DÖVÜŞ SANATLARININ TEMEL İLKELERİ

0
1378

 

Bedensel gücünün sırrı içinde,
Zihinsel gücünün sırrı içinin içinde,
Ruhsal gücünün sırrı içinin içindekinin içinde…

İnsanoğlu ruh, zihin ve bedenden müteşekkil bir canlıdır. Diğer canlılardan insanı ayıran elbette canlı olması ve hareket edebilmesi değil, düşünebilme kabiliyetine sahip olmasıdır.

İnsan konusunun mevzu etmekte olduğumuz dövüş sporcusu örneğini de oluşturan zihinsel, bedensel ve ruhsal olgunluk gibi temellerin terbiyesiyle alâkalı unsurlara geldiğimizde, göreceğiz ki, bu üç temelin terbiyesi bazen bir gökdelen inşâ etmekten ve kişinin kendini keşfi ise, bazen bir kıt’ayı keşfetmesinden daha zordur.

Temel, ilerletir…

Ölçü, saptırmaz…

Öz, sıkmaz…

Dövüş sanatlarını her millet kendi inanç ve yaşam biçimine göre değerlendirmeye tabi tuttuğu için, kendi açısına göre târif eder. Elbette ki biz de kendi açımızdan bakacağız. Hatırdan çıkarmamak gerekir ki, başka bir topluma göre olması gereken bir şey bize göre gereksiz, hattâ sakıncalı olabilir…

O halde başkalarının açılarıyla yapılacak olan yaklaşımlar başkalarını bağlar. Bizler hep taklitçi ve takipçi olmak zorunda değiliz. Bizler de evrensel ve millî alternatifler üretebiliriz. Yeter ki gerçekten isteyelim…

Bir dövüş sanatının temel ilkelerini;

“Zihinsel olgunluk,”

“Bedensel olgunluk,”

“Ruhsal olgunluk” şeklinde sıralayarak değerlendirebiliriz.

Gönül istemeden zihin (beyin) harekete geçmez. Beyin emretmeden beden harekete geçmez. Beden harekete geçmeden yani icraat (amel) olmadan ruhsal fayda sağlanamaz.

Shunryu Suzuki demiştir ki:“Çabanız, arzunuzu yatıştırır.”

Zihinsel boyutta doğru bilgi, taktik, strateji, zekâ, konsantrasyon, dikkat, yin-yang, kombinasyon (akıcılık), ki, kime, kokoro, mushin… gibi bedeni en iyi şekilde komuta eden temel ilkelere temas ettik… Yin-yang konusunu bu boyutta ele alışımızın sebebi bedene emrin zihinden gelmiş olmasıdır. Yoksa sadece bu boyutun ilkesi olarak addedilmesin. Yin-yang her yere nüfuz eder.

Bedensel boyutta bakmak, gard almak, ânîlik, sür’at, şiddet, serîlik, çeviklik, kondisyon, egzersiz, teknik, savunma, saldırı, elastikiyet, denge, estetik, çaba (çalışkanlık), soluk… gibi bedenimizde istemli olarak kullandığımız ve duyularla farkettiğimiz, zihin tarafından komuta edilen temel ilkelere temas ettik.

Ruhsal boyutta ise zihne de komuta edebilen, bir kısmı ise nihâî hedefimiz olan, uğrunda zihnimizi ve bedenimizi kullandığımız temel ilkelere temas ettik. İstemek, sabır, azîm, merhamet (vicdan), nefs mücâdelesi, sevgi, saygı, felsefenin araçlanması, hikmetin amaçlanması, inanç, cesâret, disiplin, haklılık, hayâ, adâlet (özgürlük ve eşitlik), tebliğ, dâvet, akıl (şuur).. gibi birbirine çok benzer olduğu halde aynı olmayan, fakat dâima temel olma özelliği olan ilkelerdir.

Bütün bu ilkelerin tümünün ortak özelliği; temel olmaları, yani bunlarsız ilerlemenin ya imkânsızlığı ya da yetersizliğidir. Bu itibarla bunların her biri dövüş sanatlarının temel şartlarıdır. Yükselmek bunlarla mümkündür. Bir kimsede bunların varlığı nispetinde olgunluk mevcut olabilir. Bunların içerisinde “şu olmasa da pek bir şey fark etmez” diyebileceğimiz tek bir ilke yoktur ve bu ilkelerin dışında kalmış önemli tek bir ilke daha ilâve edemiyorum. Burada belirttiğim her ilke bunların dışındaki  ilkeleri  kapsayacak kadar temel ve kapsamlıdır.

Buradaki her ilke kendince özeldir. Örneğin bedensel boyutta ele aldığımız estetik olma ilkesi, diğer ilkelerden farklı olarak yeteneğin en büyük alâmetidir ve yeni başlayanlardan ziyâde ustalaşma safhasının temelidir. Yine örneğin denge kelimesini bedensel olgunlukla alâkalı boyutta ele aldık; fakat zekâ yeterliliği de ruhsal rahatlık (moral ya da huzur) da bir nevî dengedir. Farklı boyutlarda ele alındığından farklı kelimelerle ifâde ettik. Fakat her biri birbirleriyle yakından alâkalıdırlar.

Bruce Lee’nin şu sözünden sonra temel ilkelere geçebiliriz. Demiştir ki: “…Gerçek bir dövüşçünün, hem zihnini hem de bedenini güçlendirmesi ve insanüstü güçlere sahip olabilmesi için bir nevî ruhsal sükûnet sağlaması gerekir.”

*

Yüksel Yılmaz

*Aynı isimli kitabından alınmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız