Adem Suad
ggdergi@gmail.com
28 Şubat 1884’te Gönen’de dünyaya gelen Ömer Seyfettin, Çağdaş Türk öykücülüğünün, “Milli Edebiyat Akımı”nın kurucularındandır. Kafkas göçmenlerinden Yüzbaşı Ömer Şevki Bey’in oğludur. Öğrenimine Gönen’de başladı. Babasının görevi nedeniyle sürekli yer değiştirmemeleri için annesiyle birlikte İstanbul’a gönderildi. Aksaray’daki Mekteb-i Osmaniye’ye yazdırıldı. Daha sonra Eyüp’teki Baytar Rüşdiyesi’ni bitirdi. Edirne Askeri İdadisi’nden sonra 1903’te İstanbul’da Mekteb-i Harbiye’den mezun oldu. Mülazım (teğmen) rütbesiyle orduya katıldı. İzmir Zabitan ve Efrat Mektebi’nde bir süre öğretmenlik yaptı.
Ömer Seyfettin, Selanik’teki Üçüncü Ordu’da görevlendirildi ve Balkan Savaşı çıkınca askerliğine devam etti. Sırp ve Yunan cephelerinde savaştı. Yanya Kalesi’nin savunması sırasında Yunanlılara esir düştü. Bir yıl süren tutsaklıktan sonra İstanbul’a döndü. Kısa bir süre “Türk Sözü” dergisinin başyazarlığını yaptı. Kabataş Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atanan Ömer Seyfettin ölümüne dek bu görevi sürdürdü.
Yazmaya Edirne’deki öğrenciliği sırasında başlayan Ömer Seyfettin’in, ilk şiiri ‘Hiss-i Müncemid’i, Mecmua-i Edebiye’de yayınlandı. İlk öyküsü, İhtiyarın Tenezzühü ise Sabah gazetesinde yer aldı. İzmir ve Makedonya’da görevliyken yazdığı şiir, öykü ve makaleler çeşitli dergilerde çıktı. Askerliğe ara verdiği dönemde ise yazıları “Rumeli” gazetesi ve çeşitli dergilerde yayınlandı.
Genç Kalemler ile Ünlendi
Ömer Seyfettin Selanik’te yayınlanan “Genç Kalemler” dergisindeki yazılarıyla ünlendi. Derginin ikinci dizisinin ilk sayısında Nisan 1911’de yayınlanan “Yeni Lisan” başlıklı yazısı “Milli Edebiyat” akımının başlangıç bildirgesidir. Yazılarında yalın, halkın konuştuğu ve anladığı bir dil kullanmak gerektiğini savundu. Türkçenin kendi kurallarına uygun yazılmasını, Arapça ve Farsça sözcüklerden arındırılmasını istedi. Milli Edebiyat akımının öncülüğünü Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem’le birlikte sürdürdü.
Ömer Seyfettin, I. Dünya Savaşı yıllarında “Yeni Mecmua”da yayınlanan öyküleriyle ününü perçinledi. Öykülerini kişisel deneyimlerine, tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırdı. Günlük konuşma dilini kullanması, öykülerine canlı ve etkileyici bir özellik verdi. Çok değişik konular işledi. Bunları anlatırken yergiye, polemiğe, komik durumlara ve toplumsal yorumlara da yer verdi. İnceleme kitaplarında “Tarhan”, “Ayın Sin” rumuzlarını kullandı.
Acılı ama Verimli Yıllar
1915’te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Bey’in kızı Calibe Hanım’la evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü. 1917’den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920’ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikâye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü.
Hastalığı 25 Şubat 1920’de artınca yazar, 4 Mart’ta hastaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920’de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı’na defnedildi. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na nakledildi.
En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikâyelerini içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikâyeler günümüzde de okunmaktadır. Son olarak Bilgi Yayınevi, “Bütün Eserleri” adıyla tüm öykülerini 16 kitapta topladı.
KUTU
Eserleri: Ömer Seyfettin Şiirleri
Roman: Ashâb-ı Kehfimiz, Efruz Bey, Yalnız Efe
Öykü: Harem, Yüksek Ökçeler, Gizli Mabed, Beyaz Lale, Asilzâdeler, İlk Düşen Ak, Mahçupluk İmtihanı, Dalga, Nokta, Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür.
İnceleme: Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset, Yarınki Turan Devleti, Türklük Mefkuresi, Türklük Ülküsü.