Başlığı yazarken “vay be ne yazı dizisi olmuş!” demeden edemedim. Kitaplarla ilgili yorumumu konu alan ilk yazımı yazarken böyle bir dizi çıkacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu. İlk yazıyı yazıp yayımladıktan sonra devamının beklendiğine dair elektronik postalar ve yorumlar alınca 2. yazı geldi. Sonra “devam, devam” dendi. “Peki” dedim. Zaten kitap okumak benim tarzım… Sosyal hayatımda da okumayan insanlara çok yakın olamıyorum desem abartmış olabilir miyim? Ama gerçek bu, ne yapayım?
Bir kere biri “çok okuduğunu” söylemişti. Okumayanı da gözünden anlamak için kahin olmaya gerek yok. O sırada elimde bir kitap vardı. O kitabı ortak tanıdıklara, “Başak’ın elinde bir kitap var ki, tuğla gibi! Bina yapılır öyle kalın!” yorumu yaptığını duyduktan sonra onun okumadığına dair şüphemde haksız olmadığımı anlamıştım.
Neyse, konudan sapmayayım, bu yazı dizisinin doğuşundan bahsediyordum. Okuduğum kitapları yorumladıkça, işler daha da büyüdü. Yazarlar bana imzalı eserlerini, yayınevleri de son çıkan kitaplarını göndermeye başladılar. Çoğuna yer vermeye çalıştım ve işte bugünlere geldim. Gayet plansız, programsız, doğaçlama bir süreçti. Demek ki Tanrı, Allah, Yüce Yaratan bunu istedi!
Buyurun son kitap yorumlarıma:
Kitap Adı: Cesaret, Yazar: Debbie Ford
New York Times’ın çok satanlar listesinde olan Debbie Ford’un “Cesaret” adlı kitabı aslında daha çok kadınlara yazılmış. Bunu kitabın başında yer alan “Dünyadaki tüm cesur kadınlara ve en cesur benliklerine ulaşmak için riske girmeye istekli olanlara” ithaf cümlesinden de anlayabiliyoruz. Özgürlük ve cesaretin iç içe geçen kavramlar olduğu şeklinde özetlenen bu kitapta birçok meditasyona da ulaşılabiliyor. Öyle uzun uzun gözleri kapatıp transa geçecek şekilde olmayan, bir kağıt ve kalemle de kolayca uygulanan bu meditasyonlar çok pratik.
Debbie Ford’un danışanlarının da hikayelerinin yer aldığı bu kitapta mutlaka kendinizden bir şeyler bulabileceksiniz.
Kitap Adı: Aşka Gittim Dönmeyeceğim, Yazar: Adem Özbay
Adem Özbay’ın “Aşka Gittim Dönmeyeceğim” adlı romanı, şiirsel bir dili seven duygusal insanlar için biçilmiş bir kaftan olsa da eksikleri yok değil. Bir ayrılığın ardından erkeğin içini dökmesi ile başlayan romanda kimi zaman deneme türüne sapılmış. Gereksiz bilgiler ve kitap isimleri ile yazarlara atıfta bulunmalar dilin akışkanlığını bozsa da okuyucu merakla okumaya devam ediyor.
2. bölümde kadın karakterin, sevdiği adama ayrılığın ardından yazdığı mektuplar yer alıyor. Okuyucu böylesine büyük bir aşkın neden bittiğini merak ederek sonuna kadar okusa da bununla ilgili hiçbir bilginin olmaması da hikayenin havada kalmasına neden olmuş.
Kitap Adı: Yolculuk, Yazar: Brandon Bays
Brandon Bays’in “Yolculuk” adlı kişisel gelişim kitabı, damağımda tadını bırakacak akıcılıktaki anlatımıyla beni hayran bıraktı. Bu kitapla insanın zihin gücüyle neler yapabileceğine tanıklık eden okur, mucize diye bir şey olmadığını, aslında “mucizenin”, “olması gereken” olduğunu fark ediyor.
Ameliyat edilmesi gereken ama kendi zihin gücü ile basketbol topu büyüklüğündeki tümörden kurtulan insanlar, tıp literatürüne geçen “iyileşmez” denen vakalar… Tedavinin yalnızca duygularımızı bastırmadan onları dinleyerek olacağını belirten Brandon, çok da güzel yöntemlerle kitabı zenginleştirmiş.
Bir roman tadında bu yolculuğa şahit olan okura ise bu uygulamaları bir arkadaşıyla yapmak düşüyor. Okuyun, pişman olmazsınız.
Şimdilik bu kadar… Yeni kitapları tanıtmaya devam edeceğim.
*
Seren Muyan