YAPTIĞIMIZ İŞİ SEVMEK

0
800

Son bir aydır evde, bazı tadilat, dekorasyon işleri ve genel kış temizliği bir araya geldiği için bir yoğunluk yaşıyorum. En sona salon perdelerini indirmeyi bırakmıştım. Zira ütü konusu ev işleri içinde en zorlandığım ve severek yapamadığım işlerdendi. Ve bu perdeleri yıkadıktan sonra ütüleyip asmak benim için neredeyse ızdıraptı. Ancak yapmam gerekiyordu. Bu düşünceler içerisinde perdelerimi yıkadım. Ancak aynı gün ütüleyip asamadım. Gözümde büyüdükçe büyüyordu. Sürekli zihnimde saatlerce ütü yaptığımı canlandırıyor ve bunun beni çok yoracağını düşünüyordum. Oysa yorgunluk ve kendini yaptığın işe kaptırmak konusunda çok güzel anlamalarım ve deneyimlerim olmuştu. İçimden nasıl yorulmadan iş yapacağımı bilmeme rağmen, konu ütü olduğu için oldukça direniyordum. Çünkü ütü konusunda ailem ve çevremden ziyadesiyle kayıtlarımı almıştım. Ailem ve çevremdeki herkes ütü yapmayı sevmiyordu. Bana hem aynaydılar hem de çocukluğumdan bu yana, annem ve ablalarımdan bu kayıtları alarak büyümüştüm.

Perdeleri yıkadığımın ertesi günü sabah erkenden ütü masasının başına geçtim. Metrelerce perdeleri masa üzerine yaydım. Nasıl keyif alarak ve zevkle, yorulmadan  bu işi yapabilirim diye düşünmeye başladım. TV açsam kendimi ona mı kaptırsam dedim. Denedim olmadı. Müzik açtım, yine olmadı. Belki ütü yapmayı seviyor olsam işe yarayabilirdi. Mesele benim ütü yapmamayı sevmememdi. Çünkü bana sıkıcı geliyordu. Daha sonra televizyonu ve müziği kapattım. Derin derin nefesler alıp vererek, kendimi sadece ütü yapma eylemine odakladım. Sırrı çözmüştüm. Benim bu işi hissetmem gerekiyordu. Daha önce hep bu eylemi yok sayarak ve dışlayarak yaptığımı fark ettim. Derin derin nefesler alıp vererek kendi kendime olumlama yapmaya başladım;

Bir süre sonra zihnimin tamamen boşaldığını hissettim.

Zira genelde ütü yapmayı zihinsel olarak boş bir faaliyet olarak görürdüm. Bence sadece fiziksel bir faaliyetti ve zihnimi boş tutmamam gerekiyordu. Bu sebeple de hep yapacağım işleri düşünür, planlar yapar, ya geçmişte, ya da gelecekte yaşardım. O anın gereğini yaşamazdım. Zihnimi boş tutarsam boşa vakit geçirdiğimi zannederdim.

Oysa son birkaç yıldır birçok defa esas doluluğun zihinsel boşluk ile olabildiğini deneyimlemiştim.

Zihnim boşalıp kendimi an’ın akışına bıraktığımda gözlerim ütülediğim perdenin kırışıklıklarına takıldı. Her bir kırışıklığın üzerinden ütüyü geçirdiğimde geride kalan pürüzsüz yüzey beni iyice heyecanlandırmaya ve keyiflendirmeye başladı. Artık yaptığım işin keyfini sürmeye, sadece o anda yaşamaya başlamıştım. Perde, ütü, buhar, ütü masası hepimiz bir olmuştuk. Tüm enerji bütün olmuş akıyorduk. Perdeleri tek tek ütüleyip pencerelere astım. Çok kısa sürede perdeler bitti. Bedenimde hiçbir yorgunluk hissetmiyordum ve oldukça keyifliydim. Yaptığım işten büyük bir zevk almış ve mutlulukla o anları yaşamıştım. Hatta devamında epeyce bir süredir bekleyen bir sepet dolusu giysiyi de ütüleyivermiştim.

” HER NE YAPIYORSAN YAP, SADECE SEVEREK VE İSTEYEREK YAP” sözünü  bu şekilde bir defa daha deneyimlemiş oldum. Severek ve isteyerek yaptığımız, akışta olduğumuz, direnmediğimiz, zorunluluk ve sorumluluk duyarak yapmadığımız, an’da yaşayarak yaptığımız her iş bize keyif, huzur ve mutluluk verecektir. Ve ardından istediğimiz her şey bize gelecektir. Severek yaptığımız bir mesleğimizde para akışımızda dengeli olur. Severek gittiğimiz bir okuldan iyi notlar alır, başarılı oluruz. Severek ve keyifle yaptığımız bir yemeğin lezzeti bile çok farklı olur.

 

Yazan: Songül Atikara

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız