MO SHAPIRO VE1 HAFTALIK NLP ÇALIŞMA PROGRAMI

0
756

 

 

 

Mo Shapiro’nun Hazırladığı 1 Haftalık NLP Programını yaşamınıza uygulayarak istediğiniz hedefleri doğru belirleyebilecek ve planlayabileceksiniz. Sizi engelleyen inaçlarınızı değiştirerek başarılı olacaksınız, ilişki ve iletişim sorunlarınızın üstesinden geleceksiniz. Bilgiyi kullanarak başkalarına yardımcı olabileceksiniz. NLP önce sizi değiştirecek ve sonra sizin aracılığınızla başkalarını değiştirecek. Motivasyonuzun her gün biraz daha arttığını göreceksiniz.

 

 

 

Pazar günü için hazırlanan derslerin sonunda NLP hakkında genel bir görüş sahibi olacaksınız. NLP’nin başlıca ilkelerini ve önvarsayımlarını öğreneceksiniz. Günün sonunda ulaşılmak istediğiniz ‘Sonuçları’ ve başarmak istediğiniz ‘Hedefleri’ doğru belirleyerek, NLP haftasının sonraki günlerini nasıl organize etmek istediğinizi planlayabileceksiniz.

 

SONUÇ / HEDEF BELİRLEME SORULARI

 

Bir Sonuç/Hedef belirlemeye çalıştığınızda, aşağıdaki soruları cevaplandırmakla işe başlayın.

 

Bu sürece girdiğinizde, belki de bütün kriterleri karşılayamadığınızı göreceksiniz. Kendinizi mutlu hissedene kadar üstlerinde çalışmayı sürdürün. NLP tekerleğinin dingil çivisi budur. Başarılı olmanız için ihtiyacınız olan temelleri size kazandıracaktır.

 

1. Olumlu olmalı. Ne istiyorsunuz? Ne olmasını isterdiniz?

2. Ayrıntılı olmalı. Nerede, kim, ne zaman, ne ve nasıl yaptı?

3. Açıkça görülmeli. İstediğiniz şey gerçekleşmiş gibi hayal kurduğunuzda ne görüyorsunuz, ne duyuyorsunuz ve ne hissediyorsunuz?

4. Size ait olmalı. Kimin sonucu ya da hedefi bu? Sizin bunun içindeki payınız ne?

5. Yaşam üslubunuza uygun olmalı. Ne kadar istiyorsunuz bunun gerçekleşmesini?

6. Yaşamınızın diğer yönleriyle uygunluk içinde mi?

6. Sizin kaynaklarınız kullanılmalı. Daha önce kaynaklarınızın hangilerini kullandınız ve hangilerini dışarıdan elde edebilirsiniz? Hangilerine ihtiyacınız var?”

 

 

 

 

Pazartesi günü için hazırlanan derslerin sonunda, sizi güçlendiren ‘İnançları’ açıklık içinde görmeye ve sizi ‘Kısıtlayan İnançları’ değiştirmeye ya da bırakmaya başlayacaksınız. Üç Algısal Duruşu kullanarak ilişkilerinizde daha ‘Etkili’ olmayı başaracaksınız.

 

ALGISAL DURUŞ ALMAK

 

Başkalarıyla ilişkilerinizde etkili olmanızı sağlayacak güçlü bir Yol vardır.

Bu da onların davranış biçimleriyle ve tercihlerini nasıl yaptıklarıyla ilgili bilgilerinizi genişletmenizdir.

 

NLP bu konuda pratik bir çözüm bularak ‘Algısal Duruş Alma’ tekniğini geliştirmiştir.

Bir iletişim sırasında çözümsüz bir noktaya geldiğinizde, kendinize yeni bir fırsat yaratmak için sözel ve bedensel olarak aldığınız ‘Duruşu’ değiştirebilirsiniz. Buna bazen ‘Yeniden Başlamak’ denir. Eğer karşınızdaki insanların düşünme biçimlerini ve davranışlarının arkasındaki olumlu niyetleri anlayabilirseniz, ek bir bilgi elde eder ve ilerleyebilirsiniz.

 

Üç temel Algısal Duruş vardır.

 

1. Birinci Algısal Duruş: Kendinizden Bakış

Bu sizin kendi gerçekliğinizdir.

O anda orada varolan durumu nasıl gördüğünüz, nasıl duyduğunuz ve neler hissettiğinizle ilgilidir. Sizin için neler olduğunun, sizin için bu durumun ne ifade ettiğinin terimleriyle düşünür ve hissedersiniz.

 

2. İkinci Algısal Duruş: Ötekinden Bakış

Bu sizin karşınızdaki insanın gerçekliğidir.

O anda orada varolan durumu o kişinin nasıl gördüğü, nasıl duyduğu ve neler hissettiğiyle ilgilidir. Onun nasıl etkilendiğiyle ilgidir.

 

3. Üçüncü Algısal Duruş: Gözlemci Olarak Bakış

Bu bağımsız gözlemcinin gerçekliğidir.

O anda orada varolan durumun içinde olmayan, o duruma karışmamış birisine, durumun nasıl göründüğünün gerçekliğidir. Her iki tarafın karşılıklı etkileşimini gözlemleyerek ve her birinin kişisel duygularını deneylemeye gerek kalmadan bakabilirsiniz.

 

Şirketlerde çalışırken, üretim ya da servis kısmında çalışıyor ve kendinizi fena halde işinize kaptırmış olabilirsiniz (birinci algısal duruş, sizin zihinsel haritanız!..). Yine de çabalarınızın en üretken şekilde kanalize olup olmadığını bilemiyor olabilirsiniz. Eğer servis bölümünde çalışıyorsanız, birçok müşterinizin sizin servis hizmetlerinizle ilgili kendi düşünceleri olabilir. İkinci algısal duruşu kullanarak onların zihinsel haritalarını görebilir ve düşüncelerini sezebilirsiniz. Kendinize şunu sorabilirsiniz: “Eğer bu müşterilerin yerinde ben olsaydım, teslimat zamanları ve teslimatın kalitesiyle ilgili olarak ne düşünürdüm?” Sonra üçüncü algı duruşunu, Bağımsız Gözlemci duruşunu kullanarak, duygusal müdahaleler olmaksızın, Birinci ve İkinci algısal duruşların karşılıklı etkileşimini değerlendirebilirsiniz.

 

UYGULAMA

“Bunun için, önce durumun dışında olduğunuzu hayal edin ve sonra şunu sorun kendinize: Şirket ile müşterilerin ilişkisi dışarıdan nasıl gözüküyor?”

 

Kadın Yönetici Hannah’ın Hikayesi:

“Bir

kadın yönetici olan Hannah’a şirket çalışmaları içindeki rolü sorulduğunda, şu cevabı verdi: ‘Kendimi ortadaki domuz gibi hissediyorum’.

 

Üst yönetim uygulamalardan şikayetçiydi. Dükkan temsilcileri de kendi çıkarları için onun yönetimi etkilemesini istiyordu.

Hannah Birinci Algı Duruşunda duruma açıklık kazandırmak ve ayaklarını yere sağlam basmak istiyordu.

 

İkinci Algı Duruşunda konuyla ilgili olarak başkalarının görüşlerini ve inançlarını öğreniyordu.

Hem üst yönetim hem de dükkan temsilcileri kendisine geliyorlardı çünkü her iki tarafla da eşit ve tarafsız bir şekilde iletişim kuruyordu. Onların duruşundan bakıldığında, Hannah, nesnel ve önyargısız olarak kendilerinin fikirlerini dinleyen biriydi. Onların duruşlarını düşündükçe, kendi yapıcı rolünü de daha iyi görebiliyordu.

 

Üçüncü Algı Duruşundan bakarken Hannah, kendisinde etkin olmasını engelleyen bir ‘hayal kırıklığı’ duygusunun varolduğunu gördü. Onların kendisine güvendiğini daha fazla değerlendirdikçe bunu yenebilir ve tarafsızlığını sürdürerek onlara yardımcı olabilirdi. Sonunda bunları uygulayarak ‘Becerikli bir Arabulucu’ oldu.”

 

UYGULAMA:

“Yukarıdaki üç algısal duruşu kullanarak, aşağıdaki uygulamaların ‘Sorun Çözümlerine’ nasıl yardımcı olacaklarını değerlendirin.

 

Kendinizle bir başkası arasında varolan sorunlu bir durumu ya da çatışmayı düşünün.

 

Üç dosya kağıdı alın.

Birincisine ‘KENDİM’ ikincisine ‘ÖTEKİ’ ve üçüncüsüne ‘BAĞIMSIZ GÖZLEMCİ’ diye yazın. Bunları bir eşkenar üçgenin üç köşesi gibi yere koyun.

 

‘Kendim’ yazılı kağıdın üzerine basarak ‘Öteki’ne bakın. Ve seçtiğiniz sorun durumla ilgili olarak neler deneylediğinize bakın. Ona ne söylemeyi istediğinizi duymaya çalışın.

Sonra yerinizden çıkın. ‘Öteki’ yazılı kağıdın üzerine basarak ‘Kendim’ yazılı kağıda bakın. Öteki olduğunuzu ve kendinize baktığınızı hayal edin. Bu karşılıklı etkileşimde ne deneylediğinizi tanımaya çalışın. Öteki olarak kendinize ne söylemek isterdiniz? Bunu duymaya çalışın. Sonra yerinizden çıkın ve kağıtların çevresinde bir tur atın.

 

Sonra ‘Bağımsız Gözlemci’ yazılı kağıdın üzerine basarak ‘Kendim’ ve ‘Öteki’ yazılı kağıtlara bakın. Bu tarafsız duruştan durumun nasıl göründüğüne bakın. Neye ulaşılmaya ya da ulaşılmamaya çalışıldığını görün. Kendinize, her iki taraftan da bağımsız olduğunuzu, durumu nesnel bir şekilde değerlendireceğinizi hatırlatın. Eğer bazı duygulara kapılırsanız, bunların ‘Kendim’e mi yoksa ‘Öteki’ne mi ait olduğunu bulmaya çalışın. Hangisinden çıktığını belirleyebilirseniz, o kağıdın üzerine gidin. ‘Bağımsız Gözlemci’nin tarafsız bir duruş olduğunu düşünün. Sonra yerinizden çıkın ve kağıtların çevresinde bir tur atın.

 

‘Kendim’ yazılı kağıdın üzerine basarak geçtiğiniz safhaları edindiğiniz bilgileri ve sezgileri tekrar düşünün.

 

Bu uygulama sayesinde kazandığınız Yeni Anlayış ile bundan sonra ne yapacağınıza karar verin.”

 

Algısal olarak duruş alma uygulamaları, ‘Yeni bir ürün üretmeye başlamayı düşünürken’, ‘Bir teklif mektubu hazırlarken’, ‘Bir sonucun/hedefin sizin için uygun olup olmadığını denetlerken’ size çok yardımcı olabilir.

 

Aşağıdaki soruları değerlendirirken konuya yaklaşımınız genişleyecek ve esnekliğiniz artacaktır.

 

 

 

 

Salı günü için hazırlanan derslerin sonunda, ister işyerinizde ister gündelik yaşamınızda olsun, insanların bilgi edinme süreçlerini nasıl başlattıklarını ve nasıl sürdürdüklerini anlamayı öğreneceksiniz. O zaman ‘İletişimlerinizde’ başarı oranınız yükselecek. Doğal bir şekilde dostane ilişki kurmayı başaran insanları gözlemleyerek ,bunu nasıl başardıklarını ve onlardan bunu nasıl öğrenebileceğinizi anlayacaksınız. Onları modelleyeceksiniz. Çevrenizdeki insanlara ayak uydurabilirseniz, onlara rehberlik edebilirsiniz. Olumsuz bir halden kurtulmalarına ve Kaynak Dolu Olumlu ruh haline erişmelerine yardımcı olabilirsiniz. ‘İlişkilerinizi’ yönetebilirsiniz.

 

TEMSİL SİSTEMLERİ

 

Bilgi edinme süreci içsel olarak temel duyumlarımız yoluyla temsil edilir.

1. Görsel (in pictures, ‘visual’),

2. İşitsel (sounds, ‘auditory’),

3. Duygusal/Dokunsal (feelings, ‘kinaesthetic’),

4. Tatsal (taste, ‘gustatory’) ,

5. Kokusal (smells, ‘olfactory’).

 

Tırnak içinde yazılı kelimeler, duyumlar için kullanılan NLP terminolojisidir.

Sinirsel bir zarar ya da hasar görmediğimiz sürece bu duyumlarımızı kullanarak hepimiz ‘Kendimize Göre’ görürüz, işitiriz, duygulanırız, tat alırız ve koku duyarız.

Telefon Hikayesi:

 

“Tam siz kitabın bu sayfasına ‘bakarken’ telefon çalabilir ve dikkatiniz telefona yönelebilir.

 

Telefonda yöneticinizin sesini ‘duyduğunuzda’ sinirlendiğinizi ‘hissedebilirsiniz’ ve biraz endişelenebilirsiniz. Terfinizle ilgili yaptığınız son görüşmeyi düşünüp meraklanırsınız. Kendinize şunu ‘söylersiniz’:

‘Eğer terfi etmeyi başarmışsam, en beğendiğim restorana giderek bunu kutlayacağım.’

 

Aynı zamanda, o restorana son gidişinizi hatırlayabilirsiniz. Şifalı otların ve baharatların ‘kokusunu’, yemeğin ‘tadını’ hatırlayabilirsiniz.”

 

Yukarıdaki paragrafı okurken kaç duyumunuzun kullanıldığının farkına varmaya çalışın. Okurken insanları ya da mekanları gözünüzde canlandırmak size daha kolay gelebilir. Sesleri oluşturmayı, duyumlara ve duygulara dikkat etmeyi rahatça başarabilirsiniz. Koku ve tat duyumları sizi etkileyip, salya oluşumuna neden olabilir. Bu sizin dikkatinizi daha da fazla çekecektir.

Burada yaptığınız şey, dışsal deneyimlerin kelimeler aracılığıyla betimlenmesi ve ‘temsil’ edilmesi için içsel duyumlarınızın kullanılmasıdır.

 

Farklı insanların, farklı yanıtları olacaktır. Bu yanıtlar doğru ya da yanlış değildir, yalnızca oldukları gibidirler. Şunu unutmayın, bu sadece uzlaşmayla belirlenmiş bir bilgidir. Herkeste böyle olacak diye bir kural yoktur. Kendinizi ve başkalarını tanıma becerisi ‘Yargılamadan’ kullanılan sistemleri tanımak ve onlarla çalışmaktır.

 

En becerikli İletişim Uzmanları bu işi içgüdüsel bir şekilde yaparlar. Onlar temsil sistemlerini kullanarak, her bir dinleyicilerine erişmeyi başarırlar. Her sunumlarında (konferans, workshop vb.) üç temel temsil sistemini (görsel, işitsel, duygusal) kullanarak, her bir dinleyicinin ya da katılımcının bunları gördüğünden, işittiğinden ve duygu olarak yaşadığından emin olmaya çalışırlar.

Nasıl dünya haritaları, bölgenin belirli bir parçasını temsil ederse, bizim tercih ettiğimiz temsil sistemimiz de resmin sadece belirli bir parçasını temsil eder. Onun tam olmadığını hissedebiliriz.

 

YÜKLEMLER

 

Yüklemler özne hakkında bir şey söyleyen sözcük ya da sözcüklerdir. Bizim temsil sistemleri arasındaki farklılığı belirlemekte kullandığımız sözcüklerdir.

 

Sasha, Denise ve Phil’in Hikayesi:

Görsel özellikli Sasha, Toplantı Notlarının ‘yazılmasını’ ve okuması için önüne getirilmesini tercih eder. İşitsel özellikli Denise, ne olduğunu ‘işitmeyi’ ya da birisiyle bunu konuşmayı tercih eder. Özellikle de kendisinin dalga boyunda olmayanlarla kurduğu iletişimde bunu tercih eder.

 

Duygusal özellikli Phil, insanlara ‘dokunmayı’ tercih eder. Toplantıdan sonra herkesin elini sıkarak onların toplantıyla ilgili duygularını öğrenmek ister.

 

Bu üç kişi, aynı toplantıya katılıp, toplantı sonrası aralarında tartışmaya başlasalar ve her biri kendi tercih sistemine yapışsa, kendilerini engellenmiş hissedebilirler ve sinirleri bozulabilir.

 

Zamanla temsil sistemlerinden birisini seçmek üzere tercihler geliştiririz ve bu Temsil Sistemini daha sık kullanmaya başlarız. Belki farklı bağlamlarda diğer temsil sistemlerini de iyi kullanmayı başarabiliriz ama bu üçlüden seçtiğimiz birisini uygularken kendimizi daha rahat hissederiz. Eğer tartışmalarda, tartışan taraflar farklı sistemleri kullanıyorlarsa, onları yorumlayacak ve birbirlerini anlamalarını sağlayacak ‘birisi’ gerekebilir.

 

Sizin tercih ettiğiniz sistem hangisidir?

 

UYGULAMA:

“Son iş toplantınızı ya da ekibinize yaptığınız konuşmayı hatırlamaya çalışın.

Hatırladıklarınızı ‘küçük bir not defterine’ yazın ya da bir kasede kaydedin. Kullandığınız sözcükleri tanımlayın ya da bir diyagramda gösterin. Hatırladığınız ilk sözcükler hangileri? Şimdi müşterilerinizle yaptığınız son toplantıyı hatırlamaya çalışın ve süreci tekrar edin.

 

Son olarak, evinizi taşıdığınız son deneyim üzerine düşünün. Hatırladıklarınızı bir kağıda yazın ya da bir kasede kaydedin. Bunları inceledikten sonra tercih ettiğiniz sistemi bulmaya çalışın.”

 

Genellikle tercih ettiğiniz sistem dışında kullandığınız ikinci bir güçlü sistem ve üçüncü bir zayıf sistem de olur.

 

Şimdi birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınızı dinleyin ve sözcüklerini not alın. Onların tercih ettikleri Temsil Sistemlerini tanımaya başladıkça, onları daha iyi anlamaya başlayacaksınız. Bakın bakalım aynı dili mi konuşuyorsunuz.

 

Bu değişikliklerin ‘Bağlama göre’ oluştuğunu da keşfedebilirsiniz.

 

Neler olduğunu gözlemleyin.

Kendinizle ve başkalarıyla ilgili bilginizi arttırın.

 

GÖZ HAREKETLERİ

 

Karşınızdaki insanın göz hareketlerine konsantre olarak, ‘göz erişim ipuçları’ sayesinde o insanın temsil sistemleri hakkındaki daha fazla bilgi elde edebilirsiniz.

 

NLP araştırmaları Görsel temsil sistemini kullananların yukarıya ya da karşıya;

İşitsel temsil sistemini kullananların sola ya da sağa;

Duygusal/Dokunsal temsil sistemini kullananların ise aşağıya doğru baktıklarını ortaya koymuştur.

 

Daha ayrıntıya girersek, sağ ellerini kullanan insanlar genellikle geçmiş deneyimlerini hatırlamaya çalışırken ‘sol üste’ ve yeni bir imge yaratırken ‘sağ üste’ bakarlar. Sol elini kullananların bazılarında bu kalıpların yeri tam tersi olarak değişmektedir. Bu genelleştirilmiş bir model olduğu için kendi gözlemlerinizden yararlanarak bunları gözden geçirin. Bunun yollarından birisi de ‘Kalibrasyon’ tekniğidir.

Bu günün ileri saatlerinde bunu gözden geçireceğiz. Kalibrasyon tekniği her birimizin ipuçlarının biricik olduğunun gözlenmesinin yollarından biridir.

 

Bu kitaptaki uygulamaları yaptıkça, tanımlanan göz hareketlerinden farklı tepkiler verdiğinizi görebilirsiniz. Bu sizi ümitsizliğe düşürmesin. Sizin tepkileriniz hatalı değil ya da garip bir şekilde oluşmuş değil. Kendi bireysel kalıplarınız üzerinde çalışın.

 

GÖRSEL ERİŞİM İPUÇLARI

 

Görsel erişim ipuçlarını kullanan bir insan, aşağıda yazılı olan soruları cevaplamadan önce zihninde bir resim oluşturacaktır.

 

UYGULAMA:

“Birisinin size aşağıdaki soruları sorarken göz hareketlerinizi izlemesini ve not almasını sağlayın. Sonra aynı soruları siz ona sorun ve onun göz hareketlerini not alın. Cevapların sözel olarak söylenmesine gerek yoktur. Çünkü önemli olan bu cevapları ‘nasıl’ oluşturduğunuzdur. Göz hareketlerini izlemek ve çözümlemek için bir süre uygulama yapmalısınız. Zamanla bu kalıpları kolayca görebileceksiniz.

 

İlk çalıştığınız iş yeri neye benziyordu? (Gözleriniz sola yukarıya kayıyor.)

Eşinizin saçını pembeye boyattığını ve turuncu bir kazak giydiğini hayal edin. (Gözlerinizi sağa yukarıya kayıyor.)”

 

Görsel temsil sistemini tercih eden bir insan, diyagramları, kartları ve projeksiyonu kullanmaktan hoşlanır. Her şeyi yazılı olarak görmek ister. Elektronik ‘mailleri’ telefon konuşmalarına tercih eder.

 

İŞİTSEL ERİŞİM İPUÇLARI

 

İnsanlar seslerle düşünürken, gözleri, sesleri hatırlamak için ‘sola’ ve sesleri resimlemek için ‘sağa’ doğru hareket eder.

 

UYGULAMA:

“Zaman çizelgenizi ezberden söyleyin. (Gözleriniz sola kayacak.)

Suyun altında sesiniz nasıl çıkardı acaba? (Gözleriniz sağa kayacak.)”

Sözel temsil sistemini tercih edenler konuları tartışmaktan hoşlanırlar. Konuşmaktan hoşlanırlar ve genellikle ‘sesli düşünürler’. Telefon konuşmalarını, elektronik ‘maillere’ tercih ederler.

 

Bunlar tipik görsel erişim ipuçları. Bunlar sağ elini kullanan insanlar ve siz onlara bakıyorsunuz.

 

DUYGUSAL/DOKUNSAL ERİŞİM İPUÇLARI

 

Eğer bir insanın gözleri ‘sağ aşağıya’ bakıyorsa, Duygusal/Dokunsal bir süreç içinde demektir. Bazen içsel duygularıyla bazen de dışsal diplomatça hisleriyle (insanları kırmadan idare etme becerisi) hareket ederler. Kokusal ve Tatsal biçimlerde de bu özelliklere rastlanabilir.

 

UYGULAMA:

“Aşağıdaki soruları cevaplarken göz hareketlerinize baktırın.

 

Kızgınken (öfkeliyken) nasıl tepki gösteriyorsunuz?

Kuma battığınızda kendinizi nasıl hissedersiniz?

En sevdiğiniz kokuyu düşünün.

Dondurmanın tadı neye benzetilebilir? (Gözleriniz sağ aşağıya kayacak.)

 

Duygusal/Dokunsal özelliklerin farkına varılması, farklı durumlardaki ‘Tepkilere’ ve ‘Hislere’ dikkat edilmesiyle başlar. Böyle insanlar ‘ne hissettiklerine’ ve ‘ne duyumsadıklarına’ göre durumları değerlendirirler. Yüzeyin altındaki ve dile getirilmemiş ipuçlarını toplarlar.

İÇSEL DİYALOG

 

İnsanlar birbirleriyle konuşurken, bir yandan da ‘İçsel Diyaloglarını’ sürdürürler.

Böyle anlarda gözleri ‘sol aşağıya’ doğru kayma eğilimi gösterir. Bu başka bir düşünme sistemidir ve yanıt vermeden önce uzun süre düşünülen bir süreç gerektirebilir. Böyleleri, derin düşünen insanlar olarak tanınırlar. Böyle bir insanla iletişim kurabilmek için ona zaman ayırmanız gerekir. Sabırsızlığınız yüzünden onlara sürekli soru sormaya başlarsanız, kafaları karışabilir ve sıkılabilirler.

 

UYGULAMA:

“Kendinize aşağıdaki soruları sordururken gözlerinize baktırın.

‘Sakin zamanlarınızda neler düşünürsünüz?’

İçinizden şunu tekrarlayın:

‘Ben benim ve kendimi iyi hissediyorum.’ (Gözleriniz sol aşağıya kayacaktır.)

 

Lütfen bunların sadece binlerce deneyime dayanan genelleştirmeler olduğunu bir yere not edin. Bunlar herkese tam olarak uymayabilir.

Şunu dikkate almalısınız: eğer birisinin gözleri farklı yöne kayıyorsa, genellikle aynı durumlarda aynı yöne kaymaktadır.

Dolayısıyla onların sistemini tanımayı öğrenebilirsiniz. Onların konuşurken kullandıkları yüklemlere dikkat etmeyi de unutmayın.”

 

BEDEN DİLİ

 

Bedeninizin duruş şekilleri, sesinizin kalitesi, nefes alma şekliniz ve buna benzer özellikleriniz her zaman temsil sistemlerinin işaretleridir. İlk önce bunlara dikkat edebilirsiniz ya da sözlerindeki yüklemlere ve göz hareketlerine baktıktan sonra, en son değerlendirmede bunları kullanabilirsiniz.

 

KALİBRASYON YA DA HALDEN ANLAMAK

 

Göz hareketleri ve beden dili size temsil sistemleriyle ilgili genel bir bakış sağlar.

Kalibrasyon tekniği ise farklı bilgileri tanımanızı ve uygulamanızı sağlar. Her insan için özgündür, biriciktir. İş hayatınızda bunu yararlı bir şekilde kullanabilirsiniz. Bir kişinin bireysel ve ayrıntılı ipuçlarını daha fazla tanıdıkça, onun davranış kalıplarını ve değişik hallerini de tanımaya başlarsınız. O insanın sadece sözlerini değil, sizde bıraktığı etkileri de değerlendirebilirsiniz.

 

Değerlendirmeniz gereken çok fazla ipucu vardır. Bu ipuçlarından bazıları bilinçaltından gelmektedir ve siz bu ipuçlarını değerlendirerek bir insanın bir şeyi söyleyeceğini ya da bir şeyi yapacağını önceden bilebilirsiniz.

 

İnsanların nefes alış verişlerine, kaslarının gergin olup olmadığına, yüzlerinin rengine bakarak bilgi elde edebileceğinizi aklınızda tutun ve bunu deneyin.

 

DOSTANE BİR İLİŞKİ KURMAK

 

Eğer insanlarla kurduğunuz İletişimler her zaman başarılı ve çatışmasız oluyorsa, her şey yolunda demektir. Eğer her şey yolundaysa, bu sizin elde edebileceğiniz bütün bilgileri elde edip kullandığınızı gösterir. Bu bilgileri kendi temsil üslubunuzda kullanırken, kiminle iletişim kurduğunuza dikkat ederek, o insana uygun olanı seçiyorsunuz.

 

NLP terminolojisinde bu uygulama ‘Dostane bir ilişki kurmak’ ya da ‘Uyum sağlamak’ olarak bilinir.

 

Dostane bir ilişki kurmak ‘güven’, ‘uyum’ ve ‘anlayış’ temelleri üzerine inşa edilen ve güçlendirilen bir yapıdır. Bunun yöntemi de ‘sözcüklere’, ‘göz hareketlerine’ ve ‘beden diline’ dikkat etmek ve bu ipuçlarını değerlendirerek elde edilen bilgileri uygulamaktır.

 

Dostane bir ilişki kurmak, sizin, ‘öteki’ kişinin dünyasına, onun Zihinsel Haritasına saygı göstermenizi sağlar. Eğer bu çabayı gösterirseniz, insanlar sizin yanınızda kendilerini rahat hissedecek ve sizinle iletişim kurmak isteyeceklerdir. Size güvenecek ve sizinle iş yapmak isteyeceklerdir. İnsanlar kendilerinden hoşlanan kişilerden hoşlanma eğilimindedirler.

 

Amerikan Kızılderililerine ait bir atasözü şöyle der:

‘Komşumun ayakkabılarını giyerek bir mil yürümeden, onun hakkında bir şey söyleyemem, onun yargılayamam’.

Bu söz, ‘Dostane Bir İlişki Kurmak’ terimini çok güzel betimliyor. Öteki Kişinin bakış açısından bakarak, ona göre kendinizi ayarlayarak ve onun derisinin altına girerek, o olarak, dostane ilişki kurabilirsiniz çünkü bunlar olumlu uygulamalardır.

 

 

 

 

Çarşamba günü öğretilen ders ‘Meta Model’ uygulamasıdır. Meta Model bir kişinin size gerçekten ne söylediğini anlamak için ihtiyaç duyduğunuz anda kendi zihniniz içinde sorgulama yapmanız için size açıklık kazandıracak bir dizi soru sağlıyor. Bu sayede içsel diyalogunuzdaki silmelere, çarpıtmalara ve genellemelere dikkat etmeye başlayacaksınız. Dostane bir ilişki kurduktan sonra bu soruları karşınızdaki kişiye sorarak onun da kendi algı filtrelerinin farkına varmasına yardımcı olabilirsiniz.

 

META MODEL

 

Böyle durumlarla karşılaşmak, sizin, sözcüklerin gerçekten ne anlama geldiklerini açık bir şekilde öğrenmek istemenize yol açabilir. Tehdit ya da engel, bir fırsata dönüşebilir. Bunun için META MODEL denilen NLP Yöntemini kullanabilirsiniz.

 

TANIM:

“Meta Model, belirsizlik içeren dil kalıplarını daha iyi anlayabilmeniz için oluşturulmuş bir modeldir. Özel sorular eklenerek güçlendirilmiştir.”

Gerek iş hayatımızda gerekse özel hayatımızda öyle anlar vardır ki, ne söylediğimize dikkat etmemiz, açık ve kesin bir ifadeye sahip olmamız hayati önem taşır. Eğer bir sağlık ve güvenlik memuru iseniz ve şu ifadeyi kullanırsanız: ‘Yangın çıkma riskinden dolayı orada çok fazla insan toplanmamalıdır!’. Bu açık seçik bir ifade olmayacaktır.

 

Başka bir örnek olarak, eğer trilyonlarca liralık bir anlaşma üzerine konuşuyorsanız ve yaklaşık ‘Yüzden on civarında bir kar paylaşımı’ teklif ediyorsanız, bu konuşma hedefini bulamayacaktır.

 

Diğer bir örnek olarak, eğer bir takdir toplantısında: ‘Bölümünüzdeki diğer çalışanlarla hiç işbirliği yapmıyorsunuz!’, derseniz, başkalarının doğru ve geçerli bir yanıt vermelerini sağlayacak bir bilgi vermiş olmayacaksınız.

Bu sizin tam bir beceriksiz olduğunuzu göstermez, onların bildiğini sandığınız bazı bilgileri onlara sağlamadığınızı gösterir.

 

Bazı başka zamanlarda da, tam bir kesinlik içermeyen ifadeler karşıdakinin hoşuna gidebilir. Özellikle bizim ‘kısaltılmış’ konuşmalarımızı anlayan birisiyle konuşuyorsak ya da bizi dinleyenin yaratıcılığını cesaretlendirmek istiyorsak.

 

Dil üzerine yapılan araştırmalar, bize, dilin ‘derin’ ve ‘yüzeysel’ yapı seviyeleri arasında bir farklılık olduğunu göstermiştir.

 

Derin dil yapısının tanımı, sizin mesajınızı iletmek için sözcükleri söylemenizden önce ‘bilinçaltı yoluyla mesajı tam ve bütün olarak deneylemenizi’ içerir.

 

Yüzeysel yapının tanımı ise sizin hem içsel olarak kendinize konuştuğunuz (kişisel kısaltmalarınızla) hem de dışsal olarak başkalarına ‘konuştuğunuz sözcükleri’ kapsar.

 

Eğer sizin derin dil yapınızdaki bütün düşünceleri kelimelere dökerseniz, kısa bir anlatım bile çok uzar ve siz de dinleyicilerinizi kaybedersiniz.

Derin yapı ile yüzeysel yapı arasında biz deneyimimizi ‘sileriz’, ‘çarpıtırız’ ve ‘genelleştiririz’. Sonra da sözcükleri kullanarak temsil ederiz.

 

Meta Model sizin, karşınızdaki insanın ‘derin dil yapısında’ var olan ve gelen mesajı silen, çarpıtan ve genelleştiren özellikler hakkında bilgi edinebilmenizi sağlar.

Bu sizi, mesajınızın doğru anlaşılıp anlaşılmadığı hakkında endişelenmekten kurtarır. Boşlukları doldurabilirsiniz ve böylelikle anlamı bütünleyebilirsiniz.

 

Eğer ‘Bunu bana neden söyledin?’, ‘Sen benim ne yapmamı istiyorsun?’ örneklerindeki gibi çeşitli endişeleriniz varsa, Meta Model size bunları açığa çıkartabilmenizi sağlayacak bir dizi seçkin soru sağlamaktadır.

 

Eğer bu seçkin soruları sormazsak, aslında zorunlu olmayan yanlış anlaşılmalar ortaya çıkabilir ve çatışmalı yollara sürüklenebiliriz.

 

 

 

Zaman Çizgileri ve Meta Programlar ok

urun bilgiyi nasıl yanıtladığını ve onu nasıl programladığını anlaması için ona bir şans veriyor. ‘Meta Programlar’ adı verilen filtre sistemleri kişiye iletişim sürecindeki farklılıkları ve yanlış anlamaların nedenlerini açıklıyor. Daha iyi ‘İletişim’ kurabilmenize yardımcı oluyor.

 

META PROGRAM FİLTRELERİ

 

İnsanların deneyimlerini filtreden geçirirken ya da ayırıp sınıflandırırken gösterdikleri esnekliği tanımak çok önemlidir. Bizler alışkanlık olarak bazı deneyimlere dikkatimizi veririz ve bazılarını da görmezlikten geliriz. Bunlar bizim düşünme ve çalışma biçimlerimizdeki sabit ve tutarlı kalıpları oluştururlar.

 

Meta Program Davranış Kalıpları

 

Bir kişinin Meta Programını belirlemenin nedeni, farklılıklara saygı duymak ve o insanı anlamaktır. Meta programını tanıdığınız insanlarla, huyunu suyunu bildiğiniz insanlarla çatışmadan ve dostane bir ilişki kurarak çalışabilirsiniz.

 

Meta programın iş dünyasındaki uygulama alanı çok geniştir. Sizinle uyuşmayan kişileri ‘domuz kafalı’ ilan edip hayal kırıklığına uğramak yerine, onların Meta programlarını tanıyarak onlarla ‘Karşılıklı Etkileşim’ içine girebilirsiniz. İlişkilerinizde ‘karşılıklı etkileşimi’ uyguladığınızda, onları daha iyi anlamaya başladığınız göreceksiniz.

Yaklaşan/Uzaklaşan Kalıbı

 

Bu Meta Program kalıbını belirlemeye yardımcı olacak soru örneği şudur: ‘Sizden yarın gönüllü olarak işten ayrılmanız istenseydi, yaşamınızda neler değişebilirdi?’

Bugünkü çalışmamıza başlarken verdiğimiz örnek, sizin ‘amaç ve hedeflerine yaklaşan’ bir kalıpla mı yoksa ‘istenmeyen sonuçlardan uzaklaşan’ bir kalıpla mı hareket ettiğinizi ortaya çıkaracaktır.

Amaç ve hedeflerine yaklaşma kalıbı içindeki bir insan, çıkar ve yararları hakkında konuşacak ve ne istediğini bilecektir.

İstenmeyen sonuçlardan uzaklaşma kalıbı içindeki bir insan ise sorunları hakkında konuşacak ve amacına değil sakınmak istediği şeye odaklanacaktır.

 

İş dünyasında ‘amacına yaklaşmacı’ kişi risk alabilen ve ‘amacını gerçekleştirmek için yürüyen’ bir yaklaşım içinde olacaktır. Bu insanların yanında bir ‘sorunlardan uzaklaşmacı’ kişinin bulunması olası tuzak ve gizli tehlikelerden sakınmak için gerekli olabilir.

 

‘Uzaklaşmacı’ yaklaşım içindeki kişiler bir şey yapmak için son ana kadar beklerler. Yapmamanın dezavantajlarının daha büyük olacağı anı beklerler.

Bazı durumlara, tehlikelere verdikleri yanıtlar, ödüllere verdiklerinden daha iyidir. Onlara başlama vuruşunu yaptıracak bir kişiye gereksinim duyarlar.

 

Aynılık/Farklılık Kalıbı

 

Bu Meta Programı belirlemeye yardımcı olacak bir örnek soru şudur: ‘Şu an yapmakta olduğunuz iş ile geçen yıl yaptığınız iş arasındaki ilişki nedir?’

 

Bu sorunun cevabı size, kişinin benzerlikler bulan bilgi edinme sürecini mi (‘halen bakıyor’, ‘eskiden olduğu gibi’) yoksa farklılığı mı (‘değişim projeleri’, ‘farklı eğilimleri olan yeni müşteriler’) göz önünde bulundurduğunu gösterir. Aynılığı tercih eden kişiler, benzer işlerde ya da aynı işte çalışmayı tercih eder, değişiklik aramazlar. Farklılığı tercih eden kişiler ise işlerini değiştirmek isterler. Kariyerlerini geliştirirler. Sık sık kuralları bozarlar.

 

Bunlara ek olarak, dikkatleri öncelikle aynılık üzerine odaklanmış, ikinci olarak ta farklılığı vurgulayan insanlar ve farklılığa odaklanmış sonra aynılığı göz önünde bulunduran insanlar da vardır. Bunlar bir arada ele alındıklarında, nüfusun büyük bir bölümünü oluştururlar ve reklam verenlerin hedef kitlesidirler. Onlar, varolan bir modelin geliştirilmiş versiyonu olmadıkça ‘yeni’ye karşı koyarlar. Orijinal özellikleri kapsamayan geliştirme projelerine de karşı koyarlar. Alıştığımız yemeği biraz daha fazla baharat koyarak yemekten daha lezzetli ne olabilir ki?

 

İçsel/Dışsal Kalıbı ya da Referans Çerçevesi Filtresi

 

Bu Meta Programın belirlenmesine yardımcı olan sorulardan birisi şudur: ‘İyi bir iş yaptığınızı nasıl bilebilirsiniz?’

 

Buna bazen ‘referans çerçevesi’ filtresi denir. İnsanlar aksiyonları hakkında yargı oluştururken bu filtreye başvururlar. İçsel referanslı kişi, yukarıdaki soruyu ‘Ben kesin olarak biliyorum’ ya da ‘Ben içimde kendimi iyi hissederim’ diye cevaplayabilir. Dışsal referanslı kişiler ise aynı soruyu ‘Birisi bunu bana söylediğinde’ yada ‘İnsanlar fikirlerimi kullanmaya başladığında’ diye yanıtlar. İçsel referanslı olanlar, kendi kendilerini motive eden ve kendi kararlarını kendileri vermek isteyen insanlardır. En verimli çalışmalarını en az denetim altındayken yaparlar. Bu da onların kendi düşüncelerini tercih ettiklerini gösterir. Dışsal referanslı olanlar ise başka bir kişinin standartları belirlemesini isterler. Açık ve olumlu geri bildirimden hoşlanırlar ve yönetime saygı duyarlar.

 

Genel/ Ayrıntılı Kalıbı

 

Bu Meta Programın belirlenmesine yardımcı olacak soru örneği şudur:

‘Bana en son gördüğünüz filmi anlatın.’

 

Genel kalıbı kullanan bir kişi, yukarıdaki soruyu ‘bir komedi, özel efektli mükemmel bir kurgu bilim’ şeklinde cevaplar.

 

Ayrıntılı kalıbı kullanan ise ‘farklı karakterlerden, alt temalardan, müzikten ve giysilerden’ söz eder.

 

Genel kalıbı kullanan insan Büyük Resim ve Genel Kavramlar hakkında düşünür. Küçük detayları dışarıda bırakır ve sizi konuyu yakalamanız için cesaretlendirir. Ayrıntılı kalıbı kullananlar ise verilerin küçük parçalarıyla ve bilgi sürecinin adım adım ilerlemesi tekniğiyle iyi çalışırlar. Bir değerlendirme yaparken bütünü oluşturan bütün parçaları dikkate alırlar.

 

Amatör Tiyatro Topluluğunun Hikayesi:

 

“Küçük bir amatör tiyatro topluluğunun üyelerinin, bir aktörle ilgili olarak sabırları taşmıştı. Bu kadın, masa kurulurken çatalların ve tabakların her seferinde aynı yere konmasını ısrarla istiyordu. Ayrıntılı bakış açısından hareketle, masanın doğru bir şekilde düzenlendiğini bilmeye ihtiyacı vardı. Prodüktör ona gerçekten önemli olan şeyin, masa üzerindeki her şeyin doğru sayıda olması olduğunu ve aktörlerin bu şeyleri hareket ettirerek oyunculuk yeteneklerini sergileyebileceklerini söyleyerek onu sakinleştirdi.

Prodüktörün yaptığı şey önemsiz, ufak tefek bir şey gibi görünebilir ama potansiyel bir linç etme olayını, düzgün işleyen bir üretime çevirmeyi başarmıştır.”

 

 

Bağımsızlık-Düzenlilik Kalıbı

 

Bu Meta Programı belirlemek için şu soru yardımcı olabilir: “Son işinizi niçin seçtiniz?”

 

Bağımsızlık Kalıbını kullanan kişiler seçimlerini yapma nedenlerini şöyle belirtirler: “Çalışma zamanları ve koşulları bana uygundu”, “Kendi üslubumu geliştirebilmem için bana bir alan yarattılar”.

 

Düzenlilik kalıbını kullanan bir kişi ise neden bu işi seçtiğini şöyle betimleyecektir: “İş ilanlarıyla ilgili geniş sayfaları olan gazeteleri satın aldım ve taşınacağım bölgedeki iş yerlerinin açık kadrolarını tespit ettim.” Böylece kendi düzenini açıklamış olacaktır.

 

Bağımsızlık kalıbını kullanan insanlar bir düzenlemeyi izleyerek başlayabilir ve sonra uygun çeşitlemeleri ekleyebilirler. Seçeneklerinin sayısını arttırma ve seçme özgürlüklerini kullanma konularında motivasyon sahibidirler. Düzenlilik kalıbını kullanan kişiler, belirlenmiş görevleri yerine getirmekten ve standart olan şeyleri yapmaktan hoşlanırlar. Aksiyonların açıkça belirlenmiş olanlarından ve ayrıntılı tekniklerden hoşlanırlar.

 

Proaktif/Reaktif Kalıbı

 

Bu kalıbın belirlenmesine yardımcı olacak soru şudur: ‘Nasıl inisiyatif alabilirsiniz?’

 

Proaktif insanlar kendi kendilerini harekete geçirerek, teşvik ederek inisiyatif alırlar. Bunlar hareketi kendileri başlatan insanlardır. Önce harekete geçerler ve sonra soru sorarlar. Reaktif insanlar ise beklerler ve yardım isteyenlere karşılık verirler. Ödevleri çözümleme ve hareket geçmeden önce daha fazla bilgi edime konularında iyidirler.

 

Proaktif insanlar planlama safhalarını ihmal ettikleri için çözümleme ve karar verme sürecinde hatalar yapabilirler.

 

Reaktif insanlar ise çok fazla çözümleme ya da analiz yaptıkları için işleri yavaşlatmakta ve sorumluluğu üstlenecek birisinin ortaya çıkmasını beklemektedirler.

 

 

 

 

Cuma gününün dersi ‘Değişim’ üzerine odaklanıyor. “Nörolojik Düzeyler Modeli” sayesinde karşılıklı etkileşimleri dikkate alarak farklı düşünme düzeylerinin nasıl anlaşılabileceği gösteriliyor. Bu model kişiye bir taslak sunuyor. Bu taslağı kullanarak, değişimi gerçekleştirmek için müdahale edeceğiniz en iyi noktayı belirleyebilecek bilgiyi sağlayacak ve ‘Değişimi’ organize edebileceksiniz. Bugünün dersi içinde yer alan ‘Yeniden Çerçeveleme Tekniği’ ise her türlü sınırlayıcı davranışı değişime zorluyor.

 

 

 

 

Cengiz Erengil

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız