Bir baba ofisindeki sıradan bir günün sonunda eve döndüğünde küçük oğlunu merdivenlerin önünde son derece üzgün bir şekilde buldu. – Ne oldu evlat, diye sordu. – Aramızda kalsın, dedi çocuk, karınla hiç geçinemiyorum!
Çocuklarınızın ne anlatmak istediklerini görmeye çalışın. Sizden çok farklı bir merak, zeka ve yaratıcılık düzeyleri var. Sizinle aynı şeyi düşünürlerse uzmana gitmenin zamanıdır. Ama sizden çok farklı düşünüyorlarsa, harika haber; sağlıklı bir çocuğunuz var demektir.
Baskıcı ve otoriter ebeveynlerin, çocukları üzerinde inanılmaz kötü koşullanmalara neden olduklarını bilmeleri gerekir. Zaten dünyada çocuklar kadar sömürüye açık başka canlı yoktur. Onlara sürekli yanlış, çirkin, bencil koşullanmalar dayatmaya çalışan bir anne-baba topluluğu çocukları üzerinde ne denli ölümcül yaralar açtıklarının farkındalar mı acaba!
Bebek dünyaya en temiz hali ve muhteşem yaratıcılıkla gelir. Onun için her şey beyazdır. Yanlış, kötü, pis hiçbir şey bilmez. Yaptıklarını ve özellikle kendisini çok sever, değer verir. Ama öyle bir anne-baba ile karşılaşır ki, işler hiç de düşündüğün gibi değildir. Ebeveyni ona sürekli zihin haritaları dayatır yani kendi gerçeklerini çocuğuna aşılamaya çalışır. Çünkü kendisi de anne-babasından aynı koşullanmalarla gelmiştir.
Genelde anneler ve babalar çocuklarının çok hareketli olduğundan yakınıp, sürekli güldüğünü ve hep oyun oynamak istediklerini söylerler. Bu inanılmaz iyi bir süreçtir; ama anne-babaya zulümdür. İşte muhteşem varlık çocuk, bu en yaratıcı ve mutlu hali ile anne-babaya yaklaşırken “Yeter artık rahat dur, bıktım, yoruldum…” mesajları ile tanışır. Böylece çocuk ilk travma ile karşılaşır: “Duygularım, enerjim ve oyun kötüdür!” Ama durmayacak, tekrar tekrar yapacak, sürekli aynı tepki ile karşılaşınca da bir süre sonra pısırık olacak ve içe dönmeye başlayacak. Sonra anne-babası ve çevre onu ödüllendirecek: “Aferin, ne kadar sessiz bir çocuk, ne kadar efendi, nasıl da anne-babasının sözünden çıkmıyor…” Bu yanlış koşullanmaları alan o muhteşem varlık, artık enerjisini içerde biriktirmeye başlayacak. Çünkü “Bu dünyada başkalarının istediklerini yaparsan sevilirsin” koşullanması yerleşmiş olacak zihnine.
Kendi İçi ile Uyumlu Çocuk
Diyelim ki çocuk anne-babasının istemediği davranışı tekrar tekrar yaptı ama bu sefer anne-baba bazen engelledi bazen de serbest bırakıp destekledi. Bu sefer çocuk tutarsız ve hiç söz dinlemeyen bir varlığa dönüşecek. Çocuk hiçbir şekilde anne-babasını duygularını anlayamayacak, anne-baba ise: “Bak çok üzülüyorum, çok yoruluyorum …” dedikçe çocuk daha çok olumsuz davranmaya devam edecek, çünkü inanmayacak.
Çocuk en kötü dediğin davranışı bile yapsa onu sevgi vererek düzeltebilirsiniz. Çocuğun davranış problemlerinin artmasının nedeni, onu anlamayan anne-babadır. Onu anlamak demek, istediklerini yapmak demek değildir. Çocuğun olumsuz davranışlarının altında ihtiyaç duyduğu bir duygu vardır. Bu karşılanmadığında çocuk bunu yüzeyde davranış olarak gösterir.
Birçok ebeveyn bana, “Çocuğumun duygularını içine atmasını istemiyorum, kendini ifade edememesi beni çok üzüyor” der. Bunu önlemek ve çocuğun tekrar ilk doğduğu andaki saflığına, yaratıcılığına, mutluluğuna ulaşabilmesi için onun gülmesini, oynamasını, dans etmesini sağlayın. Çünkü bunlar yapılırken bilinç gider, tamamen bilinçaltı devreye girer. Bazı anneler çocukları dans ederken “Şöyle yap, böyle yap” diyerek çocuğun tüm doğallığını bozarlar. Çünkü kendi şablonlarına göre çocuğun Asena gibi dans etmesi gerekir. Bunu yaptıkça çocuğun bilinçaltına zarar verirsiniz. Bırakın içinden geldiği gibi yapsın. Her sabah ve akşam kahkaha attırın çocuğunuza; bağırsın, anlamsız çığlıklar atsın. Bunu düzenli bir şekilde yapın ve bu oyuna bir isim bulun. Bakın bir ay sonra çocuğunuzdaki inanılmaz değişimlere… Çocuğunuz artık muhteşem bir uyum içine girecek. Çünkü siz kendi içi ile uyum sağlamasına izin verdiniz!
Aşkım Kapışmak
www.gencgelisim.com