Hayatımız Sinema Filmi Olur mu?

0
953

Geçenlerde çocuklarla birlikte çok harika bir sinema filmine gittik. Şirinlerdi bu harika film. Şirin babanın sakin ve her şeyi bilen asil tavırları güven veriyor tüm küçük şirinlere.

Ve tabi ki seyreden tüm tatlı çocuklara… Alkışlanacak neredeyse her başarısından sonra.  Ne kadar da kendinden emin. Her şeyin bir çaresi bulunur diyor her olay karşısında. Sakin olup gülümseyerek düşünmek yeterli… Kalbi sıcacık ve sevgi dolu çünkü… İşte demek ki hayatın püf noktası bu!

İşin güzel yanı her ne kadar çocuklar için görünse de film, her zamanki gibi çocuklar filmi cocukca izleyip heycanlanıp , çığlik atıp, alkış tutarken, benim duygusal bir insan olarak bazı sahnelerinde ağlamamdı. Filmdeki mesajları bulmaya çalışmamdı. Peki ne değişiyor diye düşundüm? Büyüduk de duygular mı yoğunlaştı, yoksa çocukca düşunmeyi mi unutuyoruz? Yoksa kurallar mı bizi bu hale getiriyor. Çocuk saflığını , saf ve temiz düşünceyi unutuyoruz belki de. Takılıyoruz hayatın akıntısına bir şekilde. En iyii kim yapar, herşeyin en güzeli kimde var, benim arabam benim evim en pahalı…….. gibisinden gereksiz düşünce arzu ve isteklerle kirletiyoruz düşüncelerimizi. Ve farkına varmadan saf çocuklarımızın da düşüncelerini. Onlara da aşılaniyor en iyiyi en mükemmeli yapması gerekliliği. Oysa kime göre doğru, neye göre yanlış, kime göre iyi , neye göre kötü?….. her bir kişi ,hiçbir kimseye bakmadan kendi potansiyelince ve mutlu olduğunca en iyi yapmak istedığı işi veya eylemi,  veya hareketi yapsa çok daha güzel olurdu. Her kişi kendi doğrularıyla mutlu ve de doğru çünkü. Nasıl ki doğuştan hiçbirkişi bir diğerine benzemiyor, hiçbirkişinin  doğruları bir diğerine benzemiyor. Hep kendi doğrularımızın en iyisini yapalım , kendimizi kimseyle kıyaslayıp yarıştırmayalım. Ve bırakalım herkes kendi filmini oynsın.

Bu küçük sevimli mavi şirinler gibi. Her  biri kendi içerisinde özel ve önemli. Öfkeli, gözlüklü, tembel, güçlü…… bizler de böyle değilmiyiz? Sadece ne olduğumuzu bilmemiz yeterli. Başkalarına benzemeden. Kendi özümüzle yaşayalım her anımızı. Hepimiz bilgin olabilirmiyiz? Peki ya müzisyen? Ya da sporcu ressam? Kendi içimize odaklanıp , özümüzden, kalbimizden gelen sesleri dinleyip atsak her an adımlarımızı . Iste o zaman o sonsuz enerjiyi, sevgiyi , mutluluğu hissederiz bedenlerimizle. Kendi doğrularımızla , kendi yanlışlarımızla. Kısacası kendi adımımızla, biz olarak yaşamak. Işte budur mutluluğu yakalamak. Yormaz hayat sizi o zaman , kendi filminizi yaşayın her an.   Mutlu sonla bitirelim hayatlarımız. Biz güldükçe güler çevremiz bize, biz sevdikçe sever etrafımızdaki kişiler bizi. Biz yazıyorsak sahnelerimizi özenle seçelim kelimelerimizi. Hiç mi acı olmaz , hiç mi isyan olmaz demeyin. Olmuyor işte isteyince. Olsa bile , farkındalıklarla yaşayınca insan acılar bile gülerek bitiyor, isyanların sonu yeni, aydınlık günlere dönüşüyor. Kalbinize sevgiyi tuttukça, her olayda sevgiyi hatırlayıp gülümseyerek yaklaştıkça yaşananlara, çok basit geliyor hayat insana belli bir zamandan sonra. Öyle de zaten…

Filmleri yaratan da insanlar değil mi? Yazarken kolay, izlerken çok zevkli de gerçek hayatta mı uygulaması zor? Kesinllikle değil. Biraz niyet , biraz istek, biraz sabır ve birkaç adım. Ulaştınız işte ordasınız. Alışınca hayatı sevgiyle karşılamaya evren size sunacaktır tüm güzellikleri. Aceleci olmayalım. Doya doya , tada tada yaşayalım her anı. Filmleri tekrar tekrar izleriz belki. Ama hayatımız? Tekrarı olmuyor geçen günlerin. Öyleyse sakin ve sabırlı, mutlu ve sevgi dolu olalım , olalım ki şu tatlı şirinler gibi kendi şarkımızı tutturup cesurca yüruyelim yolumuzu. Şarkımızı söyledikçe neşe dolalım, güvenelim hayata ve insanlara. Neşeli müziklerle çıkalım yola..

Her birimiz kendi filmlerimizi yaşıyoruz aslında. Sahnesi bize ait karakterleri bize ait. Istediğimizi ekleyip çıkartabiliyoruz. Kelimeler bize ait, cümleler bize ait.şimdi , şu an kurduğumuz her güzel cümle, her gülücük , her bir kahkaha bizi dilediğimiz güzel yarınlara taşıyacaktır. Bu filmin bize ait olduğunu bilmek yeterli. Bircoğumuz yarınları dalıp beklerken bugünün güzelliğini ve mutluluğunu kaybediyor. Hal böyle olunca da hep yarınlara ve dünlere isyan ediyor. Oysa tek yapmamız gereken çocuklar gibi şu anî yaşamak sonralara , dünlere takılmamk. Gülebiliyorsak şimdı, yarında mutlu olacağız demek ki. Sevgiyi bulabiliyorsak hayatın içinde, kendi içimizde endişeye gerek yok demektir. Endişe olmadan hayat telaşsız yaşanır ve şu anın tadına varır kişi. Ve de iste o zaman tüm filmler mutlu sonla tamamlanır tam da olması gerektiği gıbi……

*

Nazime Önder

nazo177@yahoo.com

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız