SEN UÇUŞ ROTANI BELİRLEDİN Mİ?

0
965

Hedefin on iki noktasına giden bir ok ol. Yürü, sadece yürü. Sapmadan hedefine doğru yürü. Yıldırmasın seni çevrenden esen rüzgârlar. Sen sadece hedefine yürüyen adam ol. Bir kahraman ol. Kendini öyle bir güçlü hisset ki. Sıçradığında bulutlara dokun. Bastığında ayaklarının altında yumuşayı versin toprak. Dağlar başında gezen bir kartal ol. Gökyüzü sana selam dursun.

Önünde yürüyeceğin bir nokta olmalı. Öyle bir hedef olmalı ki bu. Seni çepeçevre sarmalı. İstek ve beklentilerine cevap vermeli. Sadece annen istedi diye değil, sadece sen yapacağın için bir hedefin olmalı. Hedefine gidecek merdivenli yolda basamakları teker teker çıkmalısın. Azimle, sabırla. Bilmelisin ki her attığın adım seni hedefine daha da çok yaklaştırır. Yaklaştıkça şevkin artmalı. Bahara kavuşan bülbülün sevincini yaşamalısın.

Geriye dönüp baktığında, omuzlarından asılan kişiler ve düşünceler göreceksin. Onlar, seni hedefinden alıkoya çalışacak. Hepsinin ucube olduğunu düşüneceksin. Belki en yakın arkadaşın, merdivenli yolda sana çelme takacak. Düşmemelisin. “ Hadi gidelim. Arkadaşlar bizi bekliyor” teklifine yok demelisin. Sana altın kafese sunulan şerbeti gerekirse içmemelisin. Ders çalışarak elde edeceğin başarıyı, yatarak ya da zevke dalarak yok etmemelisin.

Bilir misin? Yorgunluğun çok tatlı bir anlamı vardır. Çünkü yorgun insanın omuzlarında iş yapmış olmanın huzuru vardır. Sen de yorulmalısın. Uykusuz kalmalısın. Bazen içindeki potansiyeli zorlamalısın. Ne kadar dayanabileceğini görmelisin. Sonuçta huzurlu olmak istiyorsan mecbursun buna. Daha da önemlisi bu yolda en doğru adımı atmalısın.

Gözünde canlanan bir hayalin vardı, hatırlar mısın? Beyaz önlüğü giymiş çok güzel bir hastanenin kliniğinde hastalarını tedavi ediyordun. Üzüntüyle içeri girenler sevinçle çıkıyorlardı. Gülüyorlardı sana. Sen de onlara gülümsüyordun. Dilden dile reklamın yapılıyordu “ Dünyanın en iyi doktoru” diyorlardı sana. Arkadaşın mühendis olmak istiyordu. İnşaat mühendisi, sırf bu isteğinden dolayı dünyanın en yüksek kulesini görmeye Dubai’ye gitmişti. “Bir gün ben de bir şaheser yapacağım” diyordu. Ve buna yürekten inanıyordu.

İlk konu olarak hedefi seçtim. Çünkü öncelikle gidecek bir rotamız olmalı. Bu rotanın ucunda seni cezbeden bir hayalin olmalı. ODDÜ mimarlık mesela. Gitmek için içindeki bütün gücünü seferber etmelisin. Yöntem ve tekniklerin, çalışma serüvenin, göstereceğin tempon, hepsi bu hedefe dönük olarak şekillenmeli.

Soru; gideceğin yer konusunda kararsızlık yaşıyorsan yürümek için kararlı adımlar atar mısın?

Atmazsın. Biliyorum. İleride bir dağ var, dağda bir mağara. Mağara içinde bir sandık. Sandık içinde bir hazine. Sende de bu hazineyi gösteren bir harita. Ne dersin Bir ara bakarım mı dersin, yoksa tası tarağı toplayıp hurra diyerek mi gidersin. Biliyorum koşarak gidersin. Hem de ne koşma. kim gitmez ki. Yürüyüş hızına kendin bile inanamazsın. Hazine sandığına ulaşmak hedef olunca, ayaklarının yere değmediğini fark edersin. Uçarsın valla. Seni ne bataklık durdurur ne de karanlık orman.

Evet, şimdi söyle senin hazine sandığın hangi üniversitede. Hangi bölümde. Sen de gireceğin bu bölüme büyük bir sabırsızlık duyuyor musun? Koşarak gidiyor ve giderken ayağın yerden kesiliyor mu zaman zaman. Eğer böyle hissediyorsan bil ki kimse önünde duramaz. Rakiplerini bir bir geçer ve zirveye yerleşirsin. Hayal edenlere ve hayali ardında yürüyenlere ne mutlu.

Yoksa henüz karar vermedin mi? Eyvah o zaman. Üzüldüm senin adına. Şimdi sende yürüyecek kadar güç yoktur. Adımını, iki ileri bir geri atıyorsundur. Dersin başına oturduğunda uykun da geliyordur. EE nasıl olacak bu iş. Yoksa sen de, tek başına bütün üniversiteyi tercih edenlerden misin?

Üniversiteyi kazanacağım diyenlerden yani? Onların tek gayesi üniversiteyi kazanmaktır. Neresi olursa olsun hiçbir önemi yoktur. Yeter ki kazansınlar. Onlar, tıp fakültesine de gidebilir, Ziraat mühendisliğine de. Eğer puanlaı tutarsa edebiyat fakültesine gitmelerinde de hiçbir sakınca yoktur. Bu düşünce tarzıyla yaşamını mutsuz eden yığınla insan tanıdım. Sanki bütün bölümler, onların kişilik özelliğine göre dizayn edilmiş. Bu dostlar genelde puan üstünlüğüne göre tercihlerini sıralar ve hangisi tutarsa oraya giderler. Maalesef mutsuz olurlar. Lütfen sen onlardan olma. Tercih alternatiflerin olmalı. Ama zihnin net olmalı.

Soruyorum sana; bir insan üç üniversiteyi neden okur? İhtiyacı olduğundan mı? İhtiyaç hissettiğinden mi? Daha da net bir ifadeyle sorayım; önceki bitirdiği bölüm kendine uygun olmadığından mı?

Evet. Hepsi de doğru. Bu olmadı, diğerini dene. O da olmadı başkasını. Yazık değil mi o güzel canına. Her yönü ile düşünülmüş bir meslek seçmiş olsan, bu boşa çabana hiç gerek kalmayacak. Seveceksin, İş bulacaksın, eş bulacaksın; mutlu olacaksın yani.

Bu kör karanlığa kurşun atan dostlara tavsiyem; “saldım çayıra Mevlam kayıra” hallerinden bir an önce vazgeçmeleridir.”Puanım nereyi tutarsa giderim. Kazanayım da neresi olursa olsun”, kararsızlığını gidermeleridir. Yoksa bitirdikleri üniversite sayısı üçü geçebilir haberleri olsun.

Önünde F1 pisti var. Seni bekliyor. Pistin ucunda hayalin. Yüreğinle sımsıkı sardığın hayalin. Ne duruyorsun birilerinin senin hayaline konmasını mı bekliyorsun? Piste in. Motorunu çalıştır. Çevrende gördüğün herkes, senden daha güçlü ve akıllı değil. Hepsini sollayacak güç içinde. Ve bas gaza. İleride senin hasretinle tutuşan hedefine uç. Final turuna geldiğinde herkesin senden daha geride kaldığını göreceksin.

Hedefine yürekten inanıyorsan, adımlarını da yürekten atarsın. Yolun aşık olsun.

Kadir AKEL

sinavcanavari@gmail.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız