“Sınıfta görüşlerini benimle paylaşan her öğrencime,
Gündelik yaşam içinde hayatlarıyla ilgili her şeyi benimle cesaretle paylaşan herkese
Kendini gerçekleştirme sürecinde olan
Her gün mücadele vererek kendilerini kutsayan birçok kişiye
Varolma Sanatını öğrenenlere
Saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Kendilerine ve böylelikle Dünyamıza nasıl şifa verebileceklerini soran herkese saygı duyuyorum.”
Earlene Gleisner
Farkındalık Tipleri dört düzeyde ele alınabilir.
1. Fiziksel Farkındalık = Duyusal Algılar
a. duyma, b. görme, c. Dokunma, d. koklama, e. tatma.
Örneğin : Bir başağrısı
2. Duygusal Farkındalık :
3. Örneğin ; depresyon, duygusal olarak çöküntü yaşamak. (Fiziksel başağrısı bunlara neden olabilir!)
4. Zihinsel Farkındalık : (Sezgisel bilgi edindiğimiz bilinç halidir.)
(Imaginative/Imgelemgücü, Fantaziler, Düşünceler)
Yansıtma yaptığımız : içsel sesler, görsel imgeler, duyu ötesi algılar.
Düşüncelerimiz güçlüdür. Eğer olumsuz düşünceler üretirsek (başağrısına neden olabilir) kendimizi sınırlamış hatta kendimize fiziksel ve duygusal açıdan kötülük yapmış oluruz.
5. Ruhsal Farkındalık : Fiziksel, duygusal ve zihinsel işlevler uyum içinde çalıştığında, ruhsal farkındalık gelişir.
a. Ruhsal farkındalığımız geliştiğinde de, diğer üç işlev olumlu bir şekilde birlikte çalışır. İçimizde tam bir sağlık ve denge yaratır.
b. Görselleştirme yoluyla zihnimizi, beden ve duygularımızı dengelemede yardımcı olarak kullanabiliriz.
c. Kendimizi mutlu hissettiğimizde, hem fiziksel hem de zihinsel olarak kazanç sağlarız
d. Bütünsel çalışmayla düzeyler olumlu olarak bütünleşir.
İlişkiler, İletişim ve NLP
İlişkilerimiz genellikle ‘ruh hallerimiz’, ‘egomuz’ ve ‘kişiliğimiz’ tarafından belirlenmektedir. Bunlar kurduğumuz iletişimin kalitesini belirler. NLP çalışmalarıyla olumlu ruh hali kurmayı, bir başkasında bunu gerçekleştirebilmeyi, egomuzun sınırlı bakış açısının dışından bakabilmeyi, kişiliğimizin sınırlarını genişletmeyi ve değişmeyi gerçekleştirebiliriz.
Evlilik ve Aile Danışmanı Virginia Satır’ın Başarı Sırları
Dünyaca ünlü evlilik ve aile danışmanı Virginia Satir tüm çalışmalarında çağrıştırmayı kullanır.
Ulaştığı sonuçlar fevkaladedir. Bandler ve Grinder onu modellerken onun stiliyle, klasik terapicilerin stilleri arasındaki farkı gördüler. Terapi için bir çift geldiğinde birçok terapici problemin temelinde bastırılmış duyguların ve çiftin birbirlerine karşı duydukları kızgınlığın olduğuna inanır ve kızgınlık vb. tüm hislerini birbirlerine anlatmalarının yararlı olacağını düşündüler.
Sevdiğiniz bir kişiye hislerinizi anlatmaya başlamadan önce kendinizi negatif duruma sokmanın oldukça açık birkaç dezavantajı vardır. Virginia Satir terapi için gelen çiftleri (partners) birbirlerine bağırtmak yerine birbirlerine birbirlerini sevdikleri ilk günlerdeki gibi sevgiyle bakmalarını istemektedir. Birbirleriyle birbirlerini sevdikleri ilk günlerdeki gibi konuşmalarını istemektedir. Tedavi süresince birbirlerinin yüzlerini gördüklerinde kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olacak olumlu çağrışımları / (çapaları) üst üste yığmaktadır. Bu durumda (halde) iken birbirlerinin duygularını incitmeden Açık İletişim aracılığıyla sorunlarını çözebilmektedirler. Gerçekten de birbirlerini o kadar dikkatli ve duyarlı bir şekilde tedavi etmektedirler ki, gelecekteki sorunlarını da çözebilecekleri yeni bir kalıp oluşturmaktadırlar.
Virginia Satir ‘İnsan Yaratmak’ adlı kitabında şu Mesajı vermektedir:
“Bugün değişimi başlatmak için en uygun yerin ‘Aile’ olduğunu anlamaya başlıyoruz. Aile içinde kendimizi ve başkalarını sevebilir ve onlara değer verebiliriz. Kişi kendi içindeki yaşam gücüne gerçekten değer verdiğinde, ne kendini ne de başkalarını incitebilir. Kendilerini seven, kendilerine değer veren insanlar başkalarını sevmekte ve onlara değer vermekte zorlanmazlar. Tüm enerjilerini çevrelerindeki insanları geliştirmek için kullanırlar.
Henüz dünya üzerinde en yüksek önceliği ‘İnsanlara Değer Vermeye’ veren bir toplum yok. Sadece bu yönde bazı girişimler var. Eğer iyi bir gelecek istiyorsak, dünyamızın tüm ülkelerin insana değer verdiği bir dünya olması gerekiyor. Savaşların durdurulması, barışın sağlanması gerekiyor. Bu açıdan her birimiz bir FARK yaratabiliriz.
İster farkında olun ister olmayın, tüm insanlar evrensel olarak birbirlerine bağlıdır. Aynı şey ülkeler için de geçerlidir. (Bir ve Tek Bilinç, One Consciousness ! C.E) Uluslar arasındaki ilişkiler milyarlarca ruhun enerjisinin nehir gibi aktığı bir AĞ oluşturmaktadır. Bu enerjinin niteliği, kalitesi, gezegenimizin sağlığını etkilemektedir. Tıpkı kan ve oksijen gibi.
Güçlü olan, doğrulukla yaşayan, yaratıcı olan insanlar adaletle davranırlar. Her insan güçlü, doğru ve adil bir canlı olabilir. Bu nitelikler herkes için gereklidir. Zihin yapılarımızı ve bilincimizi ‘Değiştirerek’, bu nitelikleri elde edebiliriz. Bu değişimle insanların ihtiyaçlarına ve farklılıklarına saygı gösteren, benzer yanlarıyla birleştiren bir sosyo-politik yapı kurabiliriz. Eski zincirler kırılabilir ve Yeni Bir Varoluş Tarzı ortaya çıkabilir.
Yüksek Kendiliğimize (Higher Self) giden Yol yüksek bir özdeğerden, kendine gerçekten değer vermekten geçer. Bir terapist olarak ben, hastalıklardan kurtulmanın ve sağlıklı yaşamanın, ‘Özdeğer Yüksekliğine’ bağlı olduğunu biliyorum. Şefkatimiz ve zekâmız bize bunun için gereken ‘Gücü’ verecektir. Siz kendinize daha fazla değer verdikçe, aileniz daha fazla güçlenecektir. Daha olgun bir toplum yaratılacaktır. İnsanlar yaşamlarından daha fazla zevk alacaktır. Kişisel ve sosyal olarak ‘sorumluluk’ sahibi olan anlamlı insanlar olacaklardır.
Gerçek ve ‘Bütünlenmiş’ bir insan olmayı daha gazla kişi anladıkça ve bunun için çaba gösterdikçe, Geleceğin Ailesi muhteşem olacaktır. Gerçek ve ‘Bütünlenmiş’ bir insan olmak, dünyanın kendileri yaşadığı için gittikçe daha iyi bir dünya olduğunu düşünen insanların sayısı artmaktadır.”
İyi ve Kötü İletişim
David Burns’un dediği gibi iletişim kolay gibi görünüyor ve bizler kendimizi ‘İletişim Uzmanları’ gibi görüyoruz. Çocukluğunuzdan beri konuştuğunuz için bu size doğal gibi geliyor. Siz yalnızca ağzınızı açıyorsunuz ve kelimeler dışarıya dökülmeye başlıyor. Kendinizi Mutlu hissettiğinizde ve kendinize yakın olduğunu düşündüğünüz bir dostunuzun yanındayken iyi bir iletişim kurulması kolaydır. Sizin gerçekten iyi iletişim kurabildiğinizin ölçüsü, bunu güçlü bir anlaşmazlık veya çelişki içinde olduğunuz kişilerle başarabildiğinizde yatar. Sinirlendiğinizde bunu ne kadar iyi başarabiliyorsunuz.
İlişkiler ve İletişim
Mühendislik, öğretmenlik, geniş bir ailede annelik, hayvanlarla ilgili çalışmalar ve bir aile şirketinde yöneticilik gibi bir çok değişik meslek grubunu içeren bir kariyere sahip olan Wendy Grandt, Uygulamalı Psikoloji Akademisi’ni ve Ulusal Danışmanlar Hipnotizma Uzmanları ve Psikoterapistler Derneği’nin bir üyesidir. Hayatlarının kontrolünü ellerine almak isteyenler için ‘Kontrol Sizde mi?’ adlı bir kitap yazmıştır. Bu kitapta yaratıcı canlandırma ve kendi kendine hipnoz yöntemlerinin uygulamalarıyla birlikte, kendine güven, motivasyon, öz disiplin geliştirmek, öfke, suçluluk ve fobilerden kurtulmak, tepkileri değiştirebilmek, korku, gevşemeyi öğrenmek, ilişkileri geliştirmek gibi konular işlenmektedir. Aşağıdaki ilişkiler ve iletişim üzerine görüşleri özetlenmektedir.
İLİŞKİLER : İlk ilişkimiz doğal olarak annemizle kurduğumuz ilişkidir. Bu genellikle iyi bir duygudur. Annemiz bize bakar, sevgi ve huzur verir. Bu deneyim gelecekteki ilişkilerimizin temelini oluşturur. Aşama aşama geliştikçe babamızla, kardeşlerimizle, diğer akrabalarımızla ilişkiler kurarız. Birkaç yıl sonra güvenli evimizin dışında ilişkiler kurmaya başlarız. Dünyamızı genişletiriz. Hepimizin ihtiyaçları vardır ve varoluşumuzun özünü bunlar oluşturur. Yeni doğmuş bir bebeğin ihtiyaçları annesi tarafından karşılanır. O ilk yıllarda, çocuğuna bakmanın içgüdüsel tatmin duygusu da annenin ihtiyaçlarını karşılar. Her ikisi de memnundur ve aralarında güçlü bir ilişki vardır. Eğer bir nedenle anne çocuğu reddederse, onu hiç doğurmamış olmayı istediğini belli ederse, bu doyurucu ilişki oluşmaz. Bunun etkileri çocuğun davranışlarında güvensizlik, duyguları ifade edememe, öfkeli bir alınganlık olarak ortaya çıkar. Aşırı talepkar bir kişilik gelişebilir.
İlk kez aşık olduğumuzda harika bir ilişkimiz vardır. Sevdiğimiz kişinin olumlu yönleri üzerinde yoğunlaşırız. Onun hatalarını ya da zayıflıklarını görmeyi başaramayız. Bu durumu ifade eden deyim ‘aşkın gözleri kör ettiğidir. Zamanda, sevdiğimiz kişinin çok çekici olmayan yanlarını farketmeye başlarız. Bulutlardan aşağı ineriz. Gerçeklere ve insan olmanın sınırları içine geri döneriz. Eleştiriler başlar ve yaralar açılır.
Kesin olan bir şey var ki, hiçbirimiz aynı kalmıyoruz. ‘Sen benim evlendiğim kişi değilsin. Eskiden böyle değildir!’ sözü, aslında imkansız bir rüyaya tutunmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
Değişiklikleri farketmeliyiz.
Evliliği, ayrılık ya da ölüm nedeniyle bozulmuş en az bir kişi tanıdığımızdan eminim. Çok incinmiş ve yıkılmışlardır. O dönemlerde bu acıyı atlatamayanlarına inanmışlardır. Ama onlarla bir yada iki yıl sonra tekrar karşılaştığınızda, mutlu bir yeni ilişki kurmuş olduklarını görebilirsiniz.
İlişki üzerine verdiğim seminerlerimde bazen insanlar yanıma yaklaşır ve bana “Benim sorunum bir ilişkiyi değiştirmek değil, onu başlatmak!” derler.
Sorun nedir?
Bazı erkek ve kadınları, hayatlarını umutlarını ve rüyalarını paylaşabilecekleri bir eş ya da yakın arkadaş bulmaktan alıkoyan nedir? sorunun cevabı, kendileriyle ilgili düşüncelerinde yatıyor. Kimsenin onları bir arkadaş, eş veya sevgili olarak isteyebileceğine inanmıyorlar. Kendileriyle ilgili imgeleri o kadar zayıf ki, bu mesajı hiçbir söz söylemeden kabul ediyorlar. Bu sorunun kökeninde genellikle utangaçlık yatmaktadır.
Çözüm nedir?
Eğer hayatınızı birisiyle paylaşmayı çok istiyorsanız, kendinize olan güveninizi ve saygınızı geliştirmeye çalışın. Eğer siz kendinizi sevmezseniz, bu siz farkında olmasanız da başka insanlara yansır.
Cengiz Erengil / www.gencgelisim.com
bu yazılarda ilginizi çekebilir:
Erkeklerin Beden Dili Farklı Anlamlar Taşıyabilir
MUTLULUĞUN YOL HARİTASI: Düşüncenin Gücü
Cool Görünmenin 10 Altın Kuralı
SEVGİLİNİZLE NE KADAR UYUMLUSUNUZ ? TESTİ ÇÖZÜN, ÖĞRENİN
Ergenlerin Karşı cinsle arkadaşlık ve Flört
KADINLARI MUTLU ETMEK İSTİYORSANIZ BUNLARI MUTLAKA YAPIN