Ata Demirer… Sadece esprilerine değil, sahnede öylece dursa bile kıkırdamaya başladığımız dev adam. Türk müziği eğitimi almış olsa da o kalbinin sesine kulak verdi, gülmeyi ve güldürmeyi tercih etti. Gözlem yeteneğinin ürünü olan taklitler, yaşamın ilk bakışta…
Yazar : Elsün Çalışkan
bilgi@gencgelisim.com
Ekranların Komik ve Tombik Adamı Ata Demirer
Ata Demirer… Sadece esprilerine değil, sahnede öylece dursa bile kıkırdamaya başladığımız dev adam. Türk müziği eğitimi almış olsa da o kalbinin sesine kulak verdi, gülmeyi ve güldürmeyi tercih etti. Gözlem yeteneğinin ürünü olan taklitler, yaşamın ilk bakışta hiç de komik durmayan hatta bazen acıklı olan yanlarından sızdırdığı detaylarla yüzümüzü güldüren Ata, kolay gelmemiş bugünlere…
Kilolarından dolayı mahallenin maskaralığını yaparak geçmiş çocukluğu. Okul yıllarında ise pek parlak bir öğrenci değilmiş. 1991'de İTÜ Devlet Konservatuarı Türk Müziği bölümünü kazanmış. 1992-1993'te müzisyenlik yapmış. Bu arada arkadaşlarından aldığı gazla bar komedyenliğine başlamış. Vitamin grubundan rahmetli Gökhan Semiz'in desteğiyle komedi programlarını ilerletmiş, radyoda komedi şovu yapmış. Bir süre sonra bir barda başladığı komedyenlik işiyle mizahtan para kazanmaya başlamış. 1995 yılında çalıştığı barda izleyenlerden bir tiyatrocunun getirdiği teklifle Dormen Tiyatrosu'nun 'Komik Para' adlı oyununa transfer olmuş.
Aynı yıl "Ege Kumpanya" isminde bir gösteri orkestrası kurmuş ve bir yandan tiyatro bir yandan müzik, eğlenceli bir şekilde yola devam etmiş. Hayatının seyrini değiştiren asıl olay ise 'Uğur Yücel'in bir röportajını okumasıyla cereyan etmiş. "Genç komedyen adayları arıyorum" diyormuş röportajda Uğur Yücel. Bunun üzerine onun kapısını çalmış ve gözüne girdiği Uğur Yücel de Ata'yı kendi seyirciyle buluşturmuş. Sonra da konservatuarı bırakıp komedyenliğin peşine düşmüş ya da komedyenlik onu sımsıkı yakalamış. Ancak 1996'dan 1998'e kadar durum o kadar vahimmiş ki ücret almadan oynayacak yer bulamamış. Zor şartlar altında yaptığı gösterilerden birini kaydetip Leman Kültür'e götürmüş. 98 Şubatında ise Leman gösterileri başlamış. 2001 yılında bir özel televizyonun kapıları açılmış kendisine ve Korsan TV'yi hazırlamış. Tek Kişilik Dev Kadro gösterilerini ise 900'e yakın kez sahnelemiş. Ardından da sinema ve reklam filmleri ile dizilerde oyunculuğa başlamış. Şu sıralar Avrupa Yakası'nın komik ve tombik adamı Volkan'ı canlandırıyor. Yakında gösterime girecek olan Osmanlı Cumhuriyeti isimli filmde de başrolde oynuyor.
Gelin Ata Demirer'in çeşitli söyleşilerinde dilinden dökülenlere kulak verelim.
Taklit yeteneğini ilk olarak ne zaman fark etti?
"Okul yıllarında… Daha konservatuar zamanlarımda derslerde veya kantinde arkadaşlarıma show yaparak başladı. Hocalar da çağırıyordu. İlk komedi çalışmamı ise 1994 yılında rahmetli Gökhan Semiz ve Uğur Uludağ ayarlamıştı. Hatta ilk aldığım para da 500 liraydı. Bununla birlikte radyo programları ve Dormen Tiyatrosu'nda 'Komik Para' adlı bir oyunda oynadım. İlk profesyonel gösterimi, 1998 yılında Leman Kültür Merkezi'nde yaptım. Aslında taklitlerden ziyade kendi yarattığım karakterler daha önemliydi benim için."
Müzik mi komedyenlik mi?
"Komedinin içinde müzik vardır. Salt komedi, müzikli komedinin yanında kuru kalır. Müzik hikayelere can verir. Örnek verebilirim size; mesela Demet Akbağ'ın mizahına bir bakın; halk müziği sanatçısı, acıların kadını Bergen'i canlandırırken, müzikleri seslendirirken kendi sesini kullanıyor. Metin Akpınar'ı da örnek verebilirim. Mizahın tadı başka, müziğin tadı başka. Hacıbekir Lokumu gibi. Ama kendimi mizahla daha kolay ifade ediyorum."
Sahnede kiloları sorun olmuyor mu?
"Bu kiloya rağmen o kadar hızlı hareket ediyorum ki ben. Ve o kadar hızlı hareket ettiğim için o kadar komik oluyor ki… İki tip şişman vardır. Ruhu şişmanlar ve eti şişmanlar. Ruhu şişman olan hantaldır. Benim ruhum şişman olmadığı için fiziğimi önemsemiyorum ve çok hızlı hareket ediyorum."
Aile nedir?
"Annem olmasa insanları sevemezdim, babam olmasa denizi anlayamazdım, kardeşim olmasa sadakatin ne olduğunu bilmezdim. İşte aile budur! Ben yengeç çocuğuyum, annemsiz yapamam. Annem bizi hazırlar. Sahneye hazırlar, her şeye hazırlar, hayata hazırlar. Birlikte yaşamanın huzuru vazgeçilmez bir şey. Öbür evi ben özel hayatım için tercih ettim. Ama annemin evi büyük olsa onunla oturmaya devam ederdim."
Nasıl bir çocuktu acaba?
"Uysal ama dikkat çekici, gizemli bir şişko. İnsanlardan soyutlanmış bir şekilde tek başıma hayvanlarla zaman geçirirdim. O yıllardan beri değişmeyen tek özelliğim, hayvanları çok sevmemdir."
En sevdiği ve en sevmediği özelliği ne?
"En sevdiğim özelliğim, hayattan zevk almayı bilmek, en sevmediğim özelliğim kafaya takılmaması gereken şeyleri abartmak."
En sevdiği kitap?
"Kazancakis, Zorba."
Ona göre başarının sırrı ne?
"Başarmak istediğin şeyin sana iyi geleceğine inanmak. Benim başarımda annemin ve kardeşimin büyük payı vardır. Bir de yaşadığım her türlü hayal kırıklığının."
Sahne dışında ya da kamera arkasında da komik mi?
"Komedyenler içlerinden geldiği gibi konuşur, espri yapar. Bu onların renkli kişiliğidir ama sinirli ve gergin de olabilirler. Komedyenlik, çekim başlayınca yapılan bir şeydir. Onun dışında komedyen gibi davranmanın manası yok. Ama kendi adıma konuşayım, ben neşelendiğim zaman sahnedekinden de televizyondakinden de daha komik hale gelirim. Bu piyango kime vurur bilemem! Hoşuma giden bir şey varsa insanları öldürürüm gülmekten ama bu ekstra bir efor gerektirmez, bu tamamen doğaçlamadır."
Mizahın kaynağı, onu besleyen şey nedir?
"Her zaman komedyen için çatışmalar, çelişkiler caziptir. Mesela bakın İkinci Dünya Savaşı'nda tiyatrolar, tarihinin en parlak dönemini yaşadı. Dünyada bütün kabareler coştu; çünkü acı o kadar yüksek ki acıyı hafifletmek için insanlar sanata sarılmış. Her şeyin yolunda gittiği bir toplumda üretim olmaz, sadece teknolojik üretim olur. Sıkıntının olduğu yerden mizah çıkar. Bütün komedyenlerin yaşamına bakın, acılarını anlatıyorlar, onları temizliyorlar ve oralardan acı hikayeleri çıkıyor. Benim çocukluğumda çektiğim sıkıntılar var, kilolarımla ilgili çok sıkıntı çektim. Şimdi bunu sahnede anlatıyorum, millet yerlere yatıyor gülmekten, ben de rahatlıyorum. Annem-babam ayrıydı ve evde sürekli tartışma vardı. Erkeği kadını çok iyi tanıdım onlar ayrı olduğu için. Babam orada olduğu için Ege bölgesinde geçti yıllarım ve Ege kültürünü bilen bir adam oldum. Egeli köylüleri tanıdım, şimdi onları oyunlarımda kullanıyorum. Seyahatlerimde insan tipleri toplamışım, farkında değilim ama şimdi onları mizahta kullanıyorum. Veteriner Hekim Niyazi Gül dedemin bir arkadaşıydı, oradan çıktı. İnsanın yaşadığı hayattan çıkar mizah ve yolunda giden şeyin mizahı olmaz."
Ata Demirer Sahnesinden Bir Espri
Masal güzel anlatıldığı zaman sinemadan bile güzel oluyor. Öyle bir abi vardı mahallede. Trakyalıydı kendisi İsmet amca. Onun sayesinde Trakya bölgesine yoğun bir sempati duyarım. Şiveli anlatıyordu adam masalları. Bilmiyor çünkü. Maksat çocuklar eğlensin. Torununun falan kitaplarından uyarlıyor büyük olasılıkla. Ama acayip bir durum. Bütün dünya klasikleri Trakya'da geçiyor. La Fonten Keşan'da oturuyor sanki. Bir Hansel'le Gratel anlattı ki çok acımasız.
"Anselle Greter'i anlatiim size. Anselle Greter 2 kardeş