Batı Karadeniz’in Yükselen Yıldızı: Bülent Ecevit Üniversitesi

0
1032

Prof. Dr. Mahmut ÖZER ile 1999 yılında, Tokat MYO Elektrik Bölümünü kazandığımda hocamız olunca tanışmıştım. Mahmut Hoca herkesten daha sevecen, gerektiği zaman öğrencisi ile mesafeli ama öğrencisini anlayan, empati yapan ve sevgisini gözleri ile ifade eden bir insandı. Biz okulu tamamladığımızda doktorasını başarı ile bitirerek Zonguldak Karaelmas Üniversitesine geçmişti. Ben zaten MYO da hocamız iken “Mahmut Hoca oldukça donanımlı hoca neden bir Fakültede hoca değil de MYO da?” diye sorardım. Zonguldak‘a geçince “İşte hocamız gerçek yerini buldu!” demiştim içimden.

Mahmut Hoca rektör olunca 2010 yılında, o zaman Tokat’ta tüm öğrencileri gibi bizde sevinmiştik.

Üniversitelere konuşma davetleri aldığım zamanlarda, bana çevreden “Her yere gidiyorsun da, hocan olan Mahmut Özer’in Üniversitesinde konuşmaya neden gitmiyorsun?” diye sitem ederdi çevremizdeki insanlar. Ben de her seferinde “Davet olursa gideriz.” diyordum.

Beklenen davet Üniversitenin Basın Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer tarafından geçen yıl yapıldı. Çeşitli maniler çıkınca uzun zaman gidemedik. Geçen hafta fırsat çıkınca yollara düştük.

Zonguldak’a hiç gitmemiştim ve Mahmut Hocamızın Üniversiteyi ne kadar geliştirdiğini hep duyar; merak ederdim. Prof. Dr. Mahmut Özer’in babası, komşum Halil Özer hocamız her fırsatta anlatınca merakımız da daha çok artardı.

Zonguldak’tan Tokat’a direkt Tokat Yıldızı gündüz seferi var Sivas-Ereğli arasında her gün gündüz karşılıklı sefer var. Hasan Özer’in bizi almak üzere araba gönderme ısrarını ise kabul edemezdik. Hem dostlarla buluşacaktım hem de otobüsle giderek sabah erkenden Zonguldak’ta günün uyanışını seyretmek istiyordum.

Önce Ankara’ya uğrayarak eski dostları ziyaret edelim dedik. Daha önce Tokat’ta öğrenci olarak bulunan Ender Saka, Öğretmen olarak bulunan Kenan Göç ile Bağımsız Eğitim Sen Genel Başkanı Abdullah Soy’u ziyaret ederek iyi niyet dileklerimizi ilettik. İşitme engelli Onur İpek dostumuzla saatler süren sohbetten sonra gece yarısı Zonguldak’a geçtik.

Erken saatlerde Zonguldak sokaklarında kimse olmadığı zaman gezmek gerçekten heyecan verici idi. Tereyağlı iri taneli işkembe çorbası içmek, sonrasında da sokaklarda gezmek ve temiz Karadeniz havasını solumak heyecan verici… Gün ışımaya başlayınca Zonguldak’ın güzellikleri de ortaya çıkmaya başlıyor. Sabah, yeni açılan çayevlerinde ilk çayı içerek kampüse giden otobüslere bindik. Kampüsün en üst kısmında Rektörlük binası var. Rektörlüğün önündeki alanda birkaç bina… İnsan kampüsü buradan ibaret sanıyor. Sonra alanı biraz geçince aşağı doğru Kampüsün bütün güzelliği ve Karadeniz uzanıyor. Ağaçlar arasında, şehir içinde şehir sanki Kampüs.

Sabah Rektörlükte mesai başlaması ile Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun hocamız  (Tokat MYO’dan Fizik Hocam) ile karşılaşıyor ve yıllar sonra bir araya gelmenin hasreti ile kucaklaşıyorduk. Daha sonra Genel Sekreter Yardımcısı ve 1995 yılında Gaziosmanpaşa Üniversitesinde çalışırken iş arkadaşımız olan Osman Demir’in odasına geçerek yıllar sonra buluşmanın sevinci ile Tokat muhabbetine daldık. Ona kitaplarımızı ve kişisel gelişim dergileri takdim ederken, Basın Müdürü Yard. Doç. Dr. Hasan Özer geldiler. Sohbet ettik. Tokat’ta Edebiyat okuyan ve şiir sever bir akademisyen olan Hasan Hoca şiirlerimizi okumak istedi. Ona kitaplarımızda yer alan şiirlerimizi takdim ettik.

Konukevine geçerek bir süre dinlendik ve beraber sunum yapacağımız Adem Özbay’ı bekledik. Zonguldak Çaycuma doğumlu olan Adem Özbay, Zonguldaklı olmasına rağmen, Üniversiteden hiç konuşma daveti almamış. Bu duruma oradakiler de şaşırdılar. Bundan sonra daha sıkı iletişimde olmak istediklerini söylediler. Üniversite Kütüphanesinde Adem Özbay’ın çıkardığı Kişisel Gelişim Dergi ve kitaplarının bulunmasının faydasından söz edildi.

Daha sonra konuşma yapacağımız Tahir Karauğuz Konferans Salonu’na geçtik. Bülent Ecevit Üniversitesinin rektörleri gibi bilinçli olan gençleri toplanmışlardı. Adem Özbay hayal kurmaktan,  hedef belirlemeye; hedef belirlemekten onlara ulaşmaya kadar pek çok konuda hayatından örnekler verdi, söz alanlara kitaplarından hediye etti.  Ben de engelleri aşmaktan söz ettim.”Engelleri Aşanlar” kitabımda yer alan hayat hikâyelerini anlattım. Soru soranlara kalemler verdim.  En güzel soruları Adem Özbay seçti ve en güzel soru soran 5 öğrenciye “Engelleri Aşanlar” kitabımdan hediye ettim. İşitme engelli babası olan bir öğrenci babası ile daha fazla empati yapacağını söylerken, hayatın zor olmadığını ona anlatacağını söyledi.  Memnun olduk. Amacımız da engellilere özgüven aşılamak ve toplumun engelli bakış açısını değiştirmek olduğundan bu tutum bizi fazlasıyla memnun ve mutlu etti.

Daha sonra senelerdir görmediğimiz Mahmut Hocamızı ziyaret ederek “Engelleri Aşanlar” kitabımızı armağan ettik. Bizim kitap yayımladığımızı bilmeyen Mahmut Hoca kendisine kitabımızı takdim edince duygulandı. Bizlere Üniversitenin hediyelerini takdim ederken MYO’da okuduğumuz zamandan bu yana, 14 seneden sonra tekrar görüşmekten memnun olduğunu ve öğrencilerin kişisel gelişimlerine büyük önem veren bir Üniversite olarak bu konuda kitaplar ve dergiler yayımlayan, üstelik Zonguldaklı olan Adem Özbay’ı bunca sene tanıyamamış olmaktan duydukları şaşkınlığı ve üzüntüyü de belirterek bundan sonra birlikte daha güzel çalışmalar imza atacaklarını söyledi.

Rektörü ziyaretimizden sonra Adem Özbay, çok özlediği köyünü ziyaret etmek üzere ayrılırken bizler de kampüsü gezmeye çıktık.

Mahmut Hoca sayesinde kampüs epeyce gelişmiş. “Kampüsün Sesi” gazetesi 4 yıldır düzenli bir biçimde yayımlanmakta ve 22. sayısı da özel sayı olarak çıkmış.

2010’da 16.746 öğrencisi olan Üniversite’de öğrenci sayısı yüzde 70 oranında artışla 28.491’e ulaşmış. Yüksek lisans yapan öğrenci sayısı 2,8 kat; doktora yapan öğrenci sayısı da tam 3 kat artmış.

Farabi yapan öğrenci sayısı 3,7 kat; Erasmus öğrenci sayısı ise 6,2 kat artış göstermiş.

Japonya’dan bile misafir Öğretim üyesi var Üniversitenin…

Üniversitenin 2010’da 9 ülkeden 43 yabancı öğrencisi varken, 2014’te 52 ülkeden 961 yabancı öğrenci başvuru yapmış.

Üniversite kütüphane kurmaya büyük önem veriyor ve 11yerleşkesinde 11 kütüphanesi var. İlçe MYO’larda bile kütüphane kurulmasına çok önem veriyor Mahmut Hoca, okumayı çok seven bir insan olarak. 2010’da Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesi’nde 36.252 kitap bulunurken, bugün tam 63.989 kitap bulunuyor.

Biz gece gezdiğimiz kütüphanenin tıklım tıklım dolu olduğunu ve 24 saat açık olduğunu gördük. Öğrencilere gece 12’den 03.00’e kadar ücretsiz çorba ikram ediliyor.  Sıcak çorba ile karınlarını doyuran öğrencilerin çoğu kütüphanede sabahlıyorlar. Kütüphane adeta ikinci evleri olmuş. Kütüphanede açık ve kapalı kafe de var.

Radyo Karaelmas  Merkezi kütüphanenin hemen yanında bulunuyor. Orasını da ziyaret ettik. Radyo sorumlusu  Ceyda  Cura  hanım  çok güleryüzlü  insan. Bizlere çay ikram etti. Bu arada canlı yayında  Hastane  Baş Hekim Yardımcısı   dinleyicileri aydınlatmaktaydı. Radyo Televizyon Bölümü öğrencileri de  Üniversitelerinde  öğrendiklerini uygulamanın   sevincini yaşıyorlardı. Onlar da  en az hocaları  kadar  güler yüzlü insanlardı.

Üniversiteyi gezerken dikkat ettim. Her tesise bir insanın adı verilmiş neredeyse.

Konuşma yaptığımız  “Tahir Karauğuz Konferans Salonu”na neden bu ismi verildiğini araştırınca Tahir Karauğuz’un Zonguldak’ın ilk gazetecisi olduğunu öğrendik. Tahir Karauğuz adına Üniversite müze de açmış ve Milli Mücadele yıllarında yazdığı yazılar ile büyük katkı sağlayan bu gazetecinin adını konferans salonuna vererek ölümsüzleştirmek istemişler.

Nizamettin Velioğlu Acil Servisi, Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesi, Tahir Karauğuz Konferans Salonu, Hacı Mevlüt ve Hacı Sabahat Hamzaoğlu Okul Öncesi Eğitim Merkezi gibi isimler kampüste rastladığımız ve Mahmut Hoca’nın Zonguldak’a hizmet edenlere vefasını gösterdiği birer örnek aslında.

Üniversitede son 4 yılda hoca sayısı da oldukça artmış. 2010’da 41 olan profesör sayısı 2014’te 83’e; 58 olan doçent sayısı ise 2014’te 100’e ulaşmış. Yardımcı doçent sayısı da 2010 yılında 202 iken 313’e yükselmiş. Tüm bunlar okulun eğitim kalitesine büyük katkı sağlamış.

Bunun yanında araştırma görevlisi sayısı da büyük oranda yükseliş göstermiş. 278 olan 2010’daki araştırma görevlisi sayısı, 2014’te 339’a yükselmiş. Okutman sayısı 88’den 94’e, uzman sayısı ise 7’den 19’a yükselmiş. Öğretim görevlisi sayısı 142’den 159’a terfi etmiş.

22.000 olan dünyadaki toplam Üniversite sayısında, bilimsel sıralamada 5669. sıradan Temmuz 2014 itibarıyla 1495. sıraya yükselmiş Bülent Ecevit Üniversitesi. Ülkemizdeki Üniversite sıralamasında ise 77. Sıradan 2014 Temmuz ayında 26. sıraya sıçrama yapmış.

Fakülte dergileri, bilimsel dergiler ve Bülent Ecevit Üniversitesi Yayınevi Bilimsel toplantıları kitap haline getirerek ilgili yerlere ulaştırıyor.

“Engelsiz Üniversite” ile engelli öğrenci ve hocalara kolaylıklar sağlanıyor. Bu aşamada bizim de Engelli yazar olarak davetimizi gerçekleştirerek engellilerin de güzel konuşmalar yapabileceğini ve kitaplar yazabileceğini öğrencilere gösterdiler. Engellilere verilen bu değer Üniversiteye artı değer demek.

Aslında Bülent Ecevit Üniversitesini anlatmak için kitap yazmak lazım.  Biz sadece 1 günde gördüklerimizin sadece birkaç tanesini yazabildik.

Konukevinde Devrek  MYO  Müdürü Sefa  Kocabaş   ile tanıştık. Okul  kütüphanesine  verilmek üzere  “ Engelleri Aşanlar” kitabımızı  hediye ettik. Dergiler verdik.

Sabah Osman Demir ve Basın Müdürü Hasan Özer bizleri terminale bırakarak yolcu ettiler.

Döndükten sonra öğrencilerden Hacer Mayda ile Fatma Demirer sosyal medya aracılığı ile bize ulaşarak teşekkür ettiklerini, pek çok arkadaşlarının vize haftası olması dolayısı ile konferansa gelemediklerini ve 2. dönem daha büyük bir konferansta bizleri kampüste görmek istediklerini anlattılar. Kendilerine teşekkür ederiz.

 

Bizi çok sıcak karşılayan Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer’e, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun’a, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer ve Genel Sekreter Yardımcısı Osman Demir’e çok teşekkür ederiz.

*

Turan Yalçın

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız