Hayal Etti, Kazandı!

0
942

Abdi İbrahim’in yönetim kurulu başkanı olan NEZİH BARUT, 1976’da Londra’dan döndü ve babasının vefatından sonra 15 yıllık bir duraklama dönemine giren şirketin başına geçti. Sonrasında ise “hayal etti” ve hayallerine ulaşmak için azimle, tutkuyla çalıştı.

İlaç sanayiinin en büyük fabrikalarından birine, en modern teknolojilerine sahip olmak istedi, oldu. Şimdi ise “global” bir firma olmayı hayal ediyor. Abdi İbrahim, çok uluslu dev rakiplerin, zorlu sıkı düzenlemelerin olduğu bir sektörde, yerel bir oyuncu olarak tutunmayı başaran nadir şirketlerden… Kısa süre sonra “asırlık” unvanını alacak olan şirketin yarattığı başarı öyküsünde hiç şüphesiz, şirketin 3’üncü kuşak yöneticisi Nezih Barut’un rolü büyük. Her ne kadar kendini “Abdi İbrahim Bey’in torunu, üçüncü kuşak eczacı şanslı biriyim” diye tanımlasa da şirketin bugünlere ulaşmasında onun hayal gücünün ve vizyoner bakış açısının etkisi var. Barut, kendini hızlı karar alan, cesur bir lider olarak tanımlıyor. Abdi İbrahim’in büyümesini de zor zamanlarda hızlı ve cesur hareket etmesine bağlıyor. “Hayal ettik, başardık” diye konuşuyor.

 

 

İnandım, inandırdım

 

Dedem eczaneden laboratuvara geçti. Babam bir fabrika kurdu. 1961’de babamı kaybettikten sonra şirket bir duraksama dönemine girdi. 1976’da Londra’daydım. Annem beni çağırdı. Aile karar veremiyordu, benim dönmemi beklediler. Ailenin aldığı karar fabrikayı kapatmaktı. Fabrikayı kapattık. Bir ay sonra sıfırdan başladık. Bir yandan üretim yaptık bir yandan depolara mal dağıttık. Benim için belirleyici olan fark yaratmaktı. Benim için kararlar 24 saat içinde verilmeli, cesur olmalı. Kendime güvenmem, başarmak için hayal etmem, çok inanmam ve karşımdakini inandırmam Abdi İbrahim’in büyümesini sağladı diyebilirim. Ben hep başarıyı hayal etmekle bağdaştırmışımdır. Hayallerimin çoğunu gerçekleştirdiğimi düşünüyorum. İzmit’ten İstanbul’a arabayla gelirken, oradaki fabrikalara bakardım. Oradaki fabrikalar gibi fabrikalarım olsun isterdim. Nitekim ilaç sanayiinin en önemli merkezlerinden birine sahip oldum. Frankfurt Düsseldorf’a gittiğim zaman hep oradaki makinelere hayran olurdum. Onları fabrikamda görmeyi hayal ederdim, o makinelere sahip oldum. Sanatla mimariyi birleştiren bir binaya sahip olmak isterdim, ona da sahip oldum. İlaç sanayiinde bir numaralı olmak isterdim, onu da başardım. Şimdi ilaç sanayiinde global bir firma olmayı hayal ediyorum.

 

Deneyimlerden ders aldım

 

Bulunduğumuz sektörde başarılı bir oyuncu olmanın gereklerini her alanda yerine getirme gayreti, şirketin her seviyesinde üst düzeyde diyebilirim. Ancak ben başarının olduğu yerde, azimle ve tutkuyla çalışmanın ve her zaman daha fazlasını yapma isteğinin olduğuna inanırım. Yaşadığınız her iş deneyiminden ders alınması gerektiğini düşünürüm. İş dünyası insana zorluklardan yılmamayı öğretir ve yapılmış işlerden kendiniz için örnekler çıkarmanızı sağlar. Ancak fark yaratabilmek için yapılmayanı yapmak, koşulları zorlamak ve başarmak gerekir. İnsan yaptığı işin bütününe hakim olmak istiyorsa her detayına vakıf olma kabiliyetiyle beraber, kimi zaman da aynı işe yukarıdan kuşbakışı bakıp bu iş nasıl gidiyor, ne yapmalıyım sorusunu sormayı da bilmelidir. Başarı ancak bu bakış açısıyla birlikte gelir. Biz de bu felsefeden yola çıkarak üretim yaklaşımımızı en ileri seviyeye çıkarma gayreti içinde olduk. Bu bağlamda, tüm iş süreçlerimizde ileri teknolojiyi kullanmayı kendimize ilke edindik.

 

Dönüm noktası ne oldu?

Yönetimi devraldığım 1981 yılından itibaren, özellikle ürün adedini artırma ve yabancı ilaç firmalarıyla işbirlikleri konularına büyük önem verdim. O dönemlerden, 2000’li yıllarda global ilaç sanayiinde yaşanabilecek küreselleşmenin etkilerini öngörerek uluslararası firmalarla anlaşmalar yapmaya başladık. Bugün o yıllarda anlaşma yaptığımız ve halen işbirliğimizin devam ettiği şirketler var. İlişkilerimizi sadece ticaret üstüne kurmadık. Gönül birliği yaptık, birbirimize inandık. Önce ilişki ve güven tesisi sağladık, uzun süreli ve başarılı iş ilişkileri de arkasından geldi. Burada önemli bir husus, işbirliği yaptığımız bu firmaların ilaçlarını uluslararası üretim teknolojisiyle üretebilmek için en son teknolojiyle donatılmış yeni bir üretim tesisi kurma ihtiyacıydı. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak 1994’te Esenyurt’taki Abdi İbrahim Üretim Tesisleri’nin temelini attık. Yurtdışı firmalarla ilişkilerimiz sürerken, bir büyük hayalimizi daha gerçekleştirebilmek adına 1999 yılında uluslararası pazarlardaki varlığımıza dair ilk adımımızı Cezayir’de attık. O günden bu yana, yurtdışındaki faaliyetlerimiz genişleyerek devam ediyor. 2000 yılında ise şirketim adına bir büyük başarı göğsümü kabarttı. Eşdeğer ve referans ilaç üreten tesislerimiz faaliyete geçti. 2003 yılı ise benim için unutulmaz bir yıl oldu. 1976’da göreve geldiğimde 32’nci sırada olan Abdi İbrahim 2003 yılı itibarıyla hem kutu hem ciro bazında sektörün lideri olmuştu.

 

“İKİ KONUYA ÇOK ÖNEM VERİYORUM”

 

Abdi İbrahim olarak gerek üretim tesislerimiz, gerekse AR-GE merkezimizde, ileri ülkelerle kıyaslanabilecek bir teknolojik düzeye sahibiz. Üretim tesislerimizde en son teknolojileri uyguluyoruz. Başarımızın temel taşlarından biri AR-GE alanındaki yatırım ve faaliyetlerimizdir. Sektörün akredite olmuş ilk AR-GE merkezi olan Abdi İbrahim AR-GE Merkezi’ne her yıl ciromuzun yüzde 5’ini ayırıyoruz. Bu yıl 78 önemli projeye imza attık. 28 uluslararası patent başvurusunda bulunduk. Bir diğer önemli gücümüz de insan kaynağımızla sahip olduğumuz entelektüel sermaye. 2007 yılında büyük bir hayalim daha gerçekleşti. Ailemizi Maslak’taki yeni yönetim binasına taşıdık. Ünlü mimar Dante Benini tarafından tasarlanan binamız, mimarına İtalya’da yılın en başarılı mimarı ödülünü kazandırdı. Bugün 30’a yakın lisansör firma, Abdi İbrahim’i her ziyaret ettiğinde önce vizyonumuzu yansıtan binalarımız, sonra da yüzü geleceğe dönük yönetim anlayışımız karşısında hayrete düşüyor. Bense, yıllardır kurduğum hayallerin bir bir hayata geçirildiğini görmenin ve bu başarıları 3 bin 500 kişilik Abdi İbrahim ailesi ile paylaşmanın keyfini çıkarıyorum.

 

İNANCIMI HİC KAYBETMEDİM

 

Bu uzun yolda elbette zorluklarla ve sıkıntılarla karşılaştığımız zamanlar oldu. Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerin yanı sıra, Haç sektörüne dair krizler de maalesef sanayimizi olumsuz etkiledi. Ancak yaşanan tüm bu zorlu süreçlere rağmen inancımı, kendime ve çalışanlarıma olan güvenimi hiç yitirmedim. Tıbba ve insanlığa hizmet misyonumuzdan hiçbir zaman vazgeçmedim. Bu ilke doğrultusunda da, sektörde yaşanan her türlü kriz durumuna rağmen, yatırımları sürdürmeye ve böylece ülkemize hizmet etmeye devam ettik.

 

2012 yılından itibaren dünya ilaç sektöründe ilk 100’de yer almanın ötesinde, önümüzdeki her yıl daha ön sıralara tırmanma amacı içindeyiz. Ar-Ge’deki etkin gücümüzü, değişen konjonktüre bağlı olarak manevra ve hareket kabiliyetimizi artıracak yeni alanlara odaklanıp yeni ürünler geliştireceğiz. Özellikle onkolojide ve reformülasyonlarda, katma değerli yeni teknolojileri portföyümüze dahil edeceğiz. İlaç sektöründe global bir pozisyon kazanmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda yakın çevredeki 5 pazarda etkin rol oynamayı, çok büyük firmaların hâkim olduğu Avrupa pazarlarına ihracat yapmayı öncelikli iş hedeflerimiz arasına koyduk. Bir yandan lisansörlerle var olan ilişkilerimizi güçlendirirken yeni iş ortaklarıyla ilişki tesis etmek üzere gelecek planlarımızı şekillendiriyoruz.

*

Capital

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız