlar var ise, bu inançlara uygun deneyimleri hayatımıza çekeriz

Unutmayın, düşüncelerimizden kendimiz sorumluyuz. Her şikayet evrene verilmiş bir emirdir. İnançlarımız, bağlandığımız düşüncelerimizdir. Dünkü düşüncelerimiz ile, bugünümüzü inşa ettik.

Çekim yasası sizin bir şeyi iyi ya da kötü algılamanızla veya olmasını isteyip istememenizle ilgilenmez! Sadece odaklandığını düşüncelerinize cevap verir. Eğer kendinizi kötü hissediyorsanız, yolladığınız sinyal budur: “Kendimi çok kötü hissediyorum.” Bu durumda ruh haliniz tamamen kötü bir hale bürünecektir. Çekim yasası: “Neyi düşünür ya da odaklanırsan, onu alırsın” der. Eğer bir şeyden hoşlanmıyorsan ve sürekli yakınıyorsan; yakındığını sana daha çok yaklaştırır. Yada olaylara karşı pozitif bir bakış açımız var ise; pozitif kişi, olay ya da durumları kendimize çekebiliriz. En çok hasta olanlar, hastalıktan en çok bahsedendir. Bolluktan en çok bahsedenler ise bolluk içindedir. Çekim yasası her yerde. Peki, siz şu an neyi kendinize doğru çekiyorsunuz?

Ne ekerseniz, onu biçersiniz. Düşüncelerini değiştirirsen, hayatını da değiştirirsin. Düşüncelerini değiştirirsen, bakış açını değiştirirsin. Sahip olduğun bakış açısı, yaşam kaliteni belirler.

 

Yaşam Enerjimizi Artırmanın Yolları

Huzurlu, keyifli, mutlu, coşkulu bir hayat yaşamak için; yaşam enerjimize sahip çıkmayı ve mükemmel kullanmayı öğrenmeliyiz. Bazı günler sabah uyandığımızda içimiz kıpır kıpırdır ve coşku doludur. Aslında bunun olmasını sağlayacak herhangi bir sebepte yoktur. Ama biz çok mutluyuzdur. Böyle günlerde işyerindeki sıkıntı, trafik, yada herhangi bir tartışma bizi yıldıramaz, sinirlendiremez, üzemez, dertlendiremez. Böyle başladığımız günlerde kendimizi adeta Süpermen gibi hissederiz. Güzel olaylar neşemize neşe katarken, sıkıntılı olayları optimum şekilde egale ederiz. İçimizdeki bu güç, hissettiğimiz sevinç ve duygu yoğunluğu; yaşam enerjisinin ta kendisidir. “Bugün çok enerji doluyum.” “Kendimi çok enerjik hissediyorum.” “Bugün bomba gibiyim.” Hepimiz yukarıdaki kelimeleri kullanmışsınızdır. Peki nedir bu hissettiğimiz enerji? Nereden geldi? İçimize nasıl girdi? Neden kendimizi hep böyle hissetmiyoruz? Türkçe Ki, Çince Chi, Sanskritce’de Prana, Parapsikoloji alanında ise Psi enerjisi olarak adlandırılan bu enerji, fiziksel bedenin çok ötesinde bir enerjidir. Fizik kanunlarıyla açıklanamayan, tanımlanamayan bu enerjinin beyne bağlı bir enerji değil, bütünsel varlığımıza ait bir enerji olduğu ve yayıldığı iddia edilmektedir. Bu enerjinin fiziksel duyularımızla algılanmamasına rağmen bir duyu-üstü yeteneğimizle varlığının hissedildiği söylenir. Bu fiziksel olmayan enerji zihin tarafından yoğunlaştırılıp, yönlendirilebilir. Etrafımızdaki insanlardan o günkü duruşlarından bu enerjiye ne kadar sahip olduklarını anlayabiliriz. Kişiler vardır, bazı günler ışık saçar, o zaman bu insanlar yaşam sevinci ile doludurlar. Böyle insanlara çekilmemiz, yakın olmak isteyişimiz bundandır.

Bilinçli afirmasyon (doğrulama) düşünce eğitimidir. Okullarda bize “Zihin Bilimi öğretilmiyor, ancak yaşam okulu eğitimlerimizde verdiğimiz eğitim, Zihin Bilimi eğitiminin ta kendisidir. Bu eğitimin, yarın’ın toplumunda tüm okulların müfredatında yer alacağına inanıyorum. Okullarda meslek eğitiminin yanı sıra, “Yaşam Sanatı” öğretilirse meslekler de hayat da daha doyumlu hale gelir.

Peki Çekim Yasası’nı nasıl kullanacağız?

Çekim Yasası, üç temel yasanın bileşimidir!

1. Etki-Tepki yasası (karşılıklılık yasası)
2. Şükran yasası
3. Sevgi yasası

Bunları ve açılımlarını tek tek araştırmak için, piyasada bulabileceğiniz bir çok spirituel kitaplardan yararlanabilirsiniz. Ancak ille ki bu bilgileri elde etmeniz gerekmez, burada anlatılanları, tatbike geçirebilirseniz hayatınzda birçok şey değişebilir.

Amacım, sizi kendi realitenizi yaratmaya çağırmak, bunun için yapmanız gerekenler şunlar; Ne istediğinizi önce tesbit ederek not alın, sonra aldığınız notları gözden geçirin. Her isteği tarif etmek için, yalnız bir kaç cümle kullanın, yani isteğinizi minimum kelimelerle somutlaştırın.

Bu konuyu öneminden dolayı biraz açmak gerekirse, şöyle bir misal verebilirim;

Bildiğiniz gibi büyük reklam şirketleri, insanların dikkatlerini bir ürüne, bir hizmete, belirli bir düşünceye yöneltmek veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacı ile, reklamlara devasa paralar harcamaktadır. En iyi reklam kurgusu, içeriliği her ne kadar karmaşık da olsa, bir slogan haline getirilebilendir. İnsanlar bu sloganı duyduğunda, hangi şeyden bahsedildiğini hemen anlar.

Evrene gönderilen istek Enerjileri de aynı bu şekilde olmalı, kısa, az ve öz.

Ayrıca “ben hastalanmak istemiyorum” yerine, “sağlıklıyım”, ben istiyorum” yerine, “huzurlu ve mutluyum” demeniz gerekiyor. Yani sağlık durumunuz çok iyi imiş ve hayatınızda vuku buuyor gibi bir tavır ve inanış sergilemeniz gerekli. Burada Şükran yasası devreye giriyor.

Zira evrende “zaman” diye bir şey yok, zaman yalnız maddiyatta mevcuttur. Varlıkta herşey, herzaman, şimdide, an’da vukuu buluyor. Bu yüzden geçmiş ve gelecekten söz ettiğimizde, evren bunu yanlış algılamaktadır. Zaten insanlık bu konuyu kavramış olsaydı, şimdi çok daha iyi bir dünyada yaşayacaktı.

Düşündüğünüz ve hayatınızda var olmasını istediğiniz her ne ise, bu enerji vibrasyonunuzu yükseltin (yoğunlaştırın), böylece aksiyona geçmesini sağlayın.

Konu ile ilgili “İste ve olsun” prensibini formüle eden ve etraflıca anlatan Nil gün imzalı “Hayatın büyük sırrı: Çekim yasası”, “Secret” veya “Eckhart Tolle”nin Kitaplarını satın alıp okuyabilirsiniz.

 

Kaynak: infethiye.net

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız