TAPULARI YAKMAK YADA TABULARI YIKMAK!

0
709

 

 

Değerli okurlarım!

 

Bu, “Yüksel Mertçe” bir “Tefsir” denemesidir.

 

Kur’an’ın ifadesiyle “Tağut” yada “Empeyalizm”in işbirlikçi ılımlı inanlılarına değil, ehli iman, ehli irfan, ehli akil olan Allah’ın evliyalarına hitap etmektedir.(2/257)

Buyurun hep birlikte okuyalım;

 

Sevgi ve Merhameti Bitimsiz Allah’ın Adıyla..

 

“Alemlerin rabbi Allah’a hamdolsun. Rahmandır Rahimdir. Din gününün malikidir. Ancak sana kulluk eder ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazabedilmiş olanların yoluna değil.”(Kur’an-ı Kerim 1/1-7)

 

Değerli Okur!

 

Yaratıcının ilk emri “OKU”dur (96/1), Okullar ki, “Bismillah” amir hükmündeki bu emrin “lisani pratik gösterge”sidir.

 

Her şey onunla başlar.

 

Bir varmış, bir yokmuş. Allah’tan başka hiçbir şey yokmuş.“Allah her şeyin yaratıcısıdır ve yöneticisi­dir.” (39/62) “Meryem oğlu İsa’da Allah’ım Rabbimiz bizim üzerimize gökten bir sofra indir.” (5/114)  “istiyoruz ki, ondan yiyelim. Kalplerimiz iyice yatışsın” (5/113)

 

Mertçe, benim sofradan anladığım; “Üze­rinde yahut içinde nimetlerin bulunduğu, insanoğlunun bütün ihtiyaçlarına cevap veren, Cenab-ı Hakkın A’dan Z’ye ikramla­rıdır.” Bu nimet ve rızıkların en önde geleniise, tenzilen yani tenezzülen gelen kitaplardır.“İnsan ancak ekmekle ve suyla yaşamaz tanrının kelimeleriyle de yaşar.” (Matta: 4/4) mealindeki kitabı mukaddes ayetleri bunun en bariz kanıtıdır.

 

Yine bakınız K. Kerim 68/2’de “Sen rabbinin nimeti sayesinde bir mecnun de­ğilsin!” “Rabbinin nimetini durma anlat” (93/11) ifadelerinde­ki sorumluluğun ve sorumluluğumuzun ancak ve ancak bu ni­metlerin şükrünün ifa edilebilmesi, bunları bütün insanlığa durup dinlenmeden anlatmak, öğretmek ve yaşamakla müm­kün olacaktır.

 

Neden bütün insanlığa? Çünkü kitabi evrensel temel pren­sip şudur: “Bir insan, bütün insanlar, bütün insanlar bir insan gibidir.”, Allah (cc) “Bütün alemlerin rabbidir.”(1/1)

Kitabi Rahmet, bütün alemle­re gönderilmiştir. (3/138) Ve kimseden de esirgenmemiştir ve esirgenmemelidir. “Her kapı çalınmalı, her insan aziz bilinmeli”, sonucu muhatabın ve muhatapların tavrı belirlemelidir.

 

Bu duygular içinde sofrayı bütün insanlarla paylaşmanın, paylaşabilmenin;

 

“BİRİNCİSİ: “Başta okuduğumuz Fatiha’nın bilincine ermektir.”

 

İKİNCİSİ: “Zihinsel Mal ve mülk kulluğundan kurtulmak için tabu ve tapuları yakıp-yıkmaktır.” Çünkü tapular yakılmadan tabular yıkılmaz, yıkıla­maz!.. Mal kulluğundan kurtulmak cümlesine tekrar rücu edi­yorum.

 

Mallaşmamak (hayvanlaşmamak) domuz ve maymun seviyesinin tehlike sınırlarına yaklaşmamak için, “Bakara’nın kurban edilmesi ve bütün insanlığa yedirilmesi lazımdır.” Saç­malamıyorum ne dediğimin bilincindeyim.

Beni izlemeye, okumaya de­vam edin. 68/2’yi mutlaka okuyun.

 

ÜÇÜNCÜSÜ: “Ali İmran, ör­nek yuva, aile çatısının temelini nasıl oluşturacağız?’ın proje­sini anlamak ve anlatmaktadır. Bir ana düşününki, vahye muhatap, kitabın bilincinde olarak hayatını, bütün eylemlerini, salatını ve hatta ölümünü bile rabbe adamış, bu bilincin pedagojik anlamda yönlendiricisi Zekeriyya (a.s.) ve yine vahyin bilincinde, ör­nek hayat sahibi Yahya (a.s.) ve Meryem, analar anası vahye muhatap bir kadın.

 

Örnek ve önderliği ezeli kelamla tescil edilmiş bir güzel insan.

 

Ve havariler onlarda vahye muhatap bir örgüt çit (çevre) Anadolu ifadesiyle.

Elbette bu zeminden, İsa Mesih kurtuluşun adı Müjde (İncil) doğacaktır.

Ve özel­likle nimeti sevgi nimetini, o günün katı, katılaşmış taş kalpli yöneticilerine, bu günün ifadesiyle sembolik de olsa canavar­laşan (trafik canavarı, Van gölü canavarı, enflasyon canavarı vs. gibi). İnsani otantik kimliğini kaybetme durumuyla karşı karşıya gelen insanla, insanlarla sevgiyi ve sevgi nimetini yenden paylaşacaktır.

 

Ve annenin, annelerin kıymetine dikkat çeke­cektir. Beşikten-Mezara kadar. Ezilen, hor görülen, kullanılan diri diri toprağa gömülen insanlığın eğitilmesinde merkeze la­yık görülen nisaların,  kadınların kahpe olmadığını, annesiyle birlikte bü­tün dünyaya ilan edecektir.

O’da DÖRDÜNCÜ:  şartın, pardon! Sürenin Hanımlar Suresi“NİSA” anlaşılma­sıyla mümkün olacaktır.

 

Adımı ne dördüncü surenin? Pes doğ­rusu bu ne biçim soru kardeşim baştan beri ne anlatıyorum ben.

 

Nisa (kadınlar suresi) Neden mi erkekler suresi yok?

 

Bi­rinci surenin birinci ayeti soruyu ve konuyu açıklıyor.

 

Lütfen “Kur’an okunurken susun onu dinleyin ki Allah’ın rahmeti üzerinize olsun” (7/203)  ki konuyu anlayasınız. “Allah bütün alemlerin rabbidir” (1/1), ancak haksızlığa uğrayan mazlumların ve mustezafların kadın erkek ayırt etmeksizin yanında oldu­ğunu beyan ediyor. “Sorulduğu zaman o diri diri toprağa gö­mülen kıza hangi günah yüzünden öldürüldü diye” (81/8-9, 28/5-6)

 

BEŞİNCİSİ: “Sofra, Maide, mutlaka oturup ikram edileni tat­mak lazım.”

Buyurun, buyurun! Halil-i İbrahim sofrası, sindire, sindire yiyin.“İnsan ekmek ve su ile yaşamaz. Allah’ı kelimeleri ile de yaşar.”Muştusunu tekrar hatırlayın!(Matta 4/4) Nimete nankörlük etmeyin.

 

Aksi halde karşını­za hayvanlar suresi çıkar, (Enam) ve kimlik tespiti yapmak zorunda kalırsınız. ALTINCI nimetten sonra YEDİNCİ nimet gelir- ki, bir seçim yapıp yapmamakta karar vermelisiniz. Müsta­kim yolun yolcularıyla karşı yolun, delalet yolunun müntesiplerinin döne döne anlatıldığı yedinci süre olan Araf süresi si­zi kesin bir çizgiye ulaştırmadı, ulaştıramadı ise, tabir haline gelen ifadeler ile arasatta, arafatta, ortada yahut Kur’an’ın ifadesi ile Araf’ta kalmanız kaçınılmaz bir sonuçtur.

 

Araf su­resi, Arif’i duygularınızı geliştirip, sizi bir karar vermeye yönlendirmemiş, yönlendirememiş ise, size SEKİZİCİ surede pek bir şey ifade etmez.

Çünkü konusu savaş “Enfal” oradan hızla geçip yahut kaçıp, dokuza takılacaksınız. “DOKUZ” çok önemlidir.

 

Dokuzuncu köyde mutlaka bir sığmağa ihtiyacınız var.

 

Çünkü savaşırı tam ortasındasınız ve kaçaksınız.

 

Sakın bulunduğunuz noktada hareket dahi etmeyiniz.

 

ONUNCU kö­ye kaçma gibi bir senaryo ve dahi bir plan yapmayın!

 

Dokuzda ısrar edin.

 

ON çok tehlikeli!

 

Bir nübüvvet üyesi olan Yu­nus bile orada barınamadı.

 

Kaçtı, kaçtı da ne oldu? “Eğer rabbimin rahmeti olmasaydı balığın kamından zor kurtulurdu.” Nasuh tavrı sayesinde kurtul­du.Ümidin tükendiğini zannettiği köyüne (köylülerine) dön­dü. Döndü, pardon! Türkçe’de dönmenin, dönüşün Kur’an terminolojisindeki anlamı, mevhumu muhalefetinden “tövbe” tam isabet!

 

Lütfen yalvarıyorum!

 

Tövbe edin…

 

Ben sadece “ip uçlan” verdim.

 

Dönün baştan ilk onu döne döne okuyun!

 

“Ve sakın on’a takılmayın!..”

 

ATATÜRK KÖŞESİ

Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.

DÜŞÜN-TAŞIN

Ne kadar yaşadığımız değiI, nasıI yaşadığımız önemIidir.

GÖNDERMELER

-Ünlü Sanatçı Ferdi TAYFUR, ‘Boynu bükük Şarkılar’ adlı Tv programında yol arkadaşlığı yaptığı Yüksel EVSEN’in Adana’daki geleneksel gecesindeki anlamlı sürprizi karşısında, ‘Adanalı olmaktan gurur duyu yorum.’ diye haykırdığını duydunuz mu?

-30 Mart’ın, 30 yıldır Adana’yı yöneten zihniyetten kurtuluşunun ve Adana’nın nevruzu olacak diyen Ömer ÇELİK Bey’e katılıyor musunuz?

-Taner TALAŞ’ın Türkiye’nin en çok konuşulan Gazetecisi Mehmet BARANSU ile gerçekleştirdiği röportaj’ın sosyal medyada reyting rekorları kırdığını biliyor musunuz?

-Akdeniz Televizyonunun geleneksel gecesinde sokak köpekleri için topladığı yemek atıklarıyla alkışı hak eden Nesrin ÇITIRK’ı tanımayan var mı?

-“Gönül insanı Ahmet TAŞGETİREN’i televizyonda Başbakan’ın karşısında seyredince midem bulandı. Olimpiyatlarda gözyaşı döken Bülent ARINÇ’ı o gözyaşları boğar.” Diyen gazete patronu kim?

-Adana Belediye Başkanvekili Zihni ALDIRMAZ’ın Lösemi Hastası dört yaşındaki Yeliz YILDIZ’ı evinde ziyaret ederek gönüllerde taht kurduğunu biliyor musunuz?

-“Uzun Usta’ya bir çift lafım var. Seni seven insanları yanlış seçim yaparak üzmeye ne hakkın vardı be Usta!Kıran mı girmişti onbir yıllık geçmişe…”diye sitemini yazı lisanıyla dile getiren Abdülkadir TUNÇER’i tanımayan var mı?

-Başkalarının ayağına basarken kendisi ah diyen politikacıların kimler olduğunu biliyor musunuz?

-“Kamyon kasasında salavat, dörde katlanabilen portatif twitler, rüyalara manşetten giren peygamber, ahizeye değil hoparlöre verilen fitne zikri derken Cebrail’i de oy isteme kıvamına getirdik. Hayırlı olsun.” diyen Esra ELÖNÜ’nün bu satırlarını anlayan var mı?

-Milliyetçi Hareket Partisi Adana il Başkanı ile dargınlığımın Akdeniz Televizyonunun geleneksel gecesinde Barış’la neticelendiğinden haberiniz var mı?

-Bağımsız Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cengiz GÜNDOĞAN’ ın Mertçe Söyleşi’de gerçekleştirdiği söylemleriyle sadra şifa bilgiler verdiğini biliyor musunuz?

*

Yüksel Mert

yukselmertoglu@hotmail.com

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız