Bilim insanları son yıllarda artan kronik hastalıkların sebeplerinden biri olarak burun nefesi yerine ağız nefesinin kullanılmaya başlanması olduğunu söylüyor. Burundan nefes alındığında havanın izlediği yol ve vücutta işlenme biçimi aslında pek çok olumlu etkiyi bir arada yaratıyor. Ağızdan nefes alındığında ise bu kusursuz güzergâh bozularak, pek çok bedensel ve ruhsal hastalığa zemin hazırlıyor.
Burun Nefesi ile İyileşme
Modern dünya insanı, bundan yüz yıl öncesine göre üç kat daha fazla nefes alıp veriyor ama yine de bedensel sağlık dengesini kuramıyor. Burun yerine ağızdan nefes alınması sebebiyle otonom sisteme ait pek çok parça düzgün aktive olamayarak tembelleşiyor ve bu nedenle insanoğlu aslında kendini yenilenmek ve hayatta kalmak üzerine kurgulanmış bedenini bu mucizevi işlevinden uzaklaştırıyor. Nefeste Saklı Hayat kitabının yazarı ve Yükselen Çağ Wellbeing Merkezi’nin Kurucusu Ebru Şinik, beden, zihin ve ruh sağlığı için burun nefesinin yeniden hayatımıza girmesinin şart olduğunun altını çizerek, “Burun koku alma organımızdır denir. İlkokul sıralarında öğrendiğimiz bir bilgi bu, evet ama eksik bir bilgi… Koku almak burnun görevlerinden sadece biri; oysa burun aslında yaşam enerjimizi sağlayan ana duyumuzdur ve bu sayede fizyolojimizdeki tüm sistemleri dengeleyerek, randımanlı çalışmasını sağlar . Doğru burun nefesi almak bağışıklık sistemimizi güçlendirerek, bizi pek çok hastalıktan tek başına koruyabilir” diyor.
Nefes almak için yaratılmış organımız burnumuzdur. Gündelik hayatımızda konuşmadığımız, şarkı söylemediğimiz, tempolu bir fiziksel aktivitede bulunmadığımız ve aksi belirtilen kontrollü bir nefes tekniği uygulamadığımız sürece sadece burnumuzdan nefes alıp vermeliyiz. Bunun fizyolojimiz açısından birçok tıbbi ve bilimsel sebebi bulunuyor.
Mikroplardan Korur ve Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: Ağzımızdan nefes alıp verdiğimiz zaman, burnun içinde yapılan havanın temizlenme ve nemlendirilmesi sürecini pas geçmiş oluruz. Oysa burun vücudumuz için eşsiz bir savunma bariyeridir. Ağızdan nefes aldığımızda içimize çektiğimiz hava işlem görmeden doğruca akciğerlerimize ulaşır. Bu da havada bulunan pek çok mikrop ve partikülün bedenimize girmesi demektir. Oysa burundan alınan nefes filtrelenir, işlenir ve ısısı dengelenerek ciğerlerimize ulaşır. Burun, soluduğumuz havayla birlikte gelen tozu, bakterileri, alerji sebebi olan polenleri, uçuşan parazitleri, muhtelif mantarları ve diğer milyarlarca maddeyi analiz edip süzerek, akciğerlere geçişini engeller ve içindeki reseptörler de toz, polen, zararlı mikropartiküller vb. zararlı uyaranlar ile uyarılıp koruyucu refleksimiz hapşırığın oluşmasını sağlar.
Metabolizmayı Hızlandırır: Burundan alınıp verilen her nefes vücut tarafından birçok işlemden geçirildiği için metabolizmayı hızlandırır, dolayısıyla daha çok kalori harcatır ve canlandıran bu nefes alışkanlığı ile beden sürekli olarak randımanlı çalışmaya devam eder.
Fiziksel ve Zihinsel Dengeyi Sağlar: Bedenimiz hayatta kalmak, beyin ve kalbi sağlıklı bir şekilde çalıştırabilmek için hayati önem taşıyan bir moleküle ihtiyaç duyar. Nitrik oksit adlı bu molekül yatakları bedenimizde en çok sinüslerde yer alır. Burnumuzdan her nefes alıp verdiğimizde burun içi kılları titreşir ve diplerinden nitrik oksit molekülü salgılanır. Gerçek bir haberci olan nitrik oksit, salgılandığı andan itibaren hayati sistemlerimize şu mesajı iletir, “Regüle ol, dengeye gir, düzenli çalış, randımanlı çalış.”
Yüksek Tansiyonu Dengeler: Fiziksel ve zihinsel olarak rahatlama sağlayan en önemli stres yönetimi araçlarından olan burun nefes egzersizleri, damarları açma özelliğiyle yüksek tansiyon hastalarına iyi gelmektedir.
Koku Duyumuzun Sağlıklı Çalışmasını Sağlar: Ebru Şinik koku duyumuzun önemiyle ilgili olarak “Koku duyusu limbik sistemle doğrudan bağlantısı olan tek duyumuzdur diyor ve ekliyor, “Limbik sistem, beynin iki lobunu birleştiren bir köprü gibidir ve öğrenme, hafıza, korku, sevinç gibi davranış fonksiyonlarımızı yönetir. Kısacası ne kadar çok burun nefesi alırsak o kadar koku ile temas ederiz ve bu sayede limbik sistemimiz sürekli canlı kalarak bizi sağlıklı tepkilere ve davranışlara yöneltir.”
*
Hazırlayan:
Serda Kranda Kapucuoğlu
serda@buyukharfler.com