Garantili 1 Ayda Fransız Devrimi

0
996
Dünyanın ilk kişisel gelişimcisi olarak literatüre girecek olan dünyalı Arif, Gora’da uzaylılara verdiği gelişim ve insanlık derslerine Arog’ta aynı hızla devam ediyor. Arif karakterine hayat veren Cem Yılmaz, filminde eğitim sistemimizden siyasete kadar geniş bir yelpazeden her şeye inceden dokunduruyor. Bunu yaparken de her ne kadar mizahi bir üslubu kullansa da Cem Yılmaz bir Woody Allen gibi kara mizahı komedinin içine yerleştiriyor. Burada Arog filminin sinemasal eleştirisini yapmak değil niyetimiz. O yüzden filmin sinemasal yapısından çok bizleri ilgilendiren hususlarına değineceğiz. “Eğitim şart!”…

 

 

 

Adem Özbay
adem@gencgelisim.com

 

 

Dünyanın ilk kişisel gelişimcisi olarak literatüre girecek olan dünyalı Arif, Gora’da uzaylılara verdiği gelişim ve insanlık derslerine Arog’ta aynı hızla devam ediyor. Arif karakterine hayat veren Cem Yılmaz, filminde eğitim sistemimizden siyasete kadar geniş bir yelpazeden her şeye inceden dokunduruyor. Bunu yaparken de her ne kadar mizahi bir üslubu kullansa da Cem Yılmaz bir Woody Allen gibi kara mizahı komedinin içine yerleştiriyor. Burada Arog filminin sinemasal eleştirisini yapmak değil niyetimiz. O yüzden filmin sinemasal yapısından çok bizleri ilgilendiren hususlarına değineceğiz.      

“Eğitim şart!” sloganını günlük hayatımızın içine bir atasözü gibi yerleştiren Cem Yılmaz, Arog filminde eğitime dair oldukça sert mesajlar veriyor. Arif, insanlığa medeniyet getirmeye çalışırken, 1 milyon yıllık bir mesafeyi kısa sürede kat etmenin telaşıyla yapmadığını bırakmıyor. Öncelikle hala eğitimiz sistemimizde yer alan evrim masalına çok inceden göndermeler yapan Arif, maymunun gelişim sürecini tamamlayıp insanlaşmasını sağlamaya çalışıyor. Fakat ne yapsa bırakın geliştirmeyi maymunları ayağa kaldırıp insan gibi bile yürütemiyor. 

Sonra maymunları geliştirmekten vazgeçen Arif insanlarla karşılaştığında onlara öyle bir vaatte bulunuyor ki, şimdiki kişisel gelişimcilere ve eğitimcilere taş çıkartıyor: “'Bir haftada ortaçağ, 15 günde yeniçağ, yemin ediyorum 1 aya kadar Fransız devrimine kadar götürürüz biz bu işi.”  5 saatte NLP, 1 günde hızlı okuma, 7 günde İngilizce gibi iddialarla kişisel gelişim yolculuğumuza çağ atlattıracaklarını söyleyen birçok eğitimci ile Arif’in arasında nasıl bir fark var sizce? Fark şu: Arif sevdiği kadına kavuşmak için, bizim eğitimcilerimiz ise kısa zamanda bol paraya kavuşmak için yapıyorlar bunları.

 

“Benim adım Arif. Ben pratik adamım.” cümlesinin benzerini hem kendimizden hem de etrafımızdan bolca duymaktayız. Kendini beğenme dürtülerimizin tavan yaptığı zamanlarda tüm dünyaya karşı alıcılarımızı kaybedip olan biten her şeye sağır kesildiğimizde kaybettiğimiz insanlığa geri çağırmak için söylemektedir Arif bunu. İnsanın en öncelikli eğitiminin kendini eğitmek olduğunu bilen insan için bu çok anlaşılır ve manidardır. Dünyayı kurtarmaktan önce işe kendimizden başlamamız gerektiğini genellikle çok geç anlarız. Geri dönüşü de olmayan bu yolda bu hakikatli gerçeği algıladığımızda ise, genellikle çok geç olmuş olur. Arif bize bunu kendi üslubunca anlatmaktadır Arog’ta.

Arif’in ilkçağ insanlarını eğitirken bazı uygulamaları vardır ki, gerçekten verdiği mesajı bir kitap olarak yazıp anlatmaya çalışsak pek mümkün olmaz. Örneğin bir petrol kuyusu inşa etmiştir. Çağırır insanlara anlatır. Bu arada petrol çıkarmasını isteyenlere de şu cevabı verir: “Yaaa sonra savaş çıkarttın di mi?”

Yine eğitim sistemimizi çok güzel anlatan bir sahne vardır ki, biz ne söylesek kafi gelmez. Arif çocuklara ders vermeye başlar. Köyün ihtiyar heyetini, muhtarın görevlerini falan anlatır. Çocuklar bir şey anlamıyoruz dediklerinde cevabı yapıştırır: “Biz böyle gördük okulda.” Hayatın kendisini öğretmekten çok uzak insanı bilgi hamalı haline getiren eğitim sistemimizi bundan daha iyi nasıl anlatabiliriz ki? Bir de ders sırasında çocuklar anlamayınca hemen seslenir Arif Mimi’ye: “Mimi bana cetvel bul bi tane.” Mimi sorar: “T cetveli mi?” Arif cevabı verir: “Yok dövmelik olsun.”

Arif’in liderlik etmeye başladığı kabileyi her zaman hor gören, ezen, yakıp yıkan rakip kabilenin koyduğu yasaklar ise olaya tam tuz biber ekmektedir: “Mağara duvarlarına resim yapılmayacak, hiçbir geliştirici alet edevat yapılmayacak, eğitimle uğraşılmayacak.” İşte gelişimin önündeki en büyük engeller… Bunları kaldırdığınızda toplum zaten kendi kendine gelişecek, ilerleyecektir.

Jim Carry’nin “Ben, kendim” filmini seyredenler bilir. Orada bir sahne vardır. Amerika’daki hızlı kişisel gelişimcilerle dalga geçmektedir o sahnede Jim Carry. Sahnede silahlı adamlardan kaçan Jim Carry ve kız arkadaşı çareyi yandan geçen bir trene atlayıp kaçmakta bulurlar. Tren 5-10 metre önden gitmektedir. Jim Carry hızlıca koşar fakat kız geride kalır. Jim Carry bağırır bir taraftan: “Haydi İrene, başarabilirsin, yapabilirsin, içindeki gücü açığa çıkar, olacak, başaracaksın.” Nihayetinde İrene gaza gelir ve trene yetişir. Fakat bir sorun vardır. Bu seferde Jim Carry trene yetişememektedir. Mecburen İrene trenden geri iner.
Ülkemizde de durum çok farklı değil maalesef. Kısa hedefler ve anlık mutluluklarla bilinçli bir kişisel gelişim yolculuğu engellenmekte uzmanlar tarafından. Oysaki gelişim yolculuğu eğitimin ilk safhasında başlayıp hayatın sonuna kadar devam eden ve etmesi gereken bir yolculuktur. O yüzden gelişirken kısa günün kazançlarını değil kocaman bir hayatın kazanımlarına dikkat etmemiz gerekmektedir.

Bizi bu yolda başarıya götürecek rehberlere de bir sözü vardı Cem Yılmaz’ın. Arif, ilkçağ insanlarına 1 ayda Fransız devrimi vaat etmeden önce daha film yeni başlamışken ilkçağa ışınlanacağı yere doğru gitmektedir. Uzay devri makinelerinin olduğu hangara doğru ilerlerken bir noktada durup diğerlerine seslenir: “Bundan sonra yola katırlarla devam edeceğiz!”

 

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız