Hayattan herkesin bir beklentisi vardır. Beklenti ise herkesin hayatında bir yerlerdedir.
Kiminde en üst sıralarda, kiminde ise vasatın altındadır. Ama herkesin hayatında bir yerlerdedir.
İstemek önemlidir. İstemek kimi zaman çok zor, kimi zaman ise art arda sıralanan manzumeler dizesidir. Her zaman bir şeyler isteriz. Ama çoğu zaman ne istediğimizin biz bile farkında değilizdir.
Ne istiyoruz? Ne bekliyoruz? Ne bulduk?
Ne istediğinizi bulabilmenin en kestirme yolu kendinize ne istediğinizi sormaktır. Hayat bir imtihan dünyası değil mi? Her zaman birilerine bir şeyler soruyoruz, ya da hep birilerinin sorularıyla baş başa kalmıyor muyuz? İşte size fırsat! Durmayın, değerlendirin! Ne istediğinizi kendi kendinize sorun! Bu imtihanı da kendi kendinize yapın! Cevap sizde. Zaten soru da sizde değil miydi?
MAHMUT AÇIL
mahmutacil@hotmail.com
Hayattan herkesin bir beklentisi vardır. Beklenti ise herkesin hayatında bir yerlerdedir.
Kiminde en üst sıralarda, kiminde ise vasatın altındadır. Ama herkesin hayatında bir yerlerdedir.
İstemek önemlidir. İstemek kimi zaman çok zor, kimi zaman ise art arda sıralanan manzumeler dizesidir. Her zaman bir şeyler isteriz. Ama çoğu zaman ne istediğimizin biz bile farkında değilizdir.
Ne istiyoruz? Ne bekliyoruz? Ne bulduk?
Ne istediğinizi bulabilmenin en kestirme yolu kendinize ne istediğinizi sormaktır. Hayat bir imtihan dünyası değil mi? Her zaman birilerine bir şeyler soruyoruz, ya da hep birilerinin sorularıyla baş başa kalmıyor muyuz? İşte size fırsat! Durmayın, değerlendirin! Ne istediğinizi kendi kendinize sorun! Bu imtihanı da kendi kendinize yapın! Cevap sizde. Zaten soru da sizde değil miydi?
Cevabı bulmak zor olmasa gerek. Ama bu sorunun tek cevabı mı var sizce? Yoksa verilecek yanıtlar birden çok da bunlardan yalnızca birkaç tanesi mi en kalitelisi?
Cevabın kalitesi soruya bağlıdır. Ne kadar ekmek, o kadar köfte! Soru ne kadar kaliteliyse, cevaplar da okadar birbirinden değişik ve güzel…
İnsanoğlunun beyni dünyadaki tüm bilgisayar düzeneklerinden daha sistemli ve kaliteli dizayn edilmiştir. Lakin bu düzeneğin de bir program dili vardır ve önce onu kullanmasını öğrenmek gerekir. Bu programı çalıştıran anahtar, soru sormaktır. Sorun, sadece sorun! Çılgınca ve durmadan sorun. Beyninize ve kalbinize güvenin. Soran, cevabı mutlaka bulur!
Elinize beyaz bir kağıt alın, ya da klavyenin başına geçin ve soru sorun. Vereceğiniz cevapların kalitesini yalnızca siz bilebilirsiniz. Sakın çekinmeyin! “Bu cevap biraz aptalca oldu!” Olsun! Kime göre? Başkalarının verdiği cevaplar hep akıllıca mı ki siz kendi cevabınızı aptalca buldunuz? Yazın, aklınıza gelen her cevabı yazın. Ne kadar saçma görünürse görünsün mutlaka yazın.
Bir soru için onlarca cevap yazdınız. Ne kadar şanslı olduğunu görebiliyor musunuz?
Soru sormasını bilmeyen ve hiçbir cevabı olmayan milyonlarca insan arasında ne kadar da seçkin bir yere sahipsiniz. Sorduğunuz bir soruya bu kadar değişik cevaplar verebildiğiniz için ne kadar da şanslısınız! Ortaya attığınız her bir fikir size Yaratıcı tarafından verilmiş olan bir hediyedir.
Düşünün!
Ortaya attığınız her bir fikri düşünün, alın ve kabul edin. Beğenme zorunluluğunuz yok.
İnanın yarısı aptalca şeyler. Ama olsun, onlar sadece ve sadece sizin düşünceleriniz. Aynen çocuklarınız gibi. Nasıl ki çocuğunuz, boyu diğer çocuklardan biraz kısa, görünüşü de o kadar güzel değil diye gözünüzde değerini kaybetmez. Nasıl ki, sizin için Allah tarafından verilmiş ve yalnızca size özel bir hediyedir o. Düşünceleriniz de öyle…
Ne kadar saçma gibi görünse de, onlar sizindir.
Düşünün! Düşündüklerinizi yazın. Bırakın kaleminizi, açın ucunu yazsın. Aynı şeyleri yazıyor olsa da bırakın özgürce arşınlasın kağıdı. Her gün birkaç dakika mühlet verin ona.
Bakın ne kadar mahir olduğunu göreceksiniz. Yazdığı şeyleri saçma bulsanız da onu engellemeyin.
Birisi için saçma olan bir düşünce, diğeri için çok değerli olabilir. Zaten dünyada her şey öyle değil mi? Birinin değerli bulduğunu herkes değerli bulsaydı, hiç kavga olur muydu? Birinin sevdiğini diğeri sevseydi, çeşitlilik olur muydu?
Sadece yazın! Siz değersiz olsaydınız, insan olarak yaratılır mıydınız? İnsan olamasaydınız düşünebilir miydiniz?
Önce sorun! Sonra düşünün ve oturup yazın. Yazmaya devam ettikçe söyleyecek çok sözünüzün olduğunu göreceksiniz. Serbest bırakın kaleminizi. Sıkmayın. Bırakın uçsun. Yoluna devam etsin. O gidebildiği kadar yol alsın. İçinizdeki editör yoluna devam etsin.
Harita önünüzde. Silgi de sizde. Şehirler sizin için yaratılmış. Her birinden geçin ve dilediğinizi ayıklayın!