Tembel olmak anormal bir durum değil aslında, gayet doğal. Düşünüyorum da çalışmak için yapmak zorunda olduğumuz işler, yani yetişmesi gereken evraklar ve yapılması gereken düzenlemeler olmasa, kimse o zindan misali ofislere gitmek istemez! Tembellik yapmak da biraz hakkımız sanki… Her şeye rağmen, şunu bilmeliyiz ki, topluma faydalı ve başarılı bir birey olmak istiyorsak, tembelliğimizi alt etmeliyiz. Peki, tembelliği yenmeyi ve kaybetmiş olduğumuz canlılığı tekrar nasıl kazanacağız? İşte bu sorunun yanıtını bulmak için aşağıdaki adımları tek tek uygulamaya ne dersiniz?
1. Adım: Harekete Geçin
Canınız kitap okumak istemese bile, OKUYUN. Canınız bir şeyler yazmak …
Tembel olmak anormal bir durum değil aslında, gayet doğal. Düşünüyorum da çalışmak için yapmak zorunda olduğumuz işler, yani yetişmesi gereken evraklar ve yapılması gereken düzenlemeler olmasa, kimse o zindan misali ofislere gitmek istemez! Tembellik yapmak da biraz hakkımız sanki… Her şeye rağmen, şunu bilmeliyiz ki, topluma faydalı ve başarılı bir birey olmak istiyorsak, tembelliğimizi alt etmeliyiz. Peki, tembelliği yenmeyi ve kaybetmiş olduğumuz canlılığı tekrar nasıl kazanacağız? İşte bu sorunun yanıtını bulmak için aşağıdaki adımları tek tek uygulamaya ne dersiniz?
1. Adım: Harekete Geçin
Canınız kitap okumak istemese bile, OKUYUN. Canınız bir şeyler yazmak istemese bile YAZIN. Egzersiz yapmak istemeseniz de kalkın ve EGZERSİZ YAPIN. Kısacası, hareket etmek, aksiyon en iyi motivasyondur. Bir görevi yerine getirememekten bizi alıkoyan tek şey onu yapmamamızdır, bu yüzden hemen şimdi yap onu!
2. Adım: Adım Adım İlerleyin
Bütün bir yemeği tek bir hamlede yemeniz gerekse ne çok zorlanır ve ne tuhaf hallere girersiniz, değil mi? Neyse ki, yemeğinizden bir lokma alırsınız, bunun tadını çıkarırsınız ve yavaşça diğer lokmalara geçerek yemeğinizi bitirirsiniz. Aynı şekilde, eğer her şeyi bir anda yapmak isterseniz, motivasyonunuzu kaybedersiniz. Önce hangisini yapacağınızı, nereden başlayacağınızı şaşırırsınız ve sonuç itibariyle hiçbir işi tamamlayamamış olursunuz. Bu nedenle, büyük işlerinizi küçük parçalara bölün ve elde etmiş olduğunuz işin sadece o bölünmüş kısmına konsantre olun. Bu sayede çok zor ve asla üstesinden gelemeyeceğinizi düşündüğünüz bir işi, çok daha keyifle ve zevkle tamamlamış olacaksınız.
3. Adım: Dikkatinizi Dağıtacak Şeyleri Ortamdan Kaldırın
Tembelliğimiz tuttuğu zamanlarda etrafımızda işimizin dışında bizi meşgul edecek şeyler hemen dikkatimizi çeker ve motivasyonumuz bozulur. Örneğin, bilgisayarın bulunduğu odada herhangi bir işle meşgul oluyorsak ve bilgisayarında internet bağlantısı varsa, ufacık bir iş için internete girmek isteyebilir ve o site senin bu site benim bir anda yapacağımız işi unutup web sayfalarında kaybolabiliriz. Bunun sonucunda da bir türlü kendimizi bilgisayarın başından alamaz ve dikkatimizi tamamen dağıtmış oluruz.
Bir başka örnek: ‘öğrenciler’ Öğrenciler ders çalışmaları gereken vakitte bir anda gözlerinin televizyona kayması sonucu birbirini takip eden diziler ve programlarda kaybolabiliyorlar. Kolay kolay başından kalkılamayan televizyonun bu etkisiyle beraber dersler ve ödevler uzun süreli ertelenebiliyor. Sonuç itibariyle elimizde kalan, tamamlanmamış işler, görevler ve çalışılmamış dersler, bitirilmemiş ödevler oluyor.
Dolayısıyla, dikkatimizi dağıtan bu eşyalarımız amacının dışında bize hizmet etmiş olurlar. Dikkatimizi dağıtacak şeyleri ortamdan kaldırırsak, mesela internete bağlanmazsak, televizyonun bulunduğu odayı kilitlersek ya da yapacağımız işe odaklanabilecek, dikkatimizi dağıtabilecek ne varsa onların olmadığı yalın ortamlarda çalışırsak işimize çok daha kolay konsantre oluruz. Dikkatimiz farklı sebeplerden dolayı dağılmış olsa bile, uzun süreli bağlayıcı etkisi olmayan şeylerden uzak durduğumuz için dikkatimizi tekrar kolayca toparlayabiliriz.
4. Adım: Kendi Kendinizi Motive Edin
Yaptığınız iş her ne ise, onunla niçin meşgul olduğunuzun farkında mısınız? Zaman içerisinde kişi yaptığı veya o an için meşgul olduğu işin sebebini, maksadını, o işi yaparak ulaşmak istediği hedefleri unutabilir. ‘Ben bu işi neden yapıyorum ki?’ diye düşünebilir. Bu nedenle yaptığınız işin kişisel tatmininiz, hayatınız ve aileniz için ne kadar önemli olduğunu kendinize sık sık hatırlatın. Eğer neyi, ne için yaptığınız sorusuna aldığınız yanıt sizi tatmin etmiyorsa, o işle alakalı hedeflerinizi tekrar gözden geçirin!
5. Adım: Kendinizi Ödüllendirin
Disiplinli ve planlı olmak iyi, güzel, hoş da hangimiz robot olmak isteriz ki? Bu, hayli korkunç bir şey! Hiçbirimiz sadece kurallara göre yaşayamayız. Bu, motivasyonumuzu kaybetmemizde ciddi anlamda olumsuz bir etkendir. Sonunda ödül alacağımızı düşünerek yaptığımız her işi tamamlarken hevesli ve son derece coşkulu oluruz. Ödül, bu anlamda olumlu bir pekiştireçtir.
Tembellikten sürekli şikâyet ederiz. Buna rağmen, işlerimizi saatlerce erteleme huyumuzu da bir türlü terk edemez ve aynen devam ederiz. Erteleme işi bize çok hoş gelir ve bundan kolay kolay kurtulamayız. Halbuki yapacağımız işi planlayarak adım adım ilerlersek, tembellik tıpkı sihirli bir değnek deymiş gibi uçar gider. Sizi motive eden ve oyalayan nedir? İşte bu sorunun cevabını bulduğunuzda, bu anlamda var olan birçok probleminizin üstesinden gelmiş olacaksınız.
Mutluluk ve Beyinde Meydana Gelen Kısa Devre: Tembellik
Tembellik, beynimizdeki sistemin kısa devre yapmış olması halinde açığa çıkar. Hedeflerimiz için zorlu ve uzun soluklu çalışmak bizi uzun süreli mutlu eder; fakat kısa vadede beynimizin belirli bir kısmı zorlanmadan ve sıkıntılardan ayrılarak mutluluğa adım atmak ister. İşte bu noktada, tembellik baş gösterir. Ve kısa süreli bir gel-git yaşarız. Uğraşmak, didinmek bize her zaman için zor gelir. Halbuki ancak çaba sarf ederek, uğrunda uğraş vererek mutluluğa ve doyuma ulaşırız.
Araştırmalar gösteriyor ki, meşgul olduğumuz aktiviteler bizi mutlu ediyor. USA Today’de yer alan bir makalede insanları neyin mutlu ettiği aktarılıyor. İşte insanları mutlu eden sebepler:
İnsanlar çalışarak, kendilerini sosyal aktivitelerle meşgul ederek, hayattan tat alır ve tatmin olurlar; çünkü sürekli meşguliyeti olan inanlar, kendilerini, zamanın nasıl geçtiğini, endişelerini ve üzüntülerini unuturlar. “Akıp gitmek, akış” (İngilizce flow) kelimesi Claremont Üniversitesi psikoloğu Mihaly Csikszentmihalyi (çiks-sent-mi-hay diye telaffuz edilir) tarafından bu hadiseyi anlatmak için kullanılmıştır.
“Hayatın akışına kapılan insanlar bir fırtınayla mücadele ediyor, bir beyin ameliyatı yapıyor veya çocuklarıyla birlikle bir yapboz üzerinde çalışıyor ya da bir müzik aleti çalıyor olabilirler.” der Csikszentmihalyi. Sonuç itibariyle ne ile meşgul olduğumuz değil, ne olursa olsun bir şeylerle ilgileniyor olmak mutlu olmamız için yeterlidir. Hayatın akışında yer alan birçok aktivite, aynı zamanda bizim için tatmin ve mutlu olma sebepleridir. Nitekim bunları yapmak için önemli kişi olmamıza da gerek yoktur; çünkü hayat akıp gidiyor ve biz de bu hayatta bize biçilen rolü oynamaya devam ediyoruz. Hangi rolde olduğumuz önemli değil, önemli olan hayata kıyısından, köşesinden, bir yerinden tutunabilmektir.
Csikszentmihalyi der ki: “Şimdiye kadar tanıştığım en mutlu insanlardan biri Chicago’da oturan 64 yaşında bir adamdı. 4 tane üniversite diploması olmasına karşın kaynakçılık yapıyordu. Adam işiyle son derece gurur duyuyor, usta veya kalfa olmayı, sevdiği işi yapmaktan alıkonacağı düşüncesiyle reddediyordu. Taştan yapmış olduğu bahçede süzgeç ve projektör yardımıyla gökkuşağı gibi rengarenk ışık oyunları oluşturuyor ve akşamlarını o görüntüleri izleyerek geçiriyordu.
Gençler de hayatın akışına kapılırlar. Birçok uğraş ve aktivitelerini “hem çalışmak hem eğlenmek” mantığını göz önünde bulundurarak yaptıkları sürece en mutlu insanlar, gençlerdir. Hayatın içindeki bu akış sonunda yoğun bir tatmin olmuşluk hissi verir. Bu yoğunluk insanı gerer ve bunaltır ama tatlı bir gerilimdir bu, çünkü hiçbir zaman üstesinden gelemeyeceğiniz ve kapasitenizi aşan sorumluluklar yüklenmez bize. “İnsanların kendilerini en mutlu hissettikleri an, en iyi şekilde yapabildikleri işle meşgul oldukları andır.”
Tembellik etmek, bizi her zaman geriye götüren bir haldir. Biyolojik olarak, beynimiz çok az efor sarf ederek zevk almamızı ve sıkıntılardan uzak durmamızı ister. Doyurucu, tatmin edici bir başarı elde etmek için öncelikle beyinde gerçekleşen o kısa devreyi tamir etmek gerekir. Bunun için özel bir efor sarf edip, bir patlama yaşayabiliriz. Fakat ardından çok yoğun bir mutluluk ve haz hissedeceğimiz kesindir. Gördüğünüz gibi hâlâ bir şeyler yapabilirsiniz. Hedeflerinize ulaşmak için yapmanız gereken tek şey, harekete geçmektir.
Tembellik, ondan zarar görenler için çok kötü bir şeydir. Sabah sıfır motivasyon ve sıfır enerji ile uyandıysanız bu, inanılmaz derecede can sıkıcı bir histir ve bunu aşmak için ne yapılacağını çoğu zaman kestiremeyiz.
İşte size tembellik halleri:
< Lezzetli bir yemek yiyemezsiniz, çünkü tarifi takip etmeniz ve malzemeleri bir araya getirip pişirmeniz için enerjiye ihtiyacınız vardır.
< Yatağınızı toplayamaz, çamaşır yıkayamaz, evi temizleyemezsiniz; çünkü yeterince motivasyonunuz yoktur ve bu da sizi rahatsız ediyordur. Eviniz pislik içindedir ve siz evinizi düzeltemiyorsunuz; çünkü kendinizi çok yorgun hissediyorsunuzdur.
< Diğer insanlarınkinden çok daha az paranız var, bunu biliyorsunuz; fakat onlar bütün gün boyunca çalışabiliyorken siz çalışamıyorsunuz.
< Eğer bir işiniz varsa, sık sık hastalanıyorsanız ve düzenli bir şekilde işten kaytarıyorsanız, insanlar sizi "tembel ve güvenilmez biri" olarak bilecekler.
< Eğer tembel bir öğrenciyseniz, ödevlerinizi düzenli bir şekilde yapmaz ve derslerinize gereken özeni göstermezsiniz. Başarı da bir hayal olur elbette.
< Tembelseniz, tamamlanmış hiçbir işiniz olmaz; çünkü dikkatinizi toplayamaz, yaptığınız işe odaklanamazsınız. Herhangi bir görevi yerine getirmek için enerjinizin hiç olmadığı bir hayatı düşünün. Bu, çok can sıkıcı ve berbat bir şey olurdu.
Hiç kimse tembel olmaktan keyif almaz. İnsanlar mutluluğu, çalışmakta ve bir şeyleri başarmakta bulurlar. Üniversite araştırmaları gösteriyor ki; hedefe ulaşmak için çok çalışan insanlar başarılı oluyorlar. Bizim araştırmamıza göre ise, kim ne kadar aktifse o kadar mutlu, neşeli.
“Plajda uzanıp rahat bir şekilde yatmak kulağa hoş geliyor, fakat emin olun, hiçbir şey üretmeden uzun süre aynı şeye devam etmenin, bir zaman sonra hiçbir zevki kalmaz.”
Kaynak: http://www.overcominglaziness.com/
laziness-is-a-short-circuit-in-your-brain/
http://nudaclick.blogspot.com/2006/10/laziness-is-short-circuit-in-your-brain.html
Çeviri: Genç Gelişim
Lilay Koradan
www.gencgelisim.cıom